Dünya

Yorum: Romanya'da hukuk devleti için verilen mücadele henüz kaybedilmedi

Romanya’da yüz binlerce gösterici günlerdir hükümeti protesto ediyor. Robert Schwatz'a göre gerginlik ancak hükümetin istifasıyla sona erdirilebilir.

07 Şubat 2017 16:46

Romanya'da komünist diktatör Çavuşesku'nun devrilmesinden bu yana aynı yoğunlukta protesto gösterileri düzenlenmemişti. Yarım milyon Rumen'in katıldığı ve günlerce süren gösteriler sivil topluma kısmi zafer kazandırdıysa da suların kolay durulacağı sanılmıyor.

Başbakan Sorin Grindeanu, partisinin lideri Liviu Dragnea, parlamento başkanı ve protestolara yol açan kararın perde arkasındakileri tam anlamıyla bozuntuya uğradılar. Seçime hile karıştırmaktan hüküm giyen Dragnea'yı devam eden görevi kötüye kullanma davasında temize çıkarma çabaları boşa gitti. Dragnea sabıkalı olduğundan başbakanlık koltuğuna oturamayacak. Ama o partisinin ve hükümetin yardımı ve koalisyon ortağı sözde liberal ALDE'li Senato başkanı Calin Popescu'nun desteğiyle elinden geleni yapıp, göstericileri küçük düşürmeye çalışıyor. Yandaş televizyon kanallarında ‘uluslararası komplo' iddiaları ortaya atılıyor ve protestolardan bizzat Devlet Başkanı Klaus İohannis sorumlu tutuluyor.

Devlet başkanı göstericilerin yanında

Liberal muhafazakar Romanya Devlet Başkanı iftiralar nedeniyle Anayasa Mahkemesi'ne şikayette bulunarak sivil toplumun yanında olduğunu gösterdi. Karşıtları İohannis'i ‘yabancı' ve ‘Rumen olmayan unsur' sayıyorlar. Bunda, çoğunluğun Ortodoks olduğu Romanya'nın Protestan devlet başkanı olması da rol oynuyor. Sosyalist Parti'nin stratejik medya platformu tarafından manipüle edilen partililer İohannis'i, Angela Merkel'in dümen suyundan gitmekle ve ihanet etmekle suçluyor, hatta Adolf Hitler ile kıyaslıyorlar.

Romanya'yı hedef aldığı iddia edilen uluslararası komplonun bir Macar Yahudisi olan Amerikalı milyarder George Soros tarafından finanse edildiği ve iktidar zirvesinin bölgesel çıkarlar için Romanya'nın da Çekoslovakya ve Moldova gibi bölünmesine çalışıldığı şeklindeki iddiaları suyu bulandırmaya yetiyor. Hükümeti eleştiren Avrupa ve ABD büyükelçileri Romanya'nın içişlerine karışmakla suçlanıyor. Muhalefet Romanya'nın milli değerlerine dönüp, Avrupa Birliği ve NATO'nun tahakkümünden kurtarılması gerektiğini savunuyor. Romanya'nın Avrupa Birliği ve NATO'ya katılmasından bu yana ilk kez bu tarzda propaganda yapılıyor.

Şu günlerde Romanya'da olup bitenlerin yeni hükümetin hatalı politikalarının ürünü olduğu inkâr edilemez. Aralık ayında genel seçimleri açık farkla kazanan sosyal demokrat/liberaller koalisyonu daha bir ay dolmadan seçmen kredisini tüketmiş bulunuyor. Şimdi ‘zararın neresinden dönülse kârdır' anlayışıyla hareket eden koalisyon ortaklarının yeniden inandırıcılık kazanmaları kolay olmayacak. Hükümetin, yolsuzluk ve yetkiyi suiistimal suçlarının takibini imkânsız kılan kararnameyi geri çekmesi iktidar ortaklarına güven kazandırmaya yetmeyecek. Aksine, adalet bakanının ceza yasasının değiştirilmesini önereceği şeklindeki açıklamasını bilahare yalanlaması, hukuk devletine kafa tuttuğu anlaşılan hükümet ortaklarının seçmen nazarında itibar kazanmasına yaramayacak.

Halk hükümete güvenmiyor

Romanya uzun süreli hükümet krizine dayanacak durumda değil. Mevcut iktidar meşruiyetini tüketti. Parti lideri Dragnea'nın yolsuzlukla mücadeleyi saçmalık olarak nitelediği bir yönetim Avrupa Birliği üyesi bir ülkeye layık olamaz.

Neyse ki Sosyal Demokrat Parti'de liderlerinin burnu büyüklüğünden rahatsız olan ve sivil toplumu destekleyen genç kadrolar da var. Parti içindeki çekişmelerin çoktan başladığı anlaşılıyor. Sadece, kitlelerin katıldığı protesto gösterileri 1989 yılındaki rejim değişikliğini hatırlatmıyor. Sosyal demokratların seçim zaferini kurtarabilmeleri için hükümetin istifa etmesi ve partinin yepyeni bir kadroyla yola devam etmesi şarttır. Devlet Başkanı İohannis'in yapacağı konuşmayla hukuk devleti uğruna verilen mücadelenin yeni bir aşaması başlayacak.

© Deutsche Welle Türkçe

Robert Schwartz