Dünya

Yorum: Büyük jestlerin zamanı geçti

Merkel ve Hollande 1916 yılında Verdun savaşında ölen askerleri andılar. Andreas Noll yorumunda sembolik gücü yüksek törende ikili ilişkilerdeki açıkların da gözler önüne serildiğini savunuyor.

30 Mayıs 2016 14:07


Pazar günü Verdun'daki törenden tarih kitaplarına geçip hafızalara kazınacak bir ‘resim' çıkmadı. Başbakan Angela Merkel ve Cumhurbaşkanı François Hollande selefleri Helmut Kohl ve François Mitterand'ın el tutuşlarını taklit etme ya da farklı bir jestte bulunma hevesine iyi ki kapılmadılar.

Buna rağmen Verdun savaşının 100'üncü yıldönümü töreni etkili sembollerle doluydu. 21 Şubat 1916'da bin 200 Alman topunun seri ateşiyle başlayan kıyımın anıldığı tarihin seçilmesi, Fransız tarihinin bir devi önünde saygıyla eğilme anlamına geliyordu. Cumhurbaşkanı Charles de Gaulle 29 Mayıs 1966'da Verdun'a gitmişti.

Savaşın çehreleri

1916'da Verdun'da ağır şekilde yaralanan General de Gaulle 50 yıl önce bu tarihi yerde yaptığı konuşmada savaşın seyrine değinmeyip, kanla sulanan bu topraklarda, üç yıl önce Başbakan Konrad Adeunauer ile antlaşmasını imzaladığı Almanlarla Fransızlar arasındaki barıştan söz etmişti. Onu dinleyenler arasında Fransızların büyük zaferini canlarıyla değil ama bedeni ve ruhi yaralarıyla ödeyen Birinci Dünya Savaşı'nın eski muharipleri de vardı.

De Gaulle konuşmasında Fransa ile Almanya'nın önderliğinde Dünyaya ilerleme getirecek olan birleşik Avrupa'nın geleceğinden söz etmişti. Tarihi jestlerin gerçek muhatapları huzurunda sergilendiği bir yer varsa, orası da Verdun'du.

Birinci dünya savaşına katılanlardan hayatta olanları artık kalmadı. Fransızlarla Almanların birbirlerine yaptıklarına tanık olanların hiçbiri artık yaşamıyor. Bu bakımdan 100'üncü yıldönümü töreninde çocuk ve gençlerin ön plana çıkartılması doğruydu. Dedesinin ya da dedesinin babasının Loren'de savaşıp savaşmadığını ancak arşivlerden arayıp bulabilen bir kuşak törene ayrı bir anlam kazandırıyordu.

Ortak bakış

Fransa ile Almanya arasındaki bir savaşı tasavvur bile edemeyecek olan genç kuşaklar da savaşın korkunçluğunu Verdun'da hissedebiliyordu. Yürekleri buran kaleler ve top mermilerinin açtığı sayısız çukuru gören, savaşın nasıl bir şey olduğunu anlayabiliyordu. Her mevzi için kıran kırana mücadele edilmiş, köyler haritadan silinmiş ve metrekare başına daha önce hiç olmadığı kadar cephane kullanılmıştı.

Birinci Dünya Savaşı'na katılan Fransız askerlerinin dörtte üçü Alman ordularını Verdun'a sokmamak için burada mücadele etmişti. 1984 yılındaki törende Mitterand Almanya Başbakanı Kohl'ü sadece savaş meydanında ağırlarken, Hollande ve Merkel Verdun'un merkezini de ziyaret ettiler.

Savaştan yüz yıl sonra anlamlı jestlere lüzum kalmadı, bütün sorulara açıklık getirildi. Artık Alman ve Fransız tarihçileri de Dünya Savaşları hakkında ortak değerlendirme yapabiliyorlar. Bu kazanımların ve iki ülkenin birlikte kat ettikleri yolun önemi ne adar vurgulansa, azdır. Ancak geleceğe tuttuğu ışığın gücü azalmaktadır.

Gelecek vizyonu yoktu

Avrupa barış birliği mi? Milliyetçiliğin reddi mi? Mutlu geleceğin teminatı sayılan halkların barışı mı? Verdun'daki gençlik bu vaatlerin artık yetmediğini hissediyor. Angella Merkel ve François Hollande de bunun bilincindeler. Anma töreni sırasında Britanya'daki AB referandumunu da konuştular. Fransa ve Almanya, Verdun'un da kaynaşmasına ilham kaynağı olduğu büyük Avrupa bütünleşme projesini kurtarmaya çabalıyor.

Avrupa'nın bütünleşmesini sadece, de Gaulle'nin hiç aralarında görmek istemediği Britanya tehdit etmiyor. Almanya ve Fransa da yıllardır büyük siyasi inisiyatif geliştiremiyor. Öncelikle önemli ekonomik ve mali konulardaki görüş ayrılıkları de Gaulle'den beri azaltılamadı.

Fransa ve Almanya'da komşu ülkenin dilini öğrenmek isteyen öğrencilerin de sayısı azalıyor. Merkel ve Hollande Verdun'da Avrupa'nın geleceğiyle ilgili somut, ortak ve hatta gençliği de coşturacak bir tablo çizemediler. Oysa karşılarındaki kalabalık gerçek dinleyici kitlesiydi.