Dünya

Yorum: Topla serçe vurmak

Almanya ve Türkiye, mülteci kriziyle mücadelede NATO’dan destek istedi. İttifakın insan kaçakçılarının yakalanmasına yardım etmesi isteniyor. Ancak DW’den Barbara Wesel’e göre bu ittifakın görevi değil.

11 Şubat 2016 13:40


Bazı fikirler, sadece sahibinin umutsuzluğu ile izah edilebilir. Angela Merkel ve Türk mevkidaşı Ahmut Davutoğlu’nun sinirleri farklı gerekçelerle hayli yıpranmış durumda. İkisi de mülteci krizine müdahalede destek arıyor ve bunun uygulamada fayda sağlamasından öte siyasi girişim şeklinde olmasını istiyor. Avrupa Birliği içinde bu konuda ilerleme sağlanamayacağından, iki başbakan başka büyük bir ittifakın kapısını çaldı. NATO, bir misyona bir kere karar verdi mi bundan sonra emir ve sadakat prensibine göre işlemeye başlar.

NATO'nun görevi değil

Bu öneriye NATO çevrelerinden gelen ilk tepki şaşkınlık oldu. Zira insan kaçakçıları ile mücadele askeri bir görev değil ve ittifakın yetki alanına kesinlikle girmiyor. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in ilk tepkisi diplomatik oldu. Stoltenberg, iki üye ülkenin ne düşündüğünü öncelikle tam olarak anlamak gerektiğini söyledi. Ancak Türk ve Yunan sularında askeri bir operasyon fikri diğer NATO ortaklarında genel olarak çok az heyecan yaratmış görünüyor.

Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen ise şu anda doğu Akdeniz’de konuşlanmış olan NATO donanma birliklerinin kullanılabileceğini söyleyerek öneriyi biraz daha somutlaştırdı. Bu birlikler Rusların Suriye – Türkiye sınırındaki bombardımanı nedeniyle Türklerin sinirlerini yatıştırmak için oraya konuşlandırılmıştı. Bu gemilerin şimdi Türkiye ve Yunanistan arasındaki sularda iki ülke donanmasının insan kaçakçılığı avına destek vermesi isteniyor. Fikir böyle. Eğer şişme botlar toplanır ve sığınmacılar kurtarılırsa, Almanlara göre sığınmacılar nihayetinde geri döner ve Türk sahillerinden teknelere binmekten vazgeçer.

Sahil güvenlik ekipleri mücadele edebilir

Ancak elbette bu operasyonda teknelerin vurulması planlanmıyor, sadece topla serçe vurarak abartılı bir gövde gösterisi ile mülteciler caydırılmak isteniyor. İstenirse Yunanistan ve Türkiye’nin iyi donanımlı sahil güvenlik ekiplerinin sorunsuzca üstesinden geleceği bu görev için savaş gemileri pek uygun değil. Peki bu iki üye ülkeye nasıl yapılacağını göstermek için NATO, siyasi bir denetleme mahkemesi olarak hizmet verebilir mi? Ya da NATO müdahele etmeden Yunanların ve Türklerin üzerindeki yükü nasıl alabilir? Dolayısıyla asıl amaç açık değil ve gerçek yararından çok kuşku yaratıyor.

Sonuçta NATO'nun bu tür bir operasyonu gerçekten mümkün kılabilmesi için öncelikle zehirlenmiş olan Türk – Yunan ilişkileriyle meşgul olması gerekir. Yunanlar, ittifakın sadece Türk sularında operasyon yapabileceğinde ısrar ediyor.

Ancak Türk sahillerinde ve Yunan adaları çevresinde milliyeti belli olmayan çok sayıda gri bölge var. Kaçakçı teknelerinin peşinde koşarken NATO fırkateynlerinin zikzaklar çizip Yunan sularına girmeden bunu yapması nasıl mümkün olabilir?

Zaman ve kaynak israfı

NATO operasyonu ancak zaman ve kaynak israfı olur, sembolik bir politikadan öteye gitmez. Böyle bir operasyon, ilgili ülkelerdeki vatandaşlarının ümitsizliğe düşmesine hizmet eder. Öte yandan Halep’den on binlerce kişi kaçacak yer ararken Türkiye – Suriye sınırında yeni bir mülteci dramı yaşanmakta.

Uluslararası toplum, kaçakçılara karşı eksik gedik askeri operasyonlara emeğini boşa harcayacağına sığınmacılara yardım etmeye yoğunlaşmalı. Kaçakçılar sorunun sadece küçük bir parçası. Çünkü sığınmacıların yolu tıkanırsa onlar başka bir yol bulur. Mülteci krizi, öncelikle AB’nin ortak ve dayanışma içinde hareket etmekte yeteneksizliğini gösterdi. NATO maalesef bu konuda yardım edemez.