Türkiye ile Rusya arasında uçak krizinin aşıldığı bir dönemde, şimdilik ağır giden "normalleşme" adımlarını hızlandırma umuduyla Başbakan Binali Yıldırım Moskova'ya geldi.
Siyasi cephede, Suriye krizi ve Türkiye'nin Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) ile yakınlaşma hamlesi, ekonomik cephede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "ruble ve TL ile ticaret" önerisi ön planda olsa da, aslında başka pek çok ivedi sorun Rusya başkentinde gündeme gelecek.
Özellikle Rusya'daki Türk iş dünyası, "normalleşme" ilan edildikten sonra Rusya'nın Türkiye'den aldıklarına karşılık "çok az" geri verdiğini, krizin yarattığı hasarların telafi edilemediğini düşünüyor ve Moskova'nın artık "adım atması" gerektiğini savunuyor. Çünkü Rusya'nın uçak krizi yüzünden Türkiye'ye koyduğu pek çok yasak ve sınırlama halen devam ediyor.
Diplomatik çevrelerde, "normalleşme" sürecinin ekonomi ayağında yavaş gitmesinden Türk tarafının memnun olmadığı, Yıldırım'ın bu talepleri öne çıkaracağı konuşuluyor.
Ancak Rusya bu konuda "aceleci olmayacağını" ilan etmişti. Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova, "Rus tarafında, ikili ilişkilerin eski hâline döndürülmesine yönelik istek olsa da bu zaman alacak. Elimizde sihirli değnek yok. İlişkileri bozmak kolay, yeniden kurmak zor" demişti.
Yıldırım'ın, son yıllarda yeni Türk başbakanlarının "ilk iki ziyareti KKTC ve Azerbaycan'a yapma" teamülüne uyduktan sonra üçüncü dış ziyareti Rusya'ya yapması "önemli bir mesaj" olarak yorumlanıyor.
Türk tarafının bir başka jesti de, Yıldırım'ın uçağı Moskova istikametinde uçarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın TBMM'de kabul edilen Türk Akımı boru hattı anlaşmasını imzaladığının resmen açıklanmasıydı. Böylece Yıldırım Moskova'ya "eli boş" gelmemiş oldu.
Buna karşılık, Rusya'ya Başbakan Dmitri Medvedev'in davetlisi olarak gelen Yıldırım'ın bugün Kremlin Sarayı'nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından da kabul edileceğinin açıklanması, "Rus tarafının jesti ve Türkiye ile ilişkilere verilen önem" olarak algılanıyor.
Yoğun kar yağışı altındaki Moskova'ya Pazartesi gecesi 23.36'da inen Binali Yıldırım'ın uçağında tam yedi bakanın bulunması da, Türk tarafı açısından son derece önemsenen bir "Rusya çıkarması" yapıldığının göstergesi.
Heyette, Başbakan Yıldırım'ın eşi Semiha Yıldırım'ın yanı sıra, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Faruk Çelik, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı ile Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan da var.
Yıldırım, Ankara'dan Moskova'ya hareketi öncesinde yaptığı açıklamada, "Türkiye-Rusya ilişkileri geçen yıl Kasım ayında yaşanan malum hadiseden sonra normalleşme sürecine tekrar girdi. İki ülke arasında en üst düzeyde oluşan irade sonrasında bu süreçte de oldukça hızlı ilerleme kaydediyoruz" dedi.
Başbakan, "Türkiye ve Rusya'nın daha yakın işbirliği içerisinde çalışması önem arz ediyor. Suriye'de, Ortadoğu'da, Ukrayna'da, Kafkaslar'da ve civarımızdaki gelişmelere bakılınca önemi daha da iyi anlaşılacaktır. İşbirliğimizi yoğunlaştırmayı amaç ediniyoruz" diye ekledi.
Yıldırım'ı Rusya'da oldukça yoğun bir program bekliyor. Salı sabahı Yıldırım, Rusya'nın en prestijli uluslararası ilişkiler fakültesi MGIMO'da konferans vererek programına başlayacak. Daha sonra sırasıyla Federasyon Konseyi Başkanı Valentina Matviyenko, Başbakan Dmitri Medvedev ve son olarak Kremlin'de Başkan Putin ile görüşecek.
Başbakan, Moskova'nın ardından, Çarşamba günü Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cunhuriyeti'nin başkenti Kazan'a gidecek. Türk şirketlerinin 2 milyar dolara yakın yatırım yaptıkları cumhuriyette Türk-Tatar İş Forumuna katılacak. Ayrıca Türkiye'nin katkısıyla yapılan, Türk Tarih Kurumu'nun kurulmasına önemli katlıları olan Türk-Tatar devlet adamı ve düşünür Sadri Maksudi Arsal anıtının açılış töreninde de hazır bulunacak.
24 Kasım 2015'de Türkiye'nin Rus savaş uçağını düşürmesiyle başlayan krizin Erdoğan'ın "özür mektubu" ile aşılmasının ardından ilişkilerin eski günlerine dönmesi zaman alacağa benziyor. Putin ile Erdoğan arasında krizin aşılmasından sonra yüz yüze iki, telefonla sadece son bir haftada üç telefon görüşmesi gerçekleşirken, geçen hafta Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Alanya ziyareti ile de diplomatik temaslar hız kazanmıştı.
Ancak Türkiye'nin hem Akkuyu nükleer santrali, hem de Türk Akımı gaz boru hattı konusunda Rusya'nın beklentilerine uygun adımları atmasına rağmen, Rus tarafının "kademeli normalleşme" politikasıyla, atılacak adımları geniş zamana yayma eğiliminde olması dikkati çekiyor.
Bu durum, Türkiye'de "Rusya ile hızlı normalleşme adımları atıldığı" havası yaratılmasına rağmen, aslında Rusya'daki Türk iş dünyası açısından çok ağır bir ilerleme olarak algılanıyor. Uçak krizi sonrasında konan, Rusya'daki şirketler yeni Türk vatandaşı eleman istihdam yasağı, domates dahil pek çok tarımsal üründe ithalat yasağının sürmesi, inşaat ve turizm gibi Türklerin en aktif olduğu iki sektörde halen faaliyet yasağının kaldırılmaması, Türk vatandaşlarının havaalanlarında uzun süre bekletilmeleri gibi sorunlar, Rusya'da yaşayanlar için hayatı zorlaştırmaya devam ediyor.
Turizmciler, Türkiye'ye charter uçuş yasağının ancak sezon biterken kaldırılmasından yakınırken, örneğin domates üreticileri "Rusya'nın kendi yerli üreticisini korumak için Türk ürününe yapay engeller çıkarıp yasağı sürdürdüğü" kanısında.
Rusya'daki Türk toplumunun şikayeti, bu tür sorunların, iki ülke arasında enerji projelerinden Suriye konusundaki kritik pazarlılara kadar "daha önemli" görünen sorunların gölgesinde kalması.
Rusya ile "siyasi gündem"in Erdoğan ile Putin arasındaki temaslara kalacağı, Başbakan Yıldırım'ın ziyaretinde ekonomik işbirliğinde "fabrika ayarlarına dönüş" çabalarının öne çıkacağı vurgulanıyor.