Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras, ülkesinin mali kurtarma programından çıkmasının ardından değerlendirmelerde bulundu. Çipras, "Ekonomi için talep ve tüketimi azaltan kesinti ve kemer sıkma politikalarını sonlandırmak yararlı olacak. Bu yüzden pozitif rakamlar elde edeceğimize ve hem ülke ekonomisi, hem de emekliler için güzel sonuçlar alacağımıza inanıyorum. Hedeflerimize ulaşırsak emekli maaşlarında kesinti olmayacak" dedi.
Euronews'e konuşan Çipras, temmuz ayında başkent Atina'nın yazlık beledsi Mati'de çıkan yangına ilişkin olarak "Herşeye rağmen tüm siyasi sorumluluğu üstlendim. Bölgeyi yeniden kazanmak, yaraları sarmak için büyük bir efor sarfettik. Kaybettiğimiz insanları geri getiremeyiz, ancak geride kalanlar için çabalıyoruz. Mati'nin mümkün olan en kısa zamanda yeniden doğması için elimizden geleni yapıyoruz" ifadesini kullandı.
Çipras, yaşanan mülteci krizini ise, "Çok lüks bir oteliniz olsa dahi kapasitenizin 5-6 katı kadar insan ağırlamaya çalışsanız bunu başaramazsınız. Adalardaki durum da bu. Türkiye ile imzaladığımız ve uygulamak zorunda olduğumuz, zor bir anlaşmanın gerçekleri" diye konuştu.
Çipras'ın söyleşisi şöyle:
Euronews: Bugün burada Avrupa Parlamentosu'nda bulunmanızdan başlayarak geçmişle bir kıyaslama yapmak istiyorum. 2015'te Yunan hükümetini devraldığınızda Avrupa'nın birlik üyesi devletlere karşı politikasını, özellikle de ekonomi konusundaki tutumunu sert bir şekilde eleştiriyordunuz. O zamandan bu yana sizdeki ve Avrupa'daki değişimler nedir?
Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras: Avrupa'yı ve önceki hükümetleri yaptıkları hatalardan dolayı eleştirdim. Diğer ülkeler üç sene içerisinde mali kurtarma programından çıkmayı başarırken bu sürenin Yunanistan için sekiz yıl olması ve bu program ve politikalara dair kararların kapalı kapılar ardında alınmasını eleştirdim.
Avrupa'nın artık kendi vatandaşlarına cazip gelmemesi ve aşırı sağın yükselişine sebep olan kriz yönetiminde demokrasi açığı vardı, hala da var.
Avrupa uyum sağlamaya çalıştı, ama bunun için çok fazla çabalamadı ve çok da geç kaldı. Daha erken ve daha detaylı değişiklikler yapılmalıydı.
Bendeki değişime gelecek olursak; tabii ki insanlar zorluklara karşı mücadele etmek için değişir, kendilerini duruma adapte eder, ama yolumdan şaşmadım. Düşünce ve ideolojimin özü, nihai amacım ülkeyi krizden çıkarmaktı ve bu durumu mümkün olan en az hasarla atlattığımı düşünüyorum.
Euronews: Avrupa'daki siyasi tablo değişmişken, Avrupa seçimlerinde kimi destekliyorsunuz? Kısa bir süre önce Komiser Moscovici ile görüştünüz, sosyalist olmasına rağmen onu muhtemel Komisyon Başkanı olarak görüyor musunuz?
Aleksis Çipras: Kişilerden önce politikalara bakmak lazım. Syriza (Radikal Sol Koalisyon Partisi) Avrupa'da özel bir role sahip. Sol kanattan yönetimde olan tek parti. Tabii ki hükümeti destekleyen sol partiler var, ancak hükümet üyesi değiller. Bu sebeple Syriza merkez soldan, sosyal demokrasiye ve yeşillere, ilerici ve demokratik güçler arasında geniş kapsamlı bir yakınlaşma ortamı yaratmak için önemli bir rol oynayabilir. Üç yıl boyunca sosyalist liderlerin düzenlediği toplantılara gözlemci olarak katılmayı tercih ettim ve bu prosedürlere sıcak bakıyorum. Çünkü Avrupa ve sosyal çoğunluğu destekleyen siyasi güçlerin yaratılması gerektiğine inanıyorum.
Euronews: Yunanistan'a ve ekonomik meselelere geri dönecek olursak, Yunanistan artık bir kurtarma programı kapsamında değil. Avrupa Birliği yetkilileri tüm çabalarından ötürü Yunanistan'ı tebrik etti, ancak insanlar hala alınabilecek tedbirlerden endişe ediyor. Mesela emeklilik maaşında yapılacak kesintiler. Bu tedbiri talep eden IMF'yi (Uluslararası Para Fonu) görmezden gelebilecek ve tek taraflı olsa bile bunu iptal edebilecek durumda mısınız?
Aleksis Çipras: Birkaç ay öncesine göre yapısal değişim ülkenin kurtarma programından çıkması oldu. Artık Yunanistan da normal bir ülke ve tabii ki Euro bölgesindeki diğer ülkeler için öngörüldüğü gibi bazı kısıtlamalar olacak. Programdan çıkan her ülke gibi biz de Komisyon ve kurumlarla özel görüşmeler yapacağız.
Yunanistan kararlaştırılan mali hedeflere ulaşmak zorunda, ancak her hükümet hedefi gerçekleştirmek için kullanılacak araç ve politikalara kendisi karar verecek.
Dolayısıyla, 2019'da milli gelirde yüzde 3,5'lik bir faiz dışı fazlasına ulaşmayı planlıyoruz. Bu hedefe ulaşıldığı takdirde 2019 bütçesini 15 Ekim'de Avrupa Komisyonuna sunacağız. Bu konuyu onlarla görüşeceğiz ve çıkacak sonucun ekonominin büyüme hızı ve sosyal çoğunluk için yararlı olacağına inanıyorum.
Ekonomi için talep ve tüketimi azaltan kesinti ve kemer sıkma politikalarını sonlandırmak yararlı olacak. Bu yüzden pozitif rakamlar elde edeceğimize ve hem ülke ekonomisi, hem de emekliler için güzel sonuçlar alacağımıza inanıyorum.
Euronews: Yani eğer hedefe ulaşılırsa emekli maaşlarına dokunmayacağınızı mı söylüyorsunuz?
Aleksis Çipras: Evet, tam olarak bunu söylüyorum. Eğer hedefe ulaşırsak tebdir almaya gerek kalmayacak.
Euronews: Avrupa İstikrar Mekanizması başkanı Yunanistan'dan taahhüt edilen reform ve kemer sıkma önlemlerine bağlı kalmasını beklediklerini bildirdi. Ancak, emeklilik maaşında yapılacak kesintilerin yapısal reformlara dahil olduğunu ve bunun mali bir ölçü olmadığını da belirtti.
Aleksis Çipras: Bu doğru, borcu geri ödemek için ulaşmamız gereken faiz dışı fazlasını yüzde 3,5 olarak belirledik. Yunanistan bütçe açığı, aşırı harcama ve yolsuzlukların olduğu kötü yönetim dönemlerine dönmek zorunda değil. Yunanistan, yapısal reformların gidişatını sürdürmek zorunda. Bunlar arasında aynı zamanda ülkeye kamu maliyesini düzenleme olanağı sağlayan emeklilik reformu da bulunuyor. Dolayısıyla, yapısal reformların iptaline şu an gerek yok ve olmayacak da. Emeklilik ödemelerindeki 'kişisel farklılık' kesintisi yapısal bir reform değil. Yani bu da belirlenen hedefe ulaşıldığı takdirde emekli maaşlarının kesilmeyeceği söylemimizi destekleyen bir başka argüman.
Euronews: Peki ya hedefe ulaşılamazsa?
Aleksis Çipras: Eğer başaramazsak, bunu yapmanın başka bir yolunu bulmamız gerekecek. Bu bizim sorumluluğumuz. Ülkeler de evdeki hane halkı gibi para biriktirmek ve üzerine düşen ödemeleri yapmak zorundadır.
Ne yazık ki önceki hükümetler Yunanistan'a büyük bir borç bıraktı. Ülkenin milli gelirinin yüzde 180'i kadar borcu vardı. Borcun geri ödemesini sürdürülebilir kıldık. Peki bunu nasıl başardık? İkinci kurtarma programı için Yunan tahvillerinin vadelerinin uzatılması ve 2032'ye kadar olan geri ödemelerin çok düşük olması anlamına gelen, 2022'den 2032'ye kadar olan ödemesiz dönem sayesinde. Ve 2032'den itibaren de milli gelirin yüzde 15'i ile borcumuzu ödemeyi garanti altına aldık. Bu da piyasa ve yatırımcıları güvenceye alarak, beklenmedik bir gider ya da acil durumlar için ayrılan 30 milyar euro ile birlikte bize 2020 yılına kadar düşük faiz oranlı piyasalardan borç almak için doğru zamanı seçebilme imkanı sağladı.
Euronews: Biraz da Avrupa'nın temel sorunlarından biri olan mülteci krizi hakkında konuşalım. Midilli Mülteci Kampı'nın göçmenlerin içler acısı yaşam koşulları nedeniyle 30 gün içinde kapanabileceği söylendi. Yunanistan yıllardır süren bu meseleyle neden hala başa çıkmayı başaramadı?
Aleksis Çipras: Cevap çok basit; çok lüks bir oteliniz olsa dahi kapasitenizin 5-6 katı kadar insan ağırlamaya çalışsanız bunu başaramazsınız. Adalardaki durum da bu. Türkiye ile imzaladığımız ve uygulamak zorunda olduğumuz, zor bir anlaşmanın gerçekleri.
Euronews: Anlaşma şu an uygulanıyor mu?
Aleksis Çipras: Evet uygulanıyor ve bunu uluslararası beklentiler, uluslararası hukuk ve insan hakları ile uyumlu bir şekilde yapmaya çalışıyoruz. Bu da insanları Ege Denizi'nde boğulmaya terk edemeyeceğimiz anlamına geliyor ve böyle bir şeyi tabii ki istemeyiz.
Ayrıca uluslararası hukuk ve sözleşmelerde belirtilen koşulları sağladığı takdirde insanların başvurusunu reddedemeyiz. Başvuruları teker teker inceleyip, koruma ve iltica hakkına sahip olan tek bir kişinin bile geri gönderilmeyeceğinden emin olmak zorundayız. Bu da gecikmelere neden oluyor. Bu sayı 2015'teki trajik duruma nazaran azaldı, ancak her gün gelen onlarca insandan bahsediyoruz. Bu yığılmalara sebep oluyor ve inanın uluslararası beklenti ve yasalara önem veren hiçbir ülke, hiçbir kuruluş bu durumu etkin bir şekilde idare edemez.
"Mülteci krizi ortak bir problem, ortak bir çözüm aramalıyız"
Euronews: İtalya İçişleri Bakanı Matteo Salvini ve İtalyan hükümeti ile ilişkileriniz ne durumda? Mülteci sorunu konusunda aynı tarafta mısınız?
Aleksis Çipras: Öyle olduğunu söyleyemem. Ancak şimdi siz bana, şu anda büyük zorluklarla yüzleşen ve mültecilere karşı aynı aşırı sağ yaklaşımda bulunan İtalya hükümetinin ne kadar büyük bir çelişki içerisinde olduğunu söyleme fırsatı veriyorsunuz. Ülkede, kuzeyde ve güneyde yaşayanlar bölünmüşler. İtalya'daki aşırı sağ kesim, kuzeydekilerle aynı siyasi geçmişe sahip.
Ancak asıl soruya geldiğimzde İtalya bu problemi çözmek için adeta yalnız bırakılıyor. Kuzey Avrupa'daki ülkelerin etrafı denizlerle çevrili değil ve bir duvar örebilirler. 'Ben bu sorunlarla kendim yüzleşirim, başkalarını da umursamıyorum' diyebilirler. Ama İtalya böyle yapamaz. Bu sebeple mülteci krizinin uluslarası bir sorun olduğunu söyleyen ülkelerin bu krizi dayanışma ve yardımlaşma olmadan çözmeye çalışması bence büyük bir çelişki.
Euronews: Yani İtalya'nın bu zorlu çizgiyi korumaya hakkı olduğunu düşünüyorsunuz, öyle mi?
Aleksis Çipras: İtalyan hükümetinin tutarsız davranışları var. Bir yandan mültecileri taşıyan gemileri kabul etmiyorlar, ancak kendi sularına vardıkları zaman da diğer ülkelerden mültecileri kabul etmelerini talep ediyorlar. Dolayısıyla mülteci krizini tek başlarına aşmaları mümkün değil. Bunu kimse yapamaz, ama bu konuda başka bir hükümeti eleştirmeyi doğru bulmuyorum. Bu yüzden size benim ve Yunan hükümetinin konuyla ilgili görüşlerini açıklayacağım: Bu uluslararası bir kriz, Yunanistan'ın, İtalya'nın ya da İspanya'nın krizi değil, Avrupa'nın problemi. Zaten bu insanların çoğu giriş yaptıkları ülkede kalmayı istemiyor. Hedefleri Orta Avrupa ülkelerine varmak. Bu sebeple ortada tek bir çözüm var; o da iş birliği yapmak. Ortak bir probleme ortak çözüm aramalıyız.
Makedonya'nın isim krizi Yunanistan'da erken seçime sebep olabilir mi?
Euronews: İsim sorunundan dolayı uzun süredir münakaşa ettiğiniz Üsküp ile bir anlaşmaya vardınız. Son anketlere göre de çoğu insan anlaşmanın lehine oy kullanacağını söylüyor. Her şey planlandığı gibi devam eder ve anlaşma Yunanistan parlamentosuna gelirse ne olacak? Bu soruyu koalisyon ortağınız anlaşmayı açık ve kesin bir şekilde desteklemeyeceğini söylediği için soruyorum. O zaman hükümetin durumu ne olacak? Makedonya meselesi yüzünden erken seçim olabilir mi?
Aleksis Çipras: Her şeyden önce bu anlaşmanın devam etmesini diliyorum. Mevkidaşım Zoran Zaev'in referandumun kazanılması ve gerekli olan anayasal değişimi onaylamak için meclisteki 3'te 2 çoğunluğun sağlanabilmesi için gösterdiği çabayı destekliyorum.
Bu Yunanistan için büyük bir şans. Yıllardır var olan bir sorun ülke için olumlu bir şekilde çözülüyor. Zaten dünyadaki 140 ülke komşumuzu anayasal adıyla (Makedonya) tanıyor. Şimdi her kullanım için bir coğrafi tanım var ve komşumuz esas olarak eski Makedonya tarihinin Yunan olduğunu kabul ediyor, bu büyük bir başarı.
Anlaşma diğer taraftaki anayasa değişikliği tamamlandığında ve NATO'ya katılım protokolü yürürlüğe girip imzalanmasının ardından parlamentoya gelecek. Böylece üyelik prosedürü de başlar ve biz de protokolü onaylayabiliriz. Yunan parlamentosunda anlaşma için çoğunluk sağlanacaktır. Koalisyon ortağımın bu konuya olan tutumuna katılmıyorum, ama fikirlerine saygı duyuyorum. O kendi prensiplerini yerine getirecektir. Bunun yanında ülkede devam eden ekonomik iyileşme sürecine ve siyasi istikrara zarar verecek bir şey yapacağını düşünmüyorum.
Euronews: Makedonya'nın isim krizi sebebiyle mecliste yaşanan anlaşmazlıklara değinmişken biraz da seçimler hakkında konuşmak istiyorum. Seçimlerin kesin olarak planlandığı gibi 2019'da, dört yılınızı tamamladıktan sonra olcağını mı düşünüyorsunuz? Yoksa erken seçim gerçekten söz konusu olabilir mi?
Aleksis Çipras: Bu konuda yeterince açık olduğumu düşünüyorum. Hükümetin hedefi ve stratejisi dört yılı tamamlamak. Bunun siyasi çıkarımıza olduğunu ve genel seçimlerden önce yapılacak olan Avrupa seçimlerinde Yunan toplumunun ruh halini ve dengesini görme şansına sahip olacağımızı belirttim.
Kasıtlı diyemem ama son zamanlardaki anketlerin muhtemelen metodolojik sebeplerden ötürü açıklandığını düşünüyorum. Yani planımız ve hedefimiz seçimleri Ekim 2019'da yapmak.
Euronews: Yani mayısta üçlü seçim senaryosunun (genel, yerel ve Avrupa seçimleri) söz konusu olmadığını mı söylüyorsunuz?
Aleksis Çipras: Seçimleri üçlemek gibi bir planımız yok, olmayacak da.
Euronews: Bu yaz Avrupa'yı sarsan ve yaklaşık 100 kişinin hayatını kaybettiği Mati'deki yangın hakkında kişisel bir soru sormak istiyorum. Bu trajediyi yaşayan insanlardan özür dileme ihtiyacı hissettiniz mi ya da hissediyor musunuz?
Aleksis Çipras: Davranışlarımla, yaptıklarımla özür diledim. Siyasi sorumluluğu sadece hükümetim için değil, başkaları adına da üstlendim. Çünkü bu trajediyi yaşamamızın tek sebebi doğal etkenler, yani kuvvetli rüzgar değil, aynı zamanda yapılan hatalar. Ancak bunu yargılayacak olan diğerleri, ben değilim. Herkes 1 buçuk saat içinde bir felaketle karşı karşıya kalmanın ne kadar zor olduğunu tahmin edebilir, yangının başlamasıyla sahile varması arasında sadece 1 buçuk saat vardı. Ancak facianın asıl sebebinin insanların sahile ulaşacak yollarının olmaması ve hükümetimin sorumluluğu dışındaki kaçak yapılar nedeniyle mahsur kalmaları olduğunu söyleyebilirim.
Euronews: Yine de bu krizi aşmak sizin hükümetinize düştü.
Aleksis Çipras: Herşeye rağmen tüm siyasi sorumluluğu üstlendim. Bölgeyi yeniden kazanmak, yaraları sarmak için büyük bir efor sarfettik. Kaybettiğimiz insanları geri getiremeyiz, ancak geride kalanlar için çabalıyoruz. Mati'nin mümkün olan en kısa zamanda yeniden doğması için elimizden geleni yapıyoruz.