Dünya

Yorum: Merkel ve stratejik okşama

27 Ağustos 2018 12:51

Almanya Başbakanı Merkel, Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan ziyaretleri sırasında "yumuşak güç" vurgusu yaptı. Oldukça "sert oynanan" bir bölgede hem de. DW'den Michaela Küfner'in yorumu.Güney Kafkasya'da kimsenin komşusuyla iyi geçindiği söylenemez. Avrupa bunu bir sorun olarak algılarken, Rusya ise bir şans olarak görüyor. Angela Merkel geçen hafta üç gün boyunca, deyim yerindeyse, Rusya'nın güç çıkarlarının ön bahçesini ziyaret etti ve her üç ülkeye de dünyanın kendileri etrafında döndüğü hissiyatını vermeyi başardı. Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan'ın başkentlerindeki yaygın görüş hakikaten de böyle. Merkel için en önemli konu, bölgenin istikrarı idi. Ancak bu istikrarın bir bedeli var.

Bölgedeki ülkelerin hiçbiri kendisini jeostratejik güç alanları oyununda Gürcistan kadar yüz üstü bırakılmış hissetmiyor. Başkent Tiflis'teki bir tartışmaya katılan öğrenciler, ülkelerinin Avrupa Birliği (AB) ve NATO'nun nihayet tam teşekküllü üyesi haline gelmesi konusunda sabırsızlandıkları yönünde bir tablo çizdi. Nihayetinde ekonomi olduğu kadar yolsuzlukla mücadelede de Gürcistan'ın ev ödevlerini yaptığı dile getirildi. Aynı şekilde Gürcü askerlerin Afganistan'da NATO'dan silah arkadaşlarıyla yan yana bulunduğu belirtildi. Öğrencilerden biri, Angela Merkel'in "özgür dünyanın liderlerinden biri" olduğunu ve bugünlerde kendisinden daha fazla şey beklendiğini söyledi.

Derinleştir ve destekle

Gürcistan Başbakanı Mamuka Bakhtadze ise bu konuda daha anlayışlı bir tavır sergiledi. Seyahatinin henüz başlangıcında Merkel'in, AB ile ortaklık ve serbest ticaret anlaşması çerçevesinde, Gürcistan'ın gelecekte NATO'ya katılmasına prensipte onay çıkması ve vize serbestisinin ilk etapta uzun süre gündeme gelmeyecek olmasını açıkça ifade etmesi Bakhtadze'yi şaşırtmadı. Merkel bunun yerine ilişkileri "derinleştirmeyi" ve Gürcistan'ı ekonominin daha da geliştirilmesi konusunda desteklemeyi sürdürmeyi hedeflediklerini kaydetti.

"Örnek öğrenci" Gürcistan konusunda da bu geliştirmeye ilişkin görünmez bir sınır mevcut olduğu görünürlük kazandı. Merkel'in, sadakatsiz Güney Osetya bölgesindeki son derece gerçek olan de facto Gürcü-Rus sınırına gitmesi, müteşekkir bir tavırla karşılandı. Aynı şekilde öğrenciler de basın toplantısında Merkel'in Gürcistan topraklarının yüzde 20'sinin işgaline ilişkin "kaba adaletsizlik" ifadesini kullanmasının ardından, "işgal" kelimesinin anlamını çarpıtmak zorunda kaldı.

Tereddütlü kesinlik

Merkel, Ermenistan'da "soykırım" kelimesini kullanmaktan da titiz bir biçimde kaçındı. Başbakan bunun yerine, talep üzerine, öldürülen yaklaşık bir buçuk milyon Ermeni için mevcut olan anıtı, aynen Federal Alman Meclisi'nin 2016 yılındaki tasarısında ifade edildiği gibi "ruhen" ziyaret ettiğini söyledi. Söz konusu tasarı, soykırımın adını açık bir biçimde koymuştu. Bu, Başbakan'ın, Türkiye'yle yeni bir kriz alevlendirmee riskine girmeksizin, "soykırım" kelimesi yönünde attığı net bir adım niteliğindeydi.

Erivan'daki asıl yıldız ise Merkel'den ziyade, parlamento tarafından başbakan seçilen muhalefet lideri Nikol Paşinyan'dı. "Kadife Devrim'in" umudu Merkel, akşam otele geldiğinde, insanlar kendisini değil Paşinyan'ı görmek istiyordu. Bu, onlarca yıl boyunca Moskova'dan uzaktan kumandayla yönetilmelerinin ardından kendi yollarını çizdiklerinin bir işaretiydi.

Yeni Başbakan Paşinyan, bilinçli olarak enerji politikası açısından tamamıyla Rusya'ya bağımlı olan Ermenistan ile Rusya arasındaki ikili ilişkilerde pek bir değişim yaşanmayacağından yola çıkıyor. Erivan, Rusya ile Avrasya Ekonomik Birliği'nin doğruluğunu sorgulamayacak ancak Avrupa ile kendi serbest ticaret anlaşmasını inşa etmeyi sürdürecek. Merkel, Ermenistan'daki demokratik uyanış ve Rusya'ya bağımlılık arasındaki gerginlik alanını olumlu görüyor. Merkel, eş zamanlı olarak AB ve Rusya ile iyi ilişkilere sahip olunabileceği konusunda Ermenistan'ın örnek teşkil edebileceği görüşünde. Merkel daha önce Paşinyan'a gelecek için başarı dileğinde bulunmuştu. Paşinyan'ın buna ihtiyacı olacak.

İnsan hakları konusunda görüş ayrılıkları

Merkel burada da aynen Azerbaycan'da olduğu gibi, Almanya'nın "sorumluluk" üstlenmeyi ve iki komşu arasındaki Dağlık-Karabağ anlaşmazlığının çözümü konusundaki çabalarını artırmak istediğini vurguladı. Söz konusu anlaşmazlık, Merkel'in ziyaretinden hemen önce, Bakü-Berlin ilişkilerini gerdi. Federal Alman Meclisi bünyesindeki Alman-Güney Kafkasya Karma Parlamento Komisyonu Başkan Vekili Albert Weiler'in daha önceki seyahatleri nedeniyle Dağlık-Karabağ'a gitmesine izin verilmemesi yüzünden neredeyse gerçekleşmeyecekti. Merkel Azerbaycan'a buna rağmen geldi.

Azerbaycan, Moskova'nın anlaşmazlığı istese bile bugünden yarına çözemeyeceğinin bilincinde. Bu zaten Rusya'nın pek çıkarına olmazdı, tam aksine: Her iki ülke arasında mevcut bir anlaşmazlık olmasaydı, Moskova etki alanını garanti altına alabilmek adına bir anlaşmazlık bizzat icat etmek zorunda kalacaktı. Ermenistan'ın Moskova'nın istikrar sağlayıcı etkisine ihtiyacı var ve Azerbaycan'ın da dış politikası konusunda kendi fikirlerini ürettiği pek söylenemez.

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, ülkesinde, insanların "kendi fikirlerini" üretmesini ve basın özgürlüğünü de büyük bir zevkle yasaklıyor. Azerbaycan'da onlarca gazeteci cezaevinde. Ortak basın toplantısında, Aliyev siyasi tutuklulara ilişkin soruya Azerbaycan'da tam bir basın özgürlüğü olduğu yanıtını verdiğinde, Merkel'in artık standart haline gelmiş olan, "Evet" anlamında başını sallaması söz konusu dahi olmuyor. Başbakan sabırla dinliyor ve sonunda otokrata, demokratik standartlar konusunda hala telafi ihtiyacı olduğunu söylüyor, seçim gözlemcilerinin erişimi meselesinde örneğin.

Kapalı kapılar ardında insan hakları konusunun açıkça konuşulduğu belirtiliyor. Aynı şekilde her iki ülkeyi de bağlayan stratejik çıkarlar hakkında da. Gelecekte doğalgazın gelecekte güney koridorundan, Türkiye üzerinden İtalya'ya aktarılması planlanıyor. Almanya'nın Rusya ile olan Kuzey Akım 2 planlarına maksatlı bir rakip. Aliyev, projeyi tam olarak hayata geçirme konusunda güvence vermişti. AB ise doğalgaz arzı konusunda Rusya'ya daha az bağımlı olmak istiyor. Ancak bunun da bir bedeli var.

Michaela Küfner

© Deutsche Welle Türkçe