Dünya

YORUM: Obama'nın azmi tükendi

İsrail Başbakanı Netanyahu bir kez daha Beyaz Saray’ın konuğu. DW Washington Bürosu'ndan Miodrag Soric, yorumunda ABD’nin Ortadoğu’ya barış getirme şevkinin kırıldığını vurguluyor.

09 Kasım 2015 18:48


"Değişim ve umut" - bir zamanlar ülkesinin dış politikasını da yenilemeyi vadeden belagat sahibi başkan adayı Barack Obama'nın dilinden düşürmediği sloganlardan biriydi. Obama seçildikten sonra Ortadoğu'ya barış getirecekti. İsrail ve Filistinlileri uzlaşmaya ikna edebilmek için yaptığı bütün girişimler sonuçsuz kaldı. ABD Başkanı artık daha mütevazı adımlar atıyor.

Bugünkü buluşmada İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun yarım ağız bile olsa iki devletli çözüm hakkında olumlu sözler sarf etmesini umuyor. Oysa Obama, İsrail'in Batı Şeria'daki yerleşim birimlerini artırdığını ve Filistinlilerin şiddetten vazgeçmeyeceğini herkesten iyi biliyor.

Ortadoğu barışı şimdilik hayal olarak kalacaktır.

Gergin ilişkiler

Obama en azından İran ile nükleer anlaşmaya varılmış olmasından memnun. Başkan anlaşmaya varılmasını büyük bir başarı sayıyor. İsrail Başbakanı ise anlaşmayı önlemek için elinden geleni yapmış ve zaten gergin olan ABD ile İsrail arasındaki ilişkileri daha da zorlaştırmıştı. İki politikacının birbirlerine güvendikleri söylenemez.

Ama ne de olsa ikisi de profesyonel politikacı. Kamuoyunun önünde tartışmak ikisinin de işine gelmez. Zamana oynuyorlar. Obama'nın bir yılı kaldı. Başkanlıktan ayrılana kadar yeni bir Ortadoğu barış girişiminde bulunmayacaktır. Netanyahu ise bu süreyi değerlendirmeye kararlı.

Obama, İran ile müzakerelerin sonuna kadar hep İsrail'in güvenlik menfaatlerini öne çıkarmamış mıydı? Beyaz Saray buluşmasında Obama'ya bu sözlerini hatırlatacaktır. İsrail Başbakanı ABD ile ülkesi arasındaki milyarlarca dolarlık güvenlik işbirliğinin mutlaka sürdürülmesine çalışacaktır. İki devlet arasındaki niyet açıklamasının süresi 2018 yılında doluyor. Netanyahu on senelik işbirliği anlaşması imzalanmasını istiyor. Niyeti ABD'den akacak parayla silahlı kuvvetlerin masrafını karşılamak ve orduyu modernize etmek olacak.

Obama'yı zor bir dengeyi koruma sınavı bekliyor. Başkan iç politik nedenlerden dolayı İsrail'in birçok modern silah talebini geri çevirmeyecektir. Ama hepsini de yerine getirmeyecektir. Çünkü ABD'nin bölgedeki Mısır, Suudi Arabistan ve Ürdün gibi müttefiklerinin güvenlik menfaatlerini gözetmek zorunda kalacak. Beyaz Saray bu gerçeği görmezlikten gelemez.

Zayıflayan çıkarlar

Güvenlik politikasının ağırlık merkezi kayıyor. İran tek bir atom bombasına bile sahip değilken Pakistan 1998'den sonra dünyanın en büyük nükleer güçleri arasına girdi. Pakistan'da 120 nükleer başlık bulunduğu tahmin ediliyor. Pekin, Londra ya da Paris'in elindeki atom bombası daha az. İsrail gibi Pakistan da uluslararası nükleer silahların yayılmasını önleme anlaşmasını tanımıyor. Hatta nükleer teknolojisi Kuzey Kore gibi hergele devletlere satmakta beis görmüyor. Böylece ABD'nin güvenliği İran'ın yapabileceğinden çok daha fazla tehdit etmiş oluyor.

Obama'nın Ortadoğu barış sürecindeki başarısızlığı Washington'un gerçekleri idrak etmesine yaradı. Suriye, Irak ve diğer birçok yerde durum son derece karışık. Petrol fiyatının düşmesi de belirleyici faktörler arasında yer alıyor. Washington'un Ortadoğu'daki çıkarlarına atfettiği önem azalıyor. Doğu Asya ile ilgilenmek çok daha kazançlı görünüyor. Asya para kazandırıyor, Ortadoğu ise sadece para kaybettiriyor.