Dünya

Yorum: Bavyera'da siyasi deprem

Rosalia Romaniec, Bavyera eyalet parlamentosu seçimlerini konu alan yorumunda, CSU'nun hezimete uğramasının baş sorumlusunun İçişleri Bakanı ve CSU Genel Başkanı Horst Seehofer olduğu görüşünü savunuyor.

16 Ekim 2018 16:30

Bu seçim çok şeyi değiştirecek. Hem de sadece Bavyera'da değil. Hristiyan Sosyal Birlik partisinin (CSU) on yıllar boyunca seçmeni inandırıcı bir şekilde Hristiyan, muhafazakâr ve sosyal bir parti olduğuna ikna edebildiği dönemler geride kaldı. Partinin oy oranı yüzde 48'den yüzde 37,2'ye geriledi. Bu neticenin iyi gösterilecek yanı yoktur. Bu tarihi bir hezimettir.

Baştan söylemek gerekir ki Bavyera eyaletinin büyük kitle partisinin uğradığı bozgun, başına CSU olduğu için gelmedi. CSU'yu diğer partilerinin başarısı yenilgiye götürmedi. Toprak kaymasının baş sorumlusu Hristiyan Birlik yönetiminin bizzat kendisi.

CSU'nun sağ ve solundakiler kazandı

Bu seçimin asıl şaşırtıcı sonucu Yeşiller Partisi'nin kazandığı başarıdır. Yeşiller Bavyera'daki oy oranını ikiye katlayıp yüzde 19'a kadar artırdı ve federal düzeyde de kitle partisi olma yolunda ilerlediğini gösterdi.

Bavyera'daki CSU seçmeninin önemli bir bölümü kendini muhafazakâr partinin adında yer alan Hristiyanlığa CSU'dan daha yakın gördüğü için Yeşillere oy verdi. Öncelikle partinin Genel Başkanı Horst Seehofer CSU'nun Hristiyan kimliğini unutmuşa benziyor. Anlaşıldığı kadarıyla seçmen İslamlaşma korkusunun akıl ve insan sevgisinden daha büyük olması gerektiğine inanmıyor.

Almanya için Alternatif'in (AfD) de galipler arasında yer alması kimseyi şaşırtmadı. 16 federal eyaletten 15'incisinde de parlamentoya girmeyi başarması Almanya genelindeki trende uyuyor. Korkulduğunun aksine yüzde 20 değil de yüzde 10 oranında oy toplamış olması, yeteri kadar vahim olmakla birlikte oyların sağa kayması şeklinde yorumlanamaz. Bu sonucu CSU yönetimini protesto amacıyla kullanılan oylar doğurmuştur.

En büyük hata sağ kanattaki tabuların yıkılması olmuştur. CSU on yıllardır efsanevi lideri Franz-Josef Strauss'un ilkeleri doğrultusunda sağında yer alan bir partinin peyda olmasına izin vermemiştir. Bu federal düzeyde de önemliydi. CSU Birlik partileri ailesindeki muhafazakâr aktör olarak siyasi bir misyonu yerine getirmekteydi. On yıllar boyunca işleyen bu formül 2018 yılında parti zirvesi paniğe kapılıp AfD'yi taklit etmeye başlayınca bozuldu. Bu hata fark edilene kadar partinin genel başkanı ve Başbakan Merkel'in karşıtı yeterince çam devirmişti. Horst Seehofer büyük oynamış ve kaybetmişti. Eyalet seçimindeki hezimetin sorumlusu Seehofer'dir.

Bavyera'daki deprem Berlin'de de hissedildi

Seehofer'in kopardığı patırtılar Birlik partilerini bir bütün olarak erozyona uğratıyor. Sosyal Demokrat Parti'nin (SPD) trajedisine gelince. Partinin Bavyera'daki oy oranı yüzde 20'den yüzde 10'a geriledi. Yüzde 50 oranında oy kaybetmesi SPD'nin içinde bulunduğu krizi bariz bir şekilde gözler önüne seriyor. Federal koalisyon hükümetinin ortağı olan bir partinin önemli bir eyalet seçiminde bozguna uğraması sonuçsuz kalmayacak.

SPD parti için huzursuzluklardan kendini bir türlü kurtaramıyor. Soğukkanlı olup kendi ilkeleriyle seçmen nezdinde puan kazanması gerekiyor ama bunu yapabilmek söylendiği kadar kolay değil. Çünkü parti tabanındaki büyük koalisyon karşıtları yönetimden memnun değil. Sürtüşmeler ve kavgalar yakında partide olduğu kadar Merkel hükümetinde de etkilerini hissettirecektir.

Şimdi Almanya gözlerini bir sonraki eyalet seçimlerine çevirdi. İki hafta sonra Hessen'de seçmen sandığa gidecek. Bu seçim iktidardaki partiler için kader oylaması olabilir. Koalisyon ortakları Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) ve Sosyal Demokrat Parti (SPD) bu seçimde de yüksek oranda oy kaybederse koalisyon çatırdamaya başlayabilir. Aralık ayında da CDU kongresinde genel başkanlık seçimi yapılacak. Bavyera'da alınan sonuçlar Merkel'in pozisyonunu ve koalisyon hükümetini zayıflattı.

Rosalia Romaniec

© Deutsche Welle Türkçe