Dünya

Yorum: Demokrasi sosyal medyadan fazladır

Maximiliane Koschyk yorumunda, sosyal medya tutkunu genç Britanyalılar sandığa gitmekten üşendikleri için Brexit’in önlenemediğini savunuyor.

01 Temmuz 2016 15:26


Büyük Britanya'nın Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılacak olması Avrupalıları şimdilik etkilemedi. Ama AB olmasaydı Britanya'da yüksek öğrenim görmek zorlaşırdı. Sosyal medyada Brexit'e ateş püskürtenlerin çok azı dayanışma amacıyla AB bayrağının resmini yüklüyor. Kimi resimde bayraktaki on iki yıldızdan birinin yerini gözyaşı damlası almış. Yoksa AB'ye sembolik gözyaşı döken çok az. Sosyal medyada en fazla Brexit'e karşı seferberlik ilan edenlerin ve referandumun tekrarlanmasını isteyenlerin mesajları dolaşıyor.

Britanya'nın nesiller problemi

Gençler yaşlı nesil tarafından hayal kırıklığına uğratıldıklarını hissediyorlar. Avrupa barış projesi, serbest seyahat edebilme ve yurtdışında eğitim görme şansı en çok gençlere yarar sağlıyor. Genç Britanyalılar, ‘Kazanımları bize çok gördünüz' diye büyüklerine hayıflanıyorlar. Referandumda Brexit için oy kullanan yaşlı kuşaklar ise, ‘Gençlerin sadece üçte birini sandığa götüremedinizse suç bizde mi?', diye karşılık veriyor.

Genç Britanyalıların dörtte üçü AB'den kalınmasından yana oy kullandı. 24 yaşın altındakilerin büyük çoğunluğu ise referanduma katılmadı. Avrupalı gençlerin seçimlere aldırış etmemesi aslında yeni bir gelişme değil. Sosyal medyada siyasi konuları işlemede usta olmaları ve büyük angajman göstermeleri oylamalara da ilgi gösterdikleri anlamına gelmiyor. Bundan bir yıl önce Yunanistan'ın borç krizi yüzünden Euro Bölgesi'nden ayrılmasına ramak kalmışken, bir İngiliz genci bağış kampanyası başlatmış ve gerekli meblağın binde birini ancak toplayarak Yunanlara 1,9 milyon Euro kazandırmıştı.

Böyle bir angajman seçim günlerinde neden gösterilemiyor? İngiliz genci 1,9 milyon Euro yerine ülkesinin AB'de kalması için 1,9 milyon oy toplayabilseydi referandumun sonucu değişirdi. İnternetle büyüyen nesillere oy sandığı çok mu ‘analojik' geliyor acaba? Demokratik karar mekanizmasını internete mi emanet etsek, yoksa? Olmaz öyle şey.

Esas olan ‘analojik' seçimdir

Seçim sandığına gitmek ve pusulayla çarpı işareti koymak ‘tıklamaktan' biraz daha fazla zahmet gerektirebilir. Ama eldeki kalemle yapılan tercih klavyenin tuşuna basmaya benzemez. Sosyal medyanın propaganda etkisini çoktan popülistler de keşfetti. Tahrik ve nefret dolu yorumlar internete öylesine bulaştı ki, politikacılar Facebook'un kurucunu Mark Zuckerberg ile görüşmek ihtiyacını hissettiler.

Politikacıların da kabahati yok değil. Özellikle AB halka uzaklığı ve salatalık standartlarına kafayı takması yüzünden alay konusu oluyor. Ama AB'ye inanan parlamento başkanı Martin Schulz bile sonunda AB'nin değişmek ve Avrupalılar için kurulduğunu hatırlamak zorunda olduğunu idrak etti.

Genç kuşaklar da internet üzerinden yaydığı mesaj ve yorumlarla AB'de ‘ben de varım' diyebilir. Ama bu sandığa gidip oy kullanmak kadar etkili olamaz. Genç Britanyalıların ihmali çoğu Avrupa Birliği vatandaşının hayatını değiştirecek. Avrupalılar, sosyal medyaya yüklenen profil resminin değil, oy pusulasına atılacak çarpının belirleyici olduğunu unutmamalıdırlar.