Dünya

Yorum: Transit Bölgede kör dövüşü

Alman politik jargonuna giren "Transit Bölge" kavramından beklenti büyük. Ancak söz konusu kavramın arkasında yaşama geçirilmesi pek de kolay olmayan planlar yatıyor.

13 Ekim 2015 22:46


Bazen daha önce hiç duyulmamış bir sözcük siyasi tartışmaları belirleyebiliyor. Haftasonundan bu yana tüm siyasi konuşmalarda Alman sınırlarında oluşturulması gündeme gelen "Transit Bölge" kavramını bol bol işittik. CDU, CSU ve SPD'de, yani hükümeti oluşturulan partiler arasındaki tartışmada ise bu tasarı mülteci akınına ilişkin tüm sorunları çözüme kavuşturacakmış gibi bir izlenim yaratılmaya çalışılıyor.

Federal İçişleri Bakanı tarafından hazırlanan yasa tasarısı heyecan yaratmış olabilir. Ancak aklı başında her insan bu reçetenin hastalığa deva olmayacağını anlar. Çünkü Almanya-Avusturya sınırındaki durum, bir havalimanındaki denetimlerle karşılaştırılamayacak kadar farklılık gösteriyor.

"Sakıncalı bir durum"

Ana yollar üzerinde devasa büyüklükte mekanlar oluşturularak başvuruda bulunan ve işlemleri yapılan sığınmacıların konaklamaları sağlanmalı. Kimsenin bu mekanları izinsiz terk etmemesi için çevresi duvarlar ve dikenli tellerle çevrilmeli. Bu tür "Gözaltı mekanlarının" oluşturulmasının salt Alman tarihine bakıldığında bile ne denli sakıncalı olduğu görülecektir. Öte yandan etkisi de olmayacaktır. Çünkü sığınmacılar bir şekilde bu merkezleri aşmanın yolunu da bulacaklardır. Peki biz neyi tartışıyoruz o zaman?

Mesele sadece politik imajla ilgili. Yani halka, "Biz aslında birşeyler yapıyoruz, korkularınızı, endişelerinizi ciddiye alıyoruz, sorunu çözeceğiz" mesajı verilmek isteniyor.

Ama bu son derece riskli bir oyun. Söz konusu vaatler ve önerilerle beklentiler yükseltiliyor. Ya gerçekleşmezse?

Merkel'in planı

Başbakan Angela Merkel mülteci krizine yönelik geniş çaplı bir demeç vermemekle birlikte çizgisini ortaya koydu. Merkel iktidarında sınırlar polis ya da askerler tarafından kapatılmayacak. Merkel'e göre böylesi bir tedbirin uygulanması mümkün değil. Almanya Başbakanı, sığınmacıların kabul edilerek, onlara topluma uyum sağlamaları olanağı verilmesini tek çare olarak görüyor.

Ne iltica sürecinin kısaltılması ne de düşük standartlı mülteci barınaklarının inşaası gazetelere manşet olarak yansıyor. Yani bu gelişmeler halkı, siyaset kurumunun kendileri için iyi işler yaptığına inandırmıyor. Max Weber'in 100 yıl önce söylediği gibi, "Politika kalın kalaslara delik açmaktır."

Merkel geçen hafta bir plan üzerinde çalıştığını açıklamıştı. Ama nasıl bir plan olduğu bilinmiyor. Belki de pazar günü Türkiye'ye yapacağı ziyareti kast etmiştir. Sığınmacıların çoğunun Türkiye üzerinden geldiği gözönünde bulundurulursa, bu ziyaretin önemli olacağını düşünmek mümkün. Ayrıca Almanya'nın mültecilerin durumlarını bulundukları yerde iyileştirmek için Türkiye'ye vereceği her euro Türk hükümetini rahatlatacaktır. Paranın, tam da seçim arifesinde bulunan ve gittikçe totaliter bir rejime dönüşen hükümete gidecek olmasına Merkel göz yumacaktır. Belki bu çok hoş bir manşet değil ama en azından arkasında gerçekçi bir düşünce yatıyor.