Dünya

Yermuk Kampı'nın buruk piyanisti

Suriye'deki Yermuk mülteci kampının yıkıntıları arasında piyano çalmasıyla hafızalara kazınan 27 yaşındaki piyanist Eyhem Ahmed Uluslararası Beethoven Ödülü'nün sahibi oldu. Ahmed Almanya'ya kaçışını DW'ye anlattı.

28 Aralık 2015 10:30


DW: Baas Üniversitesi'ndeki müzik eğitiminizin ardından Şam'da bulunan Filistinlilerin barındığı Yermuk mülteci kampına geri döndünüz. Neden?

Eyhem Ahmed: Başka bir seçeneğim yoktu. Fakat 2011 yılında devrimin başlamasının ardından durum günden güne kötüleşti. Yermuk kampına giriş-çıkışlar kapatıldı. Ne yiyeceğimiz ne akan suyumuz ne de elektriğimiz vardı. Fiyatlar fahiş şekilde yükseldi. Hayatta kalabilmek için kedi eti yemek zorunda kaldık. İnsanlar açlıktan öldü, ölenler arasında arkadaşlarım ve akrabalarım da vardı. Bütün dünya olanlara seyirci kaldı.

Benim için en zor zamanlar oğlum Ahmed'in açlıktan ağladığını görüp, hiçbir şey yapamamaktı. Çaresizdim. Yapacak veya kaybedecek bir şeyim yokmuş gibi görünüyordu. Ölüm kaçınılmaz sonmuş gibi geliyordu. Ben de ölümle onurlu bir şekilde karşılaşmak için piyanomu çıkartıp sokağın ortasına koydum. Açlık ve ölümün kol gezdiği kamp ortamından ve Suriye'nin genel olarak içinde bulunduğu durumdan esinlenerek bestelediğim eserlerimi kamp sakinlerinin biraz olsun yüreğine su serpmek için seslendirdim. Arkadaşlarımla, çocuklarla piyano çaldım. Benimle birlikte şarkı söyleyen tatlı kız çocuğu Zeynep bir süre sonra başından vurularak öldürüldü. Onu düşününce içim parçalanıyor.

DW: Suriye'den ayrılmaya nasıl karar verdiniz?

Geçen yıl mayıs ayında, doğum günümde kamptan ayrılmaya ve yakınlarda bir yerde piyano çalmaya karar verdim. El arabasıyla taşıdığım piyanomu bir geçiş noktasına yerleştirdim. Orda IŞİD militanları beni durdurdu. „Burada enstrümanların yasak olduğunu bilmiyor musunuz?“ diye sordular ve piyanomu yaktılar. O anda sadece piyano değil, yüreğim de alev aldı.

Bu olaydan sonra Suriye'yi terk etmeye ve Almanya'ya kaçmaya karar verdim. Yermuk Kampı'nın sesi olmak istiyorum burada, Suriye ve oğullarım üç yaşındaki Ahmed ve bir buçuk yaşındaki Kenan‘ın güvenli bir geleceğe sahip olabilmesi için çabalamak istiyorum.

Annem bana gereken 3 bin euroyu verdi. Bana, "Bu parayı al ve ülkeyi terk et. Kardeşine olanın senin de başına gelmesini istemiyorum“ dedi. Erkek kardeşim üç yıl önce tutuklandı; hayatta mı, öldü mü bilmiyoruz.

DW: Yalnız mı yola çıktınız?

Eşimi ve çocuklarımı da yanıma almak istiyordum ama iyi ki onlar sonradan gelmişler, çünkü yolculuk çok zordu. Yolda güçlü, heybetli adamların nasıl yıkıldığını gördüm. Önce Humus'a geldik, amacımız Türkiye üzerinden Yunanistan'a, sonra da Almanya'ya gitmekti. Ama Humus'ta tutuklandım ve dokuz gün gözaltında kaldım. Eşim ve çocuklarım Şam'daki kampa geri dönmek zorunda kaldı. Serbest kaldıktan sonra çok bitkin durumdaydım; ben de yalnız gitmeye ve ailemi sonra yanıma almaya karar verdim.

DW: Yolculuğunuz nasıldı?

Deniz yolculuğu ve Türkiye'deki yolculuk çok tehlikeliydi. Botta ölümün kıyısından döndüğümüz anlar oldu. Ama sağlıklı bir şekilde Almanya'ya ulaşmayı başardım. Almanlara ve Alman hükümetine bize insanca muamele etmelerinden ötürü minnettarım. Farklı kamplarda yaşadıktan sonra şimdi Giessen yakınlardaki bir kampta kalıyorum. Almanya mülteciler için muhteşem şeyler yaptı, hala da yapıyor. Ancak sürecin çok uzun sürdüğünü vurgulamam gerekiyor. Suriye'de geride kalan insanlar her dakika ölümle karşı karşıya geliyor. Ben para istemiyorum. Ben eşimi ve çocuklarımı yanıma alabilmek için belgelerin hızlı bir şekilde incelenmesini istiyorum. Tehlike altındalar ve ben onları geride bıraktığım için suçluluk hissediyorum.

DW: Beethoven Ödülü aldınız. Bu sizin için ne anlama geliyor?

Ödül töreni sırasında Yermuk'ta bestelediğim ve yorumladığım eserleri çaldım. Bunlardan birini daha sonra hayatını kaybeden bir kız çocuğuyla seslendirmiştim. Diğer bir eserimin sözlerini bir arkadaşım yazdı. Gazzeliydi. O da öldü. Başka bir şarkımı ise eşi doğum sırasında hayatını kaybeden çok yakın bir arkadaşıma ithaf ettim. Bütün bu eserler içimdeki derin, karmaşık duyguları yansıtıyor, Suriye'ye dair acı ve tatlı hatıraları…

DW: Gelecek için dileğiniz nedir?

Almanya'ya bizim için yaptıklarından ötürü bir kez daha teşekkür ediyorum. Suudi Arabistan, hatta Filistin lideri Mahmud Abbas bize kapıları kapatırken üstelik. Hayalim Filistin'e göç etmek, tabii ki aileme yeniden kavuşabilmek için yardım edilmesini istiyorum.