Dünya

Yorum: Seçmen kandırmaca

Ukrayna ile ortaklık anlaşması referandumuna Hollandalıların sadece üçte biri katıldı. Yine de sonuç Avrupa’ya indirilmiş bir şamardı. Barbara Wesel ise sonucun seçmeni kandırarak alındığını savunuyor.

08 Nisan 2016 12:02


Bu halkoylaması kötü niyetle hazırlanmıştı. Amaç ortaya çıkan sonucu elde etmek ve Hollandalıların çoğunluğunun Avrupa Birliği (AB) ile Ukrayna arasındaki ortaklık anlaşmasına, dolayısıyla da Birliğe karşı olduğunu göstermekti.

Kandırmacı referandum

Referandumun organizatörleri de, halka dış politikayla ilgili bir soru sorup, çıkan olumsuz sonucu AB'ye karşı olunduğu şeklinde yorumladıklarını gizlemiyorlar. Bu gerçeklerin fütursuzca tahrif edilmesinden başka bir şey değildir. Ab karşıtı Hollandalıların liderleri ile Geert Wilders'i destekleyen ‘yeni sağın' temsilcileri Avrupa'ya bir kez daha nanik yapmanın sevincini yaşıyorlar.

Oysa seçim hilesinin bütün yollarına başvurmuş ve Ukrayna'nın AB üyeliğinin oylandığı yalanını ortaya atmışlardı. Devlet Başkanı Poroşenko'nun şüphe uyandırıcı ticari faaliyetlerini istismar edip, Malezya uçağının Ukraynalılar tarafından düşürülmüş olabileceği yalanını da kullanmışlardı. Bu yalanın Kremlin'i sevindireceğini herhalde düşünmemişlerdi. Aynı zamanda demokrasinin, hükümetlerinin Avrupa'yla ilgili bütün uygulamalarının halk tarafından onaylanması gerektiği izlenimini de uyandırmışlardı.

Gelişigüzel referandumlar demokrasiye zarar verir

Hollandalılar bazı yorumcular tarafından tartaklanıp Avrupa düşmanı ilan edilmeyi hak etmediler. Ukrayna anlaşmasını seçmenin sadece beşte biri reddetti. Sandığa gidenlerin pek çoğu da, aslında neyin oylandığını bilmediğini beyan etti. Ancak oylamaya seçmenin yüzde 70'inin katılmamış olmasının bu sonucu doğurduğunu iddia etmek de doğru değildir. Referandumun sorusunu saçma bulduğu, amacını da desteklemediği oylamaya kim neden katılsın?

Bu gibi oylamalarda hep genel memnuniyetsizlik, siyasetten soğuma, kararlarda söz sahibi olamama ve kalburüstü çevrelere duyulan öfke rol oynar. Aynı zamanda, Avrupa'nın uzaktan ve başkaları tarafından yöneltildiği algısı da seçmenin tercihinde etkili olur. Zor kararların alınıp uzlaşmaların yapıldığı, 28 devletten oluşan büyük bir topluluk her defasında halkın oyuna başvuramaz. Parlamenter demokrasinin esası da zaten hükümetin alacağı kararlara güvenmek, güvenmediği zaman da oylarıyla hükümeti devirmektir.

Avrupalı Avrupa'yı parçalamak mı istiyor?

Bu gibi halkoylamalarını tehlikeli kılan, girişimi başlatanların halkı baştan çıkarıp, her türlü görüşün ortaya atılmasını sağlayabilmesidir. Şahsi çıkarlara ters düşen görüşler de buna dâhildir. Hollanda Avrupa ile kenetlenmiş olup, refahını ortak pazarın sunduğu ticari imkânlara borçludur. Halka dürüstçe sorulsa ve ‘Avrupa'yı parçalamak ve küçük ülkenizde tek başına kalmak ister miydiniz?' diye sorulsa, sonuç acaba nasıl olurdu?

Avrupa halka geçmişe dönülemeyeceğini anlatmak için kampanya başlatmalıdır. Milli devlet nostaljisinin hortlaması, Avrupa Birliği'nden önce hayatın ne kadar dar, fakir ve zahmet dolu olduğunun unutulmuş olmasındandır.