Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, büyük bir ciddiyetle, neredeyse duygularını hiç göstermeden St. Petersburg'daki ABD konsolosluğunun kapatılacağını açıkladı. Amerikalılar ve Batılı müttefikleri bu tepkiyi bekliyordu. Sadece Kremlin'in ABD'li diplomatları sınır dışı edeceğini ne zaman açıklayacağı bilinmiyordu. Moskova, konsolosluğun kapatılacağını açıklayarak Paskalya tatili süresince gündemde kalacak bir konu yarattı. Rusların, İngiliz, Fransız, Alman veya Kanadalılardan önce Amerikalılara yönelik yaptırımları açıklaması da dikkati çekti. Rusya Dışişleri Bakanlığı'nda hiçbir şey nedensiz yere olmaz, özellikle de Lavrov dünya basınının önüne çıkıyorsa. Bu şekilde şu mesajı verdi: Eski çifte ajan Sergey İngiltere'de zehirlenmiş olsa bile ABD Dışişleri Bakanlığı Rusya'ya karşı yaptırımlar uygulama kararı aldığı için, Moskova bu krizde Washington'u esas rakibi olarak görüyor.
Rusya ABD ile aynı hizada olmaya çalışıyor
Rusya ne savunma gücü ne de milli gelir açısından yanına yaklaşabildiği ABD ile aynı seviyede olmaya çalışıyor. Eski ABD Başkanı Barack Obama'nın Rusya'yı "bölgesel güç” olarak nitelendirerek sergilediği incitici tutum, etkisini yeni gösteriyor. Eğer ABD yeni yaptırımlar ortaya koyarsa, Rusya da aynı şekilde yanıt verecek.
Peki, bu nerede son bulacak? İngiltere Başbakanı Theresa May de, Londra'daki Rus yatırımlarına karşı yeni yaptırımlar uygulanacağını açıkladı. Moskova ile yaşanan gerilim, şimdiye kadar zayıf kalan Başbakana iç siyasette güç kazandırdı. Bundan taviz vereceğe benzemiyor. Aynı şey ABD Başkanı Donald Trump için de geçerli. Demokratlar kadar Cumhuriyetçiler de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'e karşı fazla hoşgörülü olduğunu öne sürüyordu. Ama Rusya'ya karşı yaptırımları artırarak, Kongre'de puan kazandı. En azından puan kazandığına inanıyor.
İlkeler mi ekonomi mi?
Almanya ise arada kalıyor. Bir yanda müttefiki İngiltere ile son derece doğal olan dayanışması diğer yanda ise Moskova ile yaşanan kriz nedeniyle milyarlarca euro zarara uğrayan iş insanlarının şikayetleri. İş dünyası Rusya'ya yönelik yaptırımlara son verilmesini talep ediyor. En azından Batı'nın yine Rusya ile müzakere edebileceği bir tutum sergilemesi isteniyor. Ancak şu sıra bu talebin yerine getirilmesi hiç gerçekçi gözükmüyor.
Batı'nın da Doğu'nun da siyasetçileri birkaç ay boyunca hiçbir şey yapmasa, belki de kazanım daha büyük olurdu. Ne yaptırım ne de karşı yaptırım. Artık yangına körükle gidilmemeli. Rusya da bunu yapmamalı. Kremlin, Batı'nın çıkarlarına zarar vermek için Taliban'a silah desteği sağlamaya çalışmamalı. Moskova, Orta ve Yakın Doğu'dan Avrupa'ya mülteci akınının artmasına katkı sağlamamalı. Kısacası gerilimi artıracak eylemlerden kaçınılmalı.
Miodrag Soric
© Deutsche Welle Türkçe