Dünya

Yorum: 2015 feci bir yıldı

2015 yılının özelliği kötü haberlerin çoğunlukta olmasıydı. Deutsche Welle baş editörü Alexander Kudascheff değerlendirmesinde, ‘2015 dönüm noktası değildi ama dünya nizamının karıştığı bir yıl oldu’, diyor.

31 Aralık 2015 14:48


2015 feci ve sıkıntılı bir yıl oldu. Krizler, felaketler ve savaşlarla geçti. Yerleşik düzenlerin yıkıldığı, gövde gösterilerinin revaçta olduğu, Paris'ten Beyrut ve Bamako'ya kadar uzanan terör saldırılarının onlarca can aldığı bir yılı geride bıraktık. Büyük göç hareketleri ile siyasi ve toplumsal kırılmalar geride bıraktığımız 2015'in özellikleriydi. Bir devir mi kapanıyordu, tarihi bir kavşağa mı gelinmişti?

Amerikalı tarihçi Francis Fukuyama 1989 yılında tarihin sonunu ilan etmişti. Komünizmin çökmesinden sonra Batı liberalizminin zafere ulaşacağından emindi. Çeyrek yüzyıl sonra Fukuyama'nın yanıldığı ortaya çıktı. Aksine dünyamız siyasi istikrarsızlığın pençesine düştü. Dünya kaynamaya başladı. Depremin merkez üssü Ortadoğu'ya kaydı.

IŞİD'in tezahürü bütün bir bölgenin çehresini değiştirdi

Filistin meselesi çözüme kavuşturulamadığı müddetçe Ortadoğu'daki hiçbir sorunun üstesinden gelinmiş olamayacağı inkâr edilemez. 2015'te Filistinlilerin dertlerine çare bulunmasının kaçınılmaz olduğu kanıtlandı ama mesele geri plana itildi. IŞİD'in önlenemeyen yükselişi, barbarlığı, Suriye ve Irak'a hâkim olmaya kalkışması ve hilafeti kurma hevesine kapılması Ortadoğu'yu tersyüz etti. Birinci Dünya Savaşı'nın galipleri tarafından dikte edilen yeni Ortadoğu nizamı yüz yıl sonra yerini kaosa bıraktı. Kürtler yeniden devlet hayali kurmaya başladılar. Suriyeliler ve Iraklılar ise devletlerinin haritadan silinmesinden ya da tanınmaz hale gelmesinden endişeliler.

Terör Ortadoğu'dan bütün dünyaya yayılıyor. İslamcılık Bangladeş'ten Mali'ye kadar ülkeleri ve kıtaları titretiyor. Asya'dan Afrika'ya kadar uzanan terör kimi zaman El Kaide, bazen Boko Haram, kimi yerde de El Nusra ya da El Şebab adlarıyla karşımıza çıkıyor. Terörün tahrip dalgaları Avrupa'ya kadar yayılıyor. Paris'in iki kez terör tarafından vurulması, Avrupa'nın özgüvenini kaybetmesine yetti. Başta Almanya, İsveç ve Avusturya'ya sığınan mültecilerin artmasına rağmen Avrupa kendini ‘inzivaya' çekiyor. Sınırlar kapatılıyor, Avrupalılar kavgalı hale geliyor. Sağ popülist parti ve hareketlerin artması kaygılandırıyor. Bu gelişmeye siyasi ve sosyal anlamda nasıl karşılık verilebileceği meçhul.

Avrupa hemen yanı başındaki Ukrayna'da savaşıldığını gördü. Anlaşmazlık Alman Fransız ortaklığıyla ‘dondurulabildi' ama barış sağlanamadı. Kriz Avrupa dış politikasının zaaflarını gözler önüne serdi. Avrupalılar kendilerine güvenemiyor, daha fazlasına cesaret edemiyorlar. Merkel'in ‘mülteci krizinin üstesinden geliriz' şeklindeki sözleri Birlik Avrupa'sında yankı bulmuyor. Endişe ve ürkeklik hüküm sürüyor. Dünya politikasında söz sahibi olma iddiasındaki bir aktörden daha fazlası beklenirdi.

Rusya geliyor

2015'te iki önemli gerçek daha idrak edildi. Rusya yaptırımlara rağmen dünya siyaset sahnesine geri döndü. Putin'in güç politikası ülkesine itibarını iade ettirdi. Obama'nın ABD'si ise kendi kabuğuna çekildi. Bunda, başlayan başkanlık kampanyası kadar görevden ayrılmak için gün sayan Obama'nın ‘atılgan akılcılığının' da rolü olmalı. Obama, ABD'nin artık dünyanın bütün meselelerini halledemeyeceğini, daha doğrusu, halletmek istemediğini biliyor.

2015'te bir devir kapanmadı. Ama krizlerin küresel çapta iç içe geçtiği bir yıl oldu. Krizlere çare bulmanın adeta imkânsızlaştığı bir yılı geride bıraktık. Bunun neticesinde siyaset milli özellik kazanırken, Birleşmiş Milletler’in gösterişli konuşmaların yapıldığı ama çözümlerin bulunamadığı bir sahneden ibaret olduğu anlaşıldı. Dolayısıyla 2015, 2016'nın düzelme getirmeyeceği bilindiği için de, hüzün verici, zor ve ürperten bir yıl oldu.