Küresel konjonktürün teklemesine, Rusya'ya uygulanan ekonomik yaptırımlara ve kalkınmaktaki birçok ülkedeki resesyona bağlı talep düşüşüne rağmen Almanya zaten dev boyutlara varmış olan Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası'nın 2015 yılında yüzde 1,7 oranında artırmayı başardı. Ekonomik büyümeden devlet de nasibini aldı ve kamu sektörü geçen yıl yaklaşık 20 milyar euro arttırdı.
Bu başarıda istihdam piyasasının da payı oldu. Almanya'nın ekonomik bakımdan faal nüfusu rekor üzerine rekor kırıyor. Çalışan nüfusa paralel olarak devletin vergi hasılatıyla sosyal sigortaların aidat gelirleri de artıyor. Aynı zamanda özel tüketim harcamalarındaki artış da büyümeye yaradı. İşini kaybetme korkusu olmayan ve akaryakıta geçen yılki fiyatın yarısını ödeyen tüketim harcamalarında daha cesur davrandığı için ticaret sektörünü ve hazineyi de sevindirmiş oluyor.
Almanya'nın çifte avantajı
Büyümeyi teşvik eden faktörler arasında Avrupa Merkez Bankası'nın (AMB) uyguladığı sıfır faiz politikasını da saymak gerekir. Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nin piyasayı ucuz paraya boğması bir yanda güneydeki Euro bölgelerinin bütçe problemlerini perdeleyip, kapanma noktasındaki bankaları suni olarak ayakta tutmakla kriz ülkelerine zaman kazandırıyor. Diğer yanda ise Almanya Maliye Bakanı'nı bütün kaygılarından kurtarıyor. Çünkü Almanya sıfır faizle borçlanabiliyor. Yasalar uyarınca birinci sınıf değerli kağıt almaya mecbur olan emeklilik fonları, Alman devlet tahvillerine para yatırma imtiyazı karşılığında maliyeye faiz ödüyor.
Başarının mimarlarını sayarken Almanya Maliye Bakanı Wolfgang Schäuble'yi unutmak olmaz. Schäuble'nin bütçeyi borçlanmadan dengeleme ilkesini artık sadece sıkı tasarruf politikasına tapan birkaç ekonomist destekliyor. Tasarruf politikasının amaç yerine geçmemesi gerektiğini düşünenlerin sayısı ise her geçen gün artıyor. Yol, köprü, okul, üniversite ve öğretmene bugün yatırım yapmayanların ülkenin geleceğiyle oynadıkları düşüncesi giderek yayılıyor.
Kamu sektörünün fazla rekoru kırdığı haberinin geldiği gün Münih'teki ifo enstitüsünün özel sektördeki iş beklentisi endeksinin aralıksız üçüncü kez puan kaybettiğini duyurması tatlı bir tesadüf oldu. Özel sektör bugünkü halinden memnun. Onu asıl gelecek düşündürüyor. Sadece dünya ekonomisinin gerekli oranda büyüyememesinden ve kalkınmaktaki ülkelerin yerinde saymasından dolayı değil. Aynı zamanda Almanya'nın rekabet gücünü kaybetmeye başlamasından, siparişlerin gerilemesinden ve Çin ya da Kore gibi ülkelerin aynı kaliteye daha düşük fiyat verebilmesinden dolayı da.
Kamu bütçelerindeki fazla, doğru yolda olunduğu izlenimi uyandırabilir. Ancak yapısal reformlara el atma baskısının azalmasına da yol açar. İsabetli yatırımlara kaydırılmaz ise, 20 milyar euroluk fazlanın sevinci uzun vadede hüsrana dönüşebilir.