Gündem

YÖK Danıştay kararına itiraz etti ama...

Danıştay-YÖK arasında aylardır devam eden katsayı gerginliği devam edecek gibi gözüküyor.

16 Şubat 2010 02:00
T24 - Danıştay-YÖK arasında aylardır devam eden katsayı gerginliği devam edecek gibi gözüküyor. Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü, iki kurum arasında yaşanan bu gerginliğe her iki tarafın gözünden inceledi. Güçlü,  "YÖK, keşke, öğrenciler için Danıştay’dan istediği duyarlılığı, kendisi de gösterebilseydi" dedi.

Abbas Güçlü'nün Milliyet gazetesinde "YÖK Danıştay kararına itiraz etti ama..." başlığıyla (16 Şubat 2010) yayımlanan yazısı şöyle:




YÖK ile Danıştay arasındaki katsayı gerginliği giderek farklı boyutlara ulaşıyor. Görünen o ki Danıştay gibi YÖK de geri adım atmıyor. Biri hukukun üstünlüğünü gerekçe gösteriyor, diğeri ise gençlerin geleceğini. Dışarıdan bakıldığında, her iki kesimi destekleyen de var, zehir zemberek eleştiren de. Peki, doğru olan ne? İşte bu kimsenin umurunda değil.

YÖK’ün dün Danıştay’ın aldığı karara yaptığı itirazda, bir uzlaşma değil adeta serzeniş var. Danıştay 8. Dairesi’ni hukuk bilmezlikle ve kamu düzenini bozmakla itham ediyor. Böyle bir itiraz üst mahkemede nasıl kabul görür, o da ayrı bir konu. Kimilerine göre, böylesi bir dil özellikle tercih edildi. Çünkü, YÖK, çözüm değil çözümsüzlük istiyor.

YÖK’ün uzunca itiraz dilekçesinin son bölümüne geçmeden önce, öyle ya da böyle, bu sorunun bir an önce çözülmesinde yarar olduğunu ve bunun çözüm yerinin de, ne adliye ne de YÖK olmadığını, bir kez daha hatırlatmak istiyoruz.

MEB isterse bu sorunu anında çözer. Pek çok örnek var ama Başbakan Erdoğan’ın bire bir yaşadığı tecrübe bile sorunun çözümsüz olmadığının en açık göstergesi.

Erdoğan kendisi açıkladı: “Fark dersleri verdim, düz lise mezunu oldum ve üniversiteye girdim.”

Daha da kolay yolu: Liseler ve branşlar arası geçişleri, fark dersleri vermek koşuluyla her sınıfta serbest hale getirmek.

Bunlar için ne yasal değişiklik gerekir ne de Danıştay dur der. Üstelik öğrencileri dershaneye de zorunlu kılmaz...


YÖK’ten hukuk dersi!

YÖK’ün, davacı İstanbul Barosu ve yürütmeyi durdurma kararı alan Danıştay 8. Dairesi‘ne yönelik değerlendirmesi şöyle:

“Davacı, İstanbul Barosu Başkanlığı’nın işlemden dolaylı etkilenmesi Daire bakımından dava açma ehliyeti bakımından yeterli görülmüştür. Ancak davacı Baro’nun dava konusu işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zarara nasıl uğrayacağı hususunda bir açıklama kararda yer almamaktadır. Halbuki İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesi hükmü açıktır ve yargı için de bağlayıcıdır: ‘Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler”. Telafisi imkânsız zararın davacı Baro bakımından niçin ve nasıl gerçekleşmiş olduğuna dair az veya çok herhangi bir hüküm kararda yer almamaktadır.

Dolayısıyla, yürütmenin durdurulması kararı verilebilmesinin şartları kesinlikle gerçekleşmemiştir.

II. İdari İşlemin Yürütmesinin Durdurulması Kararının Büyük Boyutlu ve Telafisi Mümkün Olmayan Zararlara Yol Açması Kaçınılmazdır:

11 Nisan tarihinde sınava girecek olan öğrenci sayısı yaklaşık 1.4 milyondur. Bu sayıda öğrenci bakımından karar bir hukuki belirsizlik oluşturmaktadır. İdaremiz her ne kadar yargı kararlarını dikkate alarak yeni kararlar alacağını, bu hususta öğrencilerin endişe etmemesi gerektiğini duyurmakla birlikte, sınav psikolojisi altında bulunan öğrencilerin belirsizlikten, boyutu tahmin edilemeyecek ve telafi edilemeyecek derecede, mutlaka olumsuz etkilenmekte oldukları hiç kuşkusuzdur. Dolayısıyla, idari işlemin niteliği yürütmenin durdurulması kararının verilmesinden ötürü ve bu kararı haklı ve gerekli kılan gerçek ve geçerli sebepler de bulunmadığından, önemli zararlara yol açmaktadır. İdari yargının varlık sebebi, idari faaliyetlerin gerekleri hususunda uzmanlık ihtiyacı olduğu dikkate alınır ise, teknik ve bilimsel nitelikteki bir karar hakkında, yürütmenin durdurulması kararı verilmesi, hizmeti ağır biçimde etkileyecek boyutu ile de hukuka aykırılığını gösterir niteliktedir.
 
2010 ÖSYS Kılavuzu basılarak tüm okullara dağıtılmış ve müracaatlar alınmaya başlanmıştır. Tüm adaylar kılavuz hükümlerine göre çalışmalarına yön vermişlerdir. Öğrencilerin psikolojisini önemli derecede etkileyecek belirsizlik ve istikrarsızlığın yol açacağı olumsuz ortam göz önüne alınarak, belirsizlik ve istikrarsızlık ortamının beraberinde getireceği telafisi güç ya da imkânsız zararlar da dikkate alınarak yürütmenin durdurulması kararının kaldırılmasını talep ederiz.”

Özetin özeti: YÖK, keşke, öğrenciler için Danıştay’dan istediği duyarlılığı, kendisi de gösterebilseydi!..