Gündem

YÖK Başkanı Saraç, pandemide yurt dışından Türkiye'deki üniversitelere usulsüz yatay geçişler yapıldığını doğruladı

Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversite sınavlarında ilk 1000'e girenlerden yurt dışındaki üniversitelere kayıt yaptıranlara, pandemi koşulları nedeniyle "Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş olanağı" tanınmasına ilişkin uygulamaya dayanılarak bazı yerlerde usulsüz yatay geçiş yapıldığını açıkladı. Üniversite sınavında 800 bininci olup, tıp fakültesine kayıt yaptıranlar olduğuna dair şikayetler gündeme gelmişti.

04 Kasım 2020 18:23

Yüksek Öğrenim Kurumu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, üniversite sınavlarında ilk 1000'e girenlerden yurt dışındaki üniversitelere kayıt yaptıranlara, pandemi koşulları nedeniyle "Türkiye'deki üniversitelere yatay geçiş olanağı" tanınmasına ilişkin uygulamaya dayanılarak bazı yerlerde usulsüz yatay geçiş yapıldığını doğruladı. Üniversite sınavında 800 bininci olup tıp fakültesine kayıt yaptıranlar olduğuna dair şikayetler gündeme gelmişti.

Bir milletvekilinin, "üniversite sınavında 700-800 bininci sırada üniversite kazanıp, yurt dışında tıp fakültesine kayıt yaptıranların daha sonra Türkiye'deki özel üniversitelere yatay geçiş yaptığı" iddiasını doğrulayan Saraç, "Gelenlerle ilgili, mevzuata aykırı olanların kaydının silinmesi ile ilgili üniversitelere yazdık ama şöyle bir şey oluyor: Kayıt olduktan sonra idare mahkemeleri 'O bir müktesep haktır' diyor. Maalesef böyle de bir durum var" dedi.

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), YÖK ve ÖSYM Başkanlığı'nın bütçeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda kabul edildi. Komisyondaki görüşmeler sırasında Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk ve YÖK Başkanı Saraç, milletvekillerinin eleştiri ve sorularını da yanıtladı.

'Köy okulları kalıcı açılacak'

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, milletvekillerinin köy okullarının salgından sonra da açık kalıp kalmayacağı yönündeki sorusunu da yanıtladı. Köy okullarının hem tarihsel olarak işlevi hem de salgın döneminde önemli işlev üstlendiğine işaret eden Selçuk, bu okulların kalıcı olarak açılması için mevzuat çalışması yapıldığını bildirdi:

"Yeni eğitim öğretim yılında köy okullarının tamamının açılması, ilave olarak öğrenci sayısı yetersiz olduğu için açılamayan okulların tamamının açılması için salgın dönemine has olarak değil, salgından sonra da açık kalabilmesinin mevzuat altyapısı tamamlandı ve bununla ilgili de binlerce talep var ve hepsini sayın valilerimizin onayıyla hayata geçiriyoruz."

'EBA'ya siber saldırı yapıldı'

Komisyonda muhalefet milletvekilleri, salgın döneminde uzaktan eğitim için kullanılan MEB Eğitim Bilişim Ağı'nın (EBA) altyapı yetersizliği nedeniyle çöktüğü eleştirisini yöneltti.

EBA sisteminin uluslararası standartlarda içeriğe sahip olduğunu ve hangi öğrencinin hangi gün ve saatte sisteme girdiği, ne kadar kaldığının, öğretmen katılımının durumu dahil hemen her konuda anlık bilgi alabildiklerini ifade etti.

EBA'nın bir kez sadece 4 saatliğine "login" süresinin iki saniyeden 30 saniyeye çıktığı için "çöktüğü"nün söylendiğini kaydeden Selçuk, bunun birinci nedeninin Hollanda ve Amerika merkezli siber saldırı, ikincisinin de dönem başında bütün öğrencilerin aniden sisteme girmesi olduğunu ifade etti.

Siber saldırı nedeniyle telekomun hizmetlerine sınırlama getirildiğini kaydeden Selçuk, sistemin aslında çökmediğini, whatsapp, twitter uygulamaları gibi birkaç saatliğine yavaşladığını kaydetti.

Selçuk, sistemin öğrenci ve öğretmenlerin yüzde 79,4'ü tarafından kullanıldığını, bunun da 13 milyon öğrenciye denk geldiğini belirtti.

'Bayraklı'da hasarlı okul yok'

Selçuk, depremin vurduğu İzmir ve özellikle binaların yıkıldığı Bayraklı ilçesindeki okulların durumuna ilişkin de bilgi verdi.

İzmir'de riskli 50 okulun yıkımının depremden önce, ağustos, eylül ve ekim aylarında tamamlandığını anlatan Selçuk, ildeki toplam 2 bin 600 okulun sıvalarında çatlak görüldüğü için öğrencilerin girişine izin verilmediğini söyledi. Selçuk, "hafif sorunlu" olan bu 139 okuldan tekinin bile Bayraklı'da olmadığını vurguladı.

'Dayanıksız okullar 2000 öncesi yapıldı' iddiası

Bazı muhalefet partili milletvekillerinin Türkiye genelinde 18 bin okulun depreme dayanıklı olmadığı yönünde eleştiriler yönelttiğini belirten Selçuk, bunun "abartılı bir rakam" olduğu görüşünü savundu.

Okullarla ilgili incelemelerin devam ettiğini belirten Selçuk, "Bu 18 bin okul meselesinin, 2000 yılından önceki rakam olduğunu ifade ediyor, yapılan binalar olduğunu söylüyor" görüşünü savundu.

Dünya Bankası'ndan depremle ilgili okul projeleri için 300 milyon dolar kredi alındığını vurgulayan Selçuk bunun tamamının okul binalarının yenilenmesi ve güçlendirilmesi için kullanılacağını ifade etti.

Selçuk milletvekillerinin eleştiri ve soruları üzerine MEB yönetici atamalarında "liyakat" essalı yönetici atamasının yapılabilmesi için mevzuat değişikliği yapılacağını bildirirken, salgın nedeniyle okul kantinlerinden kira alınmadığını, yeni eğitim öğretim yılında da yüzde 95'e varan kira indirimi uygulanacağını söyledi.

Kürtçe tercihi ve ayrımcı ifadelerin ayıklanması

Selçuk, Kürtçe seçmeli ders tercihinde bulunan öğrenci sayısına ilişkin de bilgi verdi. Selçuk, "5'inci sınıfta 8.353, 6'ncı sınıfta 5.996, 7'nci sınıfta 4 bin küsur, 8'de 2.169, toplamda 20 bin 634 öğrenci bu dersi seçmiş. Zazaca'da da benzer rakamlar var orada da bir seçmeli ders söz konusu" bilgisini paylaştı.

Okul kitaplarındaki ayrımcılıkla ilgili içeriklerin çıkarılması için geniş katılımlı çalıştaylar yapıldığını ve ayıklandığını belirten Selçuk, Uluslararası düzeyde de bu konuda ortak çalışma yürütüldüğünü bildirdi.

HDP Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan "hala çok var" diye itiraz edince Selçuk, "Hala olabilir ama bizim bunun kaldırılması konusunda elbette hiçbir çekincemiz olamaz" yanıtını verdi.

Saraç, yurt dışından yatay geçiş yapanların olduğunu doğruladı

Milli Eğitim Bakanı Selçuk'un ardından YÖK Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç da milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Komisyonda HDP Batman Milletvekili Necdet İpekyüz, "Türkiye'de üniversite sınavlarında 700 bin, 800 bininci olup yurt dışında tıp fakültesi, diş hekimliği gibi bölümlere kayıt yaptıranların pandemi gerekçesiyle Türkiye'de özel okullara kayıt yaptırdığını" söyledi.

İddiayı doğrulayan Saraç, "700-800 bininci" ifadesinin "iyimser" bir rakam olduğunu belirterek daha alt sıralarda olup da yurt dışından yatay geçiş yapan öğrenciler olduğu, ancak mahkeme kararlarının "kazanılmış hak" kararları nedeniyle bir şey yapamadıklarını anlattı:

"O nasıl kaynaklandı? Pandemi döneminde yurt dışında okuyan öğrencilerimiz ilk binde ise onların doğrudan geçişiyle ilgili bir karar almıştık. Bütün bu düzenlemeler, kanunlar ve mevzuatlar zaten dürüstlük esasında yapılır. Fakat fark ettik ki çok hızlı bir şekilde oraya kayıt yaptırıp yatay geçişle tekrar Türkiye'ye dönme yoluna giriyorlar.

"Dolayısıyla üniversitelere verdiğimiz o yetkide bir kısıtlamaya yeniden gitme durumumuz söz konusu oldu, uyarı yazdık ettik ama üniversitelerin yürüttüğü bir işlem. Gelenlere ne yapacaksınız? Gelenlerle ilgili, mevzuata aykırı olanların kaydının silinmesi ile ilgili üniversitelere yazdık ama şöyle bir şey oluyor: Kayıt olduktan sonra idare mahkemeleri 'O bir müktesep haktır' diyor. Maalesef böyle de bir durum var."

KHK ile iade edilenler neden dönemiyor?

Yekta Saraç'a yöneltilen bir başka soru ise KHK ile görevlerine iade edilen öğretim üyelerinin neden üniversitelere dönemediği oldu. Olağanüstü Hal Komisyonu (OHAL) Kurulması hakkındaki yasa hükümlerine göre haklarında "iade" kararı verilenlerlerin "kendi üniversiteleri ve Ankara, İstanbul, İzmir dışındaki" yerlerde görevlendirilebileceğinin öngörüldüğünü belirten Saraç, OHAL dönemindeki atamaların hiçbir yerinde YÖK'ün olmadığını söyledi. Saraç şu görüşleri dile getirdi:

"Çünkü bizim bu süreçte hiçbir yerde dahlimiz yok idi. Gerekçelerini de yazdık, ettik fakat Meclisimiz (TBMM) böyle uygun gördü, bunların dağıtımı hususunu da YÖK'e verdi. Biz ne yaptık? En azından şunu yapalım dedik: Madem devlet bunlara mühür vurmuş, 'suçsuz' demiş, biz bu hususları devletten daha iyi bilen bir kurumsal yapı değiliz.

"Dedik ki, ama bir taraftan da böyle bir kanun çıkarılmış ve bunun dağıtımı da bize verilmiş, bunlardan üçer tercih isteyelim, üç tercihlerinden çoğunlukla, yüzde 80 birinci sırada, bu tabii Ankara, İstanbul, İzmir dışında birinci sırada, yani biz resen verme şeklinde değil, onların tercihlerini de dikkate alalım."

'40 yılda 6 kez sistem değişti'

Üniversitelerde sık sık sistemin değiştiği eleştirilerine katılmadığını ifade eden Saraç, 1981'den bu yana geçen 40 yıllık sürede 6 kez sistem değişikliği yaşandığın ve bunun çok yüksek bir oran olmadığını savundu.

Saraç, YÖK'ün üniversite özerkliğini yok ettiği eleştirilerine de karşı çıkarak, "Bilakis, bizim son üç, dört yıldan beri en fazla eleştirildiğimiz husus 'Niye üniversitelere bu yetkiyi verdiniz?' Bu salonda bize yönelttiğiniz eleştirilerin önemli bir kısmı da üniversitelerin yetkisi dahilinde olan işlemler dolayısıyla, üniversitelere niye yetki verildiği meselesi gündemde. Dolayısıyla YÖK artık son beş yıldan beri yükseköğretim politikaları yapan bir kurum" görüşünü dile getirdi.