15 Temmuz darbe girişiminin sonrasında FETÖ'den ihraç edilen yüksek yargı üyelerinin Yargıtay'da görülen davasında, eski Yargıtay Üyesi Bekir Özenir, adli kontrol şartıyla tahliye edildi.
CNN Türk'te yer alan habere göre, 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sonrası meslekten ihraç edilen ve tutuklanan Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyelerinin yargılanmasına devam edildi. İlk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 9. Ceza Dairesince, Yargıtay Genel Kurul Salonu'nda görülen bugünkü duruşmada, eski Yargıtay üyesi Özenir hakim karşısına çıktı. Duruşmaya, sanık Özenir ile avukatı ve yakınları katıldı.
Duruşmada sanık hakkındaki iddianamenin özeti okundu. İddianamede, sanığın üniversite yıllarından itibaren örgüt içinde yer aldığı, örgüt talimatıyla Yargıtaya üye seçildiği, sivil imamlarla çeşitli tarihlerde çeşitli yerlerde bir araya geldiği, kamuoyunda "Hipnoz Davası" olarak bilinen davada yerel mahkeme kararını onayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi heyetinde yer aldığı, böylelikle örgütün hiyerarşik yapısına dahil olduğu, stratejisi ve amaçları doğrultusunda sıkı bir disiplinle hareket ettiği belirtildi.
Savunma için söz verilen Bekir Özenir, 15 Temmuz darbe girişimini lanetledi. Savunmasında, cemaat adıyla bilinen örgütün faaliyetlerini anlatırken, örgüt lideri Fethullah Gülen ile ilgili "FG" kısaltmasını kullanan Özenir, "Bu şahsın adını ağzıma bile almak istemediğim için FG kısaltmasını kullanacağım." dedi.
Sanık Özenir, cemaat adı altında, eğitim alanında, zeki, çalışkan seçme çocuklara odaklanan örgütün, yürüttüğü hukuksuzlukların ardından ancak 2015'te Milli Güvenlik Kurulu kararıyla "Paralel Devlet Yapılanması" şeklinde tanımlandığını, 15 Temmuz'da ise yapının terör örgütü olduğunun ortaya çıktığını belirtti.
15 Temmuz darbe girişimini yapan askeriye içine yuvalanmış bir grup ihanet şebekesinin eyleminin, tarihte görülmemiş bir terör eylemi olduğunu anlatan Özenir, "Bu yapı, gizli bir ajandaları olduğunu, devletten hatta kendi mensuplarından gizlemeyi başarmışlardır. Hangi dini ideolojik görüşe sahip olursa olsun, bir devlet görevlisinin mensup olduğu grubun çıkarına çalışması, onlardan emir talimat alması vatana ihanettir." dedi.
Cemaat denilen yapının, iki niteliğe sahip olduğunu, ılımlı İslam, dini eğitim, Türkçe'nin yayılması gibi birinci niteliğiyle iyi niyetli, hayırsever, saf insanların sempatisini kazandığını belirten Özenir, devleti yıkmaya yönelik amaç ve hedeflerle ilgili şiddeti kullanma şeklindeki ikinci niteliğinin ise 15 Temmuz ile ortaya çıktığını söyledi.
Sanık Özenir, "Bu yapıya saf duygularla inanmış, sempati duymuş bir kısım iyi niyetli kişilerin de terör örgütü üyeliğiyle suçlanması, sosyal etkisi aylarca sürecek büyük mağduriyetlere sebebiyet verecektir." iddiasında bulundu.
Yoksulluk içinde okuduğu üniversite yıllarında devletin yurdunda kaldığını, hakim adayı olarak başladığı meslek hayatında, hukuk dışı hiçbir eyleminin bulunmadığını savunan Özenir, örgüt talimatıyla üye seçildiği iddiasını da reddetti. Özenir, "Seçim sürecindeki pazarlıklardan haberim olsaydı asla seçilmek istemezdim." dedi.
Yargıtayda 2001'den itibaren savcı olarak görev yaptığını, 2011'de de Yargıtay üyeliğine seçildiğini anlatan Özenir, şunları kaydetti:
"Hukuk okuyan oğlumu da hiçbir şarlatanla muhatap etmeden Cumhuriyet genci olarak yetiştirdim. Hiçbir göreve hak etmeden gelmedim. Sadece devlete ve milletime sadakatle görev yaptım. Yargı mensuplarının iradesini ve vicdanını birilerine ipotek etmesi hem kendine hem devlete ihanettir. Hayatım boyunca hiçbir grubun müttefiki veya muhalifi olmadım. Yargıtayda görev yaptığım yıllarda, Yargıtay gelenekleri, kültürü ve görgü kuralları çerçevesinde ayrım yapmadan herkese hoşgörülü davrandım. Bu tavrımdan ve bağımsız ve tarafsız yargı inancımdan asla ödün vermedim. Yargıtaydaki örgüt sohbetleri, grup sorumluları, himmet toplantıları gibi faaliyetlerden haberim olmadı. Yakın oyun arkadaşlarım arasında bu gruptan olan insanlar, bu faaliyetlerini benden gizledi. Bu faaliyetlerinden haberim olsaydı onlarla arkadaşlığıma son verirdim."
Sanık Bekir Özenir, örgütün sohbet toplantılarına katılmadığını, çağrılmadığını, himmet parası vermediğini, Bank Asya'da hesabı bulunmadığını, ByLock kullanmadığını, kimseden emir ve talimat almadığını da öne sürdü.
17-25 Aralık sonrası bazı internet sitelerinde "İşte paralelci Yargıtay üyeleri" şeklinde yayınlanan listede adının bulunmadığını, ifadesi alınan tanıklardan eski HSYK Birinci Daire Başkanı İbrahim Okur, eski Yargıtay Üyeleri Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik'in de kendisinin cemaatçi olmadığı yönünde açık beyanları bulunduğunu anlattı.
''Cemaatle bunlar gibi cinnet geçirenlerle alakam yoktur''
Silahlı terör örgütü üyeliği suçlamasını asla kabul etmeyeceğini dile getiren Özenir, "Cemaatle bunlar gibi cinnet geçirenlerle alakam yoktur. Cemaatin gerçek yapısını görecek kadar temas etmediğim için buradayım. İnsanları hep iyi kabul ettim, uzlaştırıcı oldum, dedikodudan uzak durdum. Bu nedenle ait olmadığım bir grupla damgalandım." diye konuştu.
Kamuoyunda "Hipnoz Davası" olarak bilinen davada yerel mahkeme kararını örgütün talimatıyla onayan Yargıtay 8. Ceza Dairesi heyetinde yer aldığı iddiasını da kabul etmeyen Özenir, dosya üzerinden karar verdiklerini savunarak, iddianın temelsiz ve dayanaksız olduğunu iddia etti.
Örgüt talimatıyla Yargıçlar ve Savcılar Birliğine (YARSAV) üye olduğu iddiasını da yanıtlayan Bekir Özenir, iddia edildiği gibi örgütün, derneğin ele geçirilmesi talimatını verdiği 2008'de değil, kurucu başkan Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun isteğiyle 2006'da kurucu üye olarak YARSAV'da yer aldığını söyledi.
Kendisi hakkında ifade verenlerin tamamının cemaat mensubu olmadığı yönünde beyanda bulunduklarını, iddianamede aleyhinde tek bir delil bile bulunmadığını savunan Özenir, tutuklu kaldığı süre göz önünde bulundurularak, tahliyesine karar verilmesini istedi.
Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, sanığın adli kontrol şartıyla tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi.
Sanık hakkında ifade veren eski Adalet Bakanlığı Müsteşarı Birol Erdem, eski HSYK 1. Daire Başkanı İbrahim Okur, eski HSYK üyeleri Kerim Tosun ve Mustafa Kemal Özçelik'in tanık olarak dinlenmesine karar verilerek duruşma ertelendi.