Dünya

Yorum: ABD-Küba arasında yeni dönem

DW Washington temsilcisi Miodrag Soric, ABD ile Küba'nın karşılıklı olarak büyükelçilik açmasının geç kalınmış bir adım olsa da iyi bir başlangıç olduğu görüşünde.

20 Temmuz 2015 18:42


Tarihçiler yıllar sonra Barack Obama dönemine dönüp yeniden bakacak olurlarsa, kuşkusuz Küba açılımının Obama döneminin en önemli olayı olduğu görüşünde birleşeceklerdir. Siyasi arenada yaklaşık yarım asırdır süren düşmanlığın ardından Küba ile diplomatik ilişkiler yeniden başlıyor. Aslında Obama'nın seleflerinin yıllar önce Havana ile yakınlaşmayı başarması gerekiyordu. Zira vatandaşları serbest piyasa ekonomisinin refahını hisseden hiçbir komünist ülke olduğu gibi kalmaz. Kısa ve uzun vadede diktatörler, uzlaşma yolunu seçmeye zorlanırlar. Washington uzun bir süre ayak diredi, Avrupa'da İkinci Dünya Savaşı'nın sona ermesinden sonra bile. Obama'nın selefleri istemeden de olsa Havana'yı güçlendirdiler. Zira Küba'da uzun yıllar boyunca tüketim mallarındaki kıtlık veya altyapı problemleri gibi yolunda gitmeyen şeylerin sorumlusu belliydi: Kötü Amerikalılar! Diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması ile bu ortadan kalkacak. Küba'ya Amerikan sermayesi akacak. Ve umarız Castro kardeşler döneminin siyasi mirasını silip süpürecek.

Soğuk Savaş sonrası

Washington, Karibik Adası Küba'ya karşı daha esnek, daha pragmacı bir tavır almak için neden bu kadar uzun bir süreye ihtiyaç duydu? 1991 yılına kadar Amerika-Küba zıtlaşması soğuk savaşın bir parçasını oluşturuyordu. Küba ister istemez, Sovyetler Birliği'nin bir uzantısı konumuna geldi. Ancak kızıl bayrak Moskova'daki çatılardan indirildiğinde, Küba'da ekonomik sıkıntılar başladı. Başkanlar Birinci ve İkinci Bush gibi Clinton döneminde de er ya da geç Havana'daki kızıl hakimiyetin sona ereceği umudu hâkimdi. Ne var ki Castro'lar inatçı tutumunu sürdürüp iktidarlarını devam ettirdiler. Tıpkı kendi dönemlerinin artık geçmişte kaldığını idrak edemeyen dinozorlar gibi.

Buna paralel olarak sürgündeki Kübalıların ABD üzerindeki etkisi de devam etti. Onların öncü ismi Florida Senatörü Marco Rubio, Cumhuriyetçi Parti'den başkan adaylığını ilan etti. Havana ile diplomatik ilişkilerin başlamasına karşı çıkan Rubio'nun ailesi Kübalı. Rubio, Obama'nın Küba ile ilişkileri başlatmasının Castro döneminin kurbanlarına karşı bir ‘ihanet' olduğu görüşünü savunuyor.

Sürgündeki Kübalılar...

Sürgündeki yüz binlerce Kübalı, Rubio'nun görüşlerini paylaşıyor. Özelikle de 40 yaş ve üzerinde olanlar. Daha genç Kübalılar ise ambargo politikasının sona ermesini talep ediyorlar. Aile büyüklerinin ülkesini ziyaret etmek istiyorlar. Amerikan sahilini Küba'dan sadece 90 millik (yaklaşık 150 km.lik) bir mesafe ayırıyor. Ancak bu yolu aşmak şu ana dek imkansız gibiydi. Diplomatik ilişkilerin yeniden başlaması ile bu değişecek. Küba'ya seyahat etmek kolaylaşacak ve ucuzlayacak. New York başta olmak üzere diğer ABD kentlerinden Küba'ya ziyaretler sıklaşacak. Sonbahar aylarından itibaren iki ülke arasında gemi yolculukları başlayacak. Florida'dan kalkan bir gemi 3,5 saat içerisinde Küba'ya varıyor; bu yolculuğun ücreti ise 170 dolar. Gemi şirketleri, ilginin çok yoğun olduğunu belirtiyor; yetkililer ise şimdiden ellerini ovuşturuyorlar.

Peki, bunlar her şeyin iyiye gittiği anlamına mı gelir? Tam olarak değil. Zira diplomatik kapının açılması ile giren ışık Küba'daki siyasi karanlığı da aydınlatacak. Adadaki insanlar günlük yaşamlarını başka gözlerle değerlendirecek. Kırılmalar yaşanacak. Ve bu kolay olmayacak. Doğu Avrupa'da komünizmden sonra yaşanan tecrübelerden öğrendiklerimizi bu yönde. Ancak neticede Kübalılar mali açıdan güçlü, kendilerine siyasi ve ekonomik açıdan özgür bir topluma geçiş sürecinde yardımcı olacak bir ortağa ihtiyaç duyacak. Amerikalılar bu ortak olabilir, olmalıdır da; geçmişten ders almak kaydıyla.

Alınması gereken derslerden biri de diğer ülkelerde iktidara ortak olma isteğidir. Oysa partnerlik, eşitlik temelinde ilişkiler kurmayı gerektirir. Her ne olursa olsun diplomatik ilişkilerin başlaması ile iyi bir başlangıç yapılmış oldu.