"Nihayet ne yapılması gerektiğini bilen ya da bildiğini iddia eden biri çıktı. Hep gür sesli, kendinden emin ve pervasız. Donald Trump rakam ve argümanları saymakta tereddüt etmiyor. 69 yaşındaki başkan aday adayı seçim propagandası konuşmalarında oldukça sallıyor. Milyarder Trump, ‘Hayatta hiç kaybetmediysem, şimdi de kazanacağım demektir' havasında. Halkı etkiliyor. Bütün kamuoyu araştırmalarında Cumhuriyetçi rakiplerini geride bırakması zürpriz olmadı.
İkinci sırada emekli cerrah Ben Carson'u görüyoruz. Sesini Trump kadar yükseltmiyor. Amerika'nın hastalıklarını sıralarken dudaklarında hafif bir gülümseme beliriyor: Derdi devletle. Devlet mekanizmasının çok semirip hantallaştığından söz ediyor. Reçetesinde vergi diyeti yazılı. Diyetin çevre ve eğitim politikaları üzerindeki muhtemel yan etkilerine hiç değinmiyor. Dış ve güvenlik politikalarından anlamamasına hiç aldırmıyor.
Oysa bunlar ABD'de başkanlık makamını doldurabilmek için aranan en önemli şartlar.
Siyasi zümre düş kırıklığı yarattı
Carly Fiorina'nın da siyaset tecrübesi sıfır. Ne varki adayların bu özelliğinden hoşlanan Amerikalıların sayısı bir hayli kabarık. 60 yaşındaki Fiorina'nın anketlerde partinin ağır toplarını geride bırakmasına başka türlü anlam vermek zor. Seçim konuşmalarında yönetim kurulu başkanlığını yaptığı şirkette kazandığı tecrübelerden bahsediyor. Oysa iş hayatında başarılı olamadığı herkesin malumu.
Siyasi tecrübeden yoksun aday adaylarının sevilmesinin nedeni acaba ne olabilir?
En önemli nedeni, Amerikalıların siyasetçilerden hayal kırıklığı duymaları. Son yıllarda politikacıların yasa çıkarmak yerine kendileriyle uğraştıklarını herkes gördü. Cumhuriyetçilerle Demokratlar Kongre'de birbirlerini bloke etmekte meşguller. Siyasi partilerin itibarı yerlerde sürünüyor.
Eğlenceli olmadığı söylenemez
Amerikalıların siyasette yeni çehreler görmek istemelerine şaşmamak gerekir. Seçmen Trump ve diğerlerinden daha farklı, halkçı politikalar bekliyor.
Bunun gerçekleşmesi mümkün olmasa bile kampanyanın bir de eğlendiricilik özelliği var. Trump tabulara kulak asmıyor. Siyasi dürüstlüğe değer vermiyor. Rakiplerini tahkir ediyor. Bu haliyle güldürücü olabiliyor ama başta göç politikası olmak üzere Amerika'nın problemlerine çözüm sunamıyor.
ABD'de politika dışından politikada kariyer yapanlar az değildir. 1990'ların başlarında milyarder Ross Perot lobicilerin kendisini satın alamayacaklarını söylüyordu. Günümüzde de Donald Trump aynı iddiayı taşıyor.
Tarih tekerrür edecek mi? 1992 seçimlerinde bağımsız aday Perot muhafazakâr kanadı böldüğü için Bill Clinton başkan seçilmişti.
2016'da da bu rolü Trump mı oynayacak?
Kestirebilmek henüz imkânsız."