Gündem

YÖK, Danıştay'ın katsayı kararına itiraz etti

YÖK Başkanlığı'nın Danıştay'a sunduğu itiraz dilekçesinde, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtti.

15 Şubat 2010 02:00
T24 - YÖK Başkanlığı'nın Danıştay'a sunduğu itiraz dilekçesinde, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı belirtilerek, ''Sınava girecek herkes açısından ortaya çıkan hukuki belirsizlik sebebiyle dava konusu işlemin yürütmesinin durdurulmasından ötürü telafisi imkansız zararların doğacağı muhakkaktır'' denildi. Ayırca dilekçede YÖK'ün katsayı oranlarını her yıl değiştirdiği belirtilerek, Danıştay'ın ret kararlarının eski sistemde belirlenmiş olan katsayıya karşı açılmış davalarda iptal taleplerinin reddi ile oluşmuş bir statüye işaret etmekte olduğunu ancak Danıştay'ın ret kararlarının kesin bir hüküm oluşturmadığı belirtildi.  

İtiraz gerekçesine ilişkin dilekçede, YÖK'ün, yargı kararlarına konu olmuş idari işlemi hakkında yürütmenin durdurulması kararı verilmesi üzerine kararın yerine getirilmesi amacıyla toplandığı ve yeni bir işlem tesis ettiği belirtildi.

Bu yeni işlemin de iptal davası konusu olması üzerine Danıştay 8. Dairesi'nin önce ara karar ile karar gerekçelerini talep ettiği daha sonra YÖK'ün cevap dilekçesinin ardından yürütmenin durdurulması kararı verdiği anımsatıldı.

Dilekçede, bu yeni sistem içinde farklı bir anlamı ve işlevi olan katsayı oranları ile ilgili kısmın dava konusu edildiği, Danıştay 8. Dairesi'nin de katsayı farklılaştırmasını ''yönlendirme'' amacının tek aracı gibi değerlendirmek suretiyle yürütmenin durdurulması kararı verdiği anımsatıldı.

''Hukuka saygılı olan kurulumuz bu yargı kararını yerine getirmek amacıyla yeni bir katsayı oranı belirlemek üzere toplanmış ve yeni sistemin bütünlüğü içinde bilimsel ve teknik değerlendirmeler yaparak yeni bir oran belirlemiştir'' denilen dilekçede, yargı kararının gereği kapsamında yeni işlem tesis edildiği belirtildi.

İtiraz dilekçesinde, 21 Temmuz 2009'da yükseköğretime girişte yeni bir sistem getirildiği belirtilerek, ''Sekizinci Daire dava konusu katsayı oranları ile 2009 yılında uygulanan katsayı oranlarını karşılaştırmak suretiyle ciddi bir mantık hatası yapmıştır'' denildi.

Dilekçede, şunlar kaydedildi:

''İtiraza konu Daire kararındaki yargı kararları ile oluşmuş bir hukuki statü bulunduğu gerekçesi hukuka aykırıdır.

Danıştay 8. Dairesi yürütmenin durdurulması kararında eski sistemde belirlenmiş olan katsayıya karşı açılmış davalarda iptal taleplerinin reddi ile oluşmuş bir statüye işaret etmektedir. Oysa Danıştay'ın ret kararları bir kesin hüküm oluşturmadığı gibi, Danıştay'ın ret kararları ile oluşmuş bir kazanılmış hak da yoktur. Ayrıca katsayı oranları her yıl kurulumuzca yeniden belirlenmekte olup, bir önceki yıl uygulanan katsayı oranı nedeniyle kazanılmış bir haktan söz etme olanağı bulunmamaktadır. Ret kararlarının kesin hüküm oluşturmayacağını kabul eden Danıştay'ın bu ret kararları ile değişmesi mümkün olmayan bir hukuki statü oluştuğu iddiası kabul edilebilir olmadığı gibi, bilinen kararlarına da aykırıdır. Oysa, yeni bir sistem kurulduğu açıktır.''

'Eski katsayı oranı 776 bin kişiyi olumsuz etkiliyor'

Dilekçede, katsayı oranlarının eski şekliyle uygulanmasından ''sınava girenlerin 776 bin 744'ünün olumsuz yönde etkilendiği'' belirtilerek, ''bu olumsuz durumun ortadan kaldırılabilmesi için uygulanmakta olan katsayının sınav sonuçlarına etkisinin minimize edilmesinin kaçınılmaz bir durum olduğu'' savunuldu.

Başarılı öğrencilere, üniversiteye girişte daha önce belirledikleri tercihlerini düzeltme fırsatı verildiği bildirilen dilekçede, ''Kurulumuzca belirlenen yeni oranlar, eski sistemde olduğu gibi farklı alana yönelmek isteyen öğrencilerin geleceğini belirleme hakkını kullanmalarını imkansızlaştıran değil, kamu yararı amacıyla ölçülü şekilde zorlaştırıcı etki yaratan bir orandır'' ifadesine yer verildi.

YÖK Başkanlığı'nın Danıştay'a sunduğu itiraz dilekçesinde, 11 Nisan 2010'da gerçekleştirilecek Yükseköğretime Geçiş Sınavı'na (YGS) 1 milyon 400 bine yakın öğrencinin gireceği ve Danıştay kararının bu kadar sayıda öğrenci bakımından bir hukuki belirsizlik oluşturduğu belirtilerek, ''Sınav psikolojisi altında bulunan öğrencilerin belirsizlikten, boyutu tahmin edilemeyecek ve telafi edilemeyecek derecede mutlaka olumsuz etkilenmekte oldukları hiç kuşkusuzdur'' denildi.