T24 Haber Merkezi
İstanbul'daki "yenidoğan çetesi" soruşturması kapsamında kolluk kuvvetlerince hazırlanan fezlekede örgüt lideri, örgüt yöneticileri ve örgüt üyelerinin isimlerinin bulunduğu şemaya yer verildi. Şemaya göre, suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtildi.
"Yenidoğan çetesi"nin suç konuşmalarının yer aldığı "HTS" kayıtları kolluk fezlekesinde
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğüne 27 Mart 2023'te CİMER üzerinden gelen ve 21 Mayıs 2023'te İstanbul Emniyet Müdürlüğü Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğüne iletilen ihbar sonrası Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma tamamlandı.
Soruşturma kapsamında Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce hazırlanan fezlekede, CİMER'e iletilen ihbardaki şu ifadelere yer verildi:
"Eski PKK hükümlüsü ve şu anki İYİ Parti üyesi Reyap Hastanesi yenidoğan yoğun bakım doktoru Fırat Sarı ve İlker Gönen SSK'yı dolandırmaktadır. Reyap Hastanesi, Beylikdüzü Medilife Hastanesi, Bağcılar Şafak Hastanesi, Doğa Hastanesi, Medicine Bağcılar Hastanesi, eski olarak Ethica Hastanesi, Duygu Hastanesi ve birçok hastanenin yenidoğan yoğun bakımlarını kiralayarak gece nöbetçi doktor bulundurmadılar ve insani ve tıbba uygun olmayan koşullar ve bunun gibi birçok sebepten bir sürü bebek insanlık dışı bir şekilde öldü. Bu şahıslar birinci basamak olan hastayı epikrizlerde hep 3'üncü basamak göstererek ve 112 komuta kontrol merkezine rüşvet vererek, bebek satın alarak kaç yıldır milyonlarca Türk lirası para kazandılar ve yüzlerce bebeğin ölümüne sebep oldular. Bu satılan bebekler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in yoğun bakımlarında kötü şartlar altında can verdi. Bebek ölümlerinin durması için bu kan emici vatan hainlerine dur denmeli. Dediğim hastaneler ani bir şekilde baskınla denetlenirse demek istediğimi çok iyi anlarsınız. Bu ölen bebekler sizin de bebeğiniz olabilir. Aziz devletimin gerekeni yapacağından hiç kuşkum yoktur."
Fezlekede, açılan soruşturma kapsamında polis ekiplerinin iddialara yönelik projeli çalışma yürüttüğü, çalışmada, Dr. Fırat Sarı ve Dr. İlker Gönen'in 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanlarıyla müşterek hareket ettikleri, 2 bin 400 suç içerikli olduğu değerlendirilen konuşmalardan, İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimler sonucunda 41 şüphelinin suça karıştığının tespit edildiği kaydedildi.
İl Sağlık Müdürlüğü görevlilerince de yapılan denetimlerde, 197 suça konu eylemin oluştuğunun yapılan projeli çalışma sonucunda tespit edildiği aktarılan fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğü görevlileri tarafından gerçekleştirilen denetimler, banka hesap hareketleri, HTS incelemeleri ve fiziki takip tutanaklarının suç içerikli konuşmalar ile örtüştüğü belirtildi.
Örgütün çalışma şekli anlatıldı
Fezlekede, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi sahibi Dr. Fırat Sarı'nın, şirket çalışanları kaydında çalışanı olarak görülen Dr. İlker Gönen ile Özel Hastaneler Yönetmeliği'nin "Binanın hastane olarak kullanılan kısmında hiçbir suretle başka amaca yönelik iş yeri bulunamaz ve hastane içerisinde bir bölüm başka bir amaçla faaliyet göstermek üzere üçüncü kişilere kiralanamaz veya herhangi bir şekilde devredilemez" 10'uncu maddesine muhalefet ederek, İstanbul içerisinde birçok özel hastanenin yenidoğan yoğun bakım ünitesini işletmek amacıyla alıp, kendisine bağlı sağlık çalışanlarını anlaştıkları hastanelerin yenidoğan birimlerine yerleştirdikleri aktarıldı.
Bu kişilerin, 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, 112 Acil Çağrı Merkezi hasta sevklerini yapan Fehmi Alperen, il dışı hasta sevklerini yapan Serdar Yüksel ve o dönemde Esenyurt Belediye Başkanlığı Sağlık Hizmetlerinde çalışan Renas Kılıç aracılığıyla, devlet hastanelerinde ya da farklı özel hastanelerde doğup tedavisinin yoğunluktan dolayı başka hastanelerde yapılması uygun görülen bebek hastaları, kurmuş oldukları suç örgütü sayesinde keşfedip, kendi anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakılmaksızın aldıkları bildirildi.
Zanlıların, alınan bebek hastaların hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar uzun sürelerde hastanede kalmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, şüphelilerin bu şekilde SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğrattıkları, aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri belirtildi.
Fezlekede, şüpheli Sarı'nın İstanbul'da anlaşmalı olduğu Bağcılar Medilife, Beylikdüzü Medilife, Bağcılar TRG Hospitalist, Avcılar Hospital, Reyap Hastanesi ve Birinci Hastanesinin yenidoğan yoğun bakım ünitesinin işletmesini alarak, buralara devlet hastanesi veya farklı özel hastanelerden bebek hastaların sevklerini yapıp, sürekli dolu olmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda ödemelerin alınmasına neden oldukları ifade edildi.
Şüphelilerin, bu şekilde hastanenin gelirlerini arttırmaya yönelik çalışmalar yaptığı ve karşılığında da "hak ediş" adı altında ödemeler aldığı bilgisi de fezleke de yer aldı.
Örgüt üyeleri sistemi saf dışı edecek şekilde hareket etti
Fezlekede, örgütün sistemi saf dışı edecek şekilde, anlaşmalı oldukları hastanelerin gelirini artırmak amacıyla nasıl hareket ettiği anlatıldı.
Suç örgütü yöneticisi 112 Acil Servis ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir, İstanbul içerisinde 112 Acil Hastane sevk işlemlerini yapan Renas Kılıç ve örgüt üyesi Fehmi Alperen, il dışında hastane sevk işlemlerini yapan örgüt üyesi Serdar Yüksel'in devlet ya da özel hastanelerden sevk olması gereken bebek hastaları öğrendikleri ifade edildi.
Fezlekede, bu kişilerin, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı ya da örgüt yöneticisi İlker Gönen'e haber vererek bebeğin anlaşmalı oldukları hangi hastaneye sevk etmek istedikleri yönünde talimatı aldıktan sonra, o hastaneye gerekli sevki yapabilmek için Acil Sağlık Hizmetleri Koordinasyon Komisyonu (ASKOM) algoritmasına aykırı olacak şekilde hareket edip, önce bebek hastanın ailesini ikna ettikten sonra tedavi ret denilen işlemi yaptıkları, daha sonra örgüt yöneticisi Özdemir'in 112 Acil Çağrı Merkezinden provizyon numarası almadan, sanki bu hasta başka bir hastaneye gitmemiş gibi gösterilerek örgüt içinde anlaşmalı olan hastanelerin birine acilden giriş yapılmasını sağlayıp maddi menfaat temin ettikleri belirtildi.
ASKOM algoritmasına göre, hastanın bulunduğu devlet ya da özel hastanede yoğunluktan veya tedavi koşullarının uygun olmaması nedeniyle başka hastaneye sevk edilmesi uygun görüldüğünde belirlenmiş yolların izlenmesi gerektiği ifade edilen fezlekede, hasta için doktorun düzenlediği epikriz (sağlık kurumlarına müracaat eden hastanın poliklinik dosyasından başlayan ve klinik tedavinin bitiminden itibaren hastanın seyir durumunu belirleyen rapor) raporuna ilaveten Sağlık Bakanlığı sağlık tesisleri arası vaka nakil talep formu ile sağlık raporlarının düzenlenmesine ilişkin genel beyan formu doldurulması gerektiği kaydedildi.
Bu işlemlerin ardından önce ASKOM'a, akabinde Kamu Hastaneleri Hizmetleri Başkanlığına durumun iletildiği, 112 Koordinasyon Merkezinden talep oluşturulduktan sonra provizyon numarası alınarak 112 Acil Çağrı Merkezi Müdürlüğüne daha önceden bildirilen ve uygun tedaviyi yapabilecek donanıma haiz özel hastanelere naklin gerçekleştirildiği bildirildi.
Fezlekede, bu işlemin belirli bir düzene ve sıraya göre yapıldığı ve her hastaneye aynı oranda hasta sevkinin sağlanarak rekabet koşullarına aykırı hareket edilmesinin önlendiği vurgulandı.
Örgüt elebaşı kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olmuş
Fezlekede, örgüt elebaşı Dr. Fırat Sarı'nın örgüt yöneticisi Dr. İlker Gönen ile hareket ederek, hastanelerin uygun koşullarda tedavi verebilecek durumda olup olmadığına bakmaksızın, bebek hastaların hayatı pahasına anlaşmalı olduğu hastanelere usulsüz yöntemlerle sevk ettirdikleri, bebek hastaların uzun süreli yatış işlemlerinin yapılmasını sağlayarak SGK'den yüksek miktarda gelir elde ettikleri belirtildi.
Şüphelilerin, solunum tedavisinde kullanılan ilaçları, bebek hastalar üzerinden kullanılmış gösterip üçüncü kişilere satılmasını sağladıkları belirtilen fezlekede, kimi zaman da yabancı uyruklu bebek hasta yakınlarının mağduriyetinden ve düşkünlüğünden faydalanıp örgüt üyesi hemşireler aracılığıyla "simsarlık" diye tabir edilen şekilde piyasa fiyatının üstünde tedavi masrafları alıp, kamu kurumunu aracı kılmak suretiyle dolandırıcılık yaptıkları kaydedildi.
Fezlekede, Fırat Sarı'nın bu ve bunun gibi birçok işlemlerin takibini yapmak amacıyla her hastanede kendisine bağlı sağlık çalışanları ile sürekli iletişim halinde olduğu ve bu sağlık çalışanlarına, şirketi ve şahsi banka hesabından düzenli ödemeler yaptığı aktarıldı.
Suç örgütünün şeması çıkarıldı
Fezlekedeki suç örgütü şemasında, örgüt elebaşı, yöneticileri ve üyelerinin isimlerine yer verildi.
Şemaya göre, suç örgütünün elebaşılığını Fırat Sarı'nın yaptığı, İlker Gönen ve Gıyasettin Mert Özdemir'in ise yönetici olduğu belirtilen fezlekede, örgütün üyelerinin ise Renas Kılıç, Serdar Yüksel, Fehmi Alperen, Hakan Doğukan Taşçı, Hasan Basri Gök, Deniz Korkmaz, Enes Kaan Bölükbaşı, Hüseyin Günerhan, Sümeyye Nur Arslan, Cansu Akyıldırım ve Mehtap Sayar olduğu aktarıldı.
Şüphelilerin, bebek hastalar üzerinden birçok hastane ile anlaşarak uygun ve yeterli olmayan tedavi yöntemleri yüzünden onların hayatlarını kaybetmelerine ya da kalıcı sağlık sorunu ile yaşamalarına neden oldukları belirtilen fezlekede, ayrıca bu tedavi yöntemleri yüzünden SGK'ye yüksek tedavi masraflarını fatura ederek haksız kazanç elde ettikleri belirtildi.
Fezlekede, İl Sağlık Müdürlüğünün denetim raporları, HTS kayıtları, banka hesap hareketleri sonucunda elde edilen delillerde, örgüt elebaşı etrafında toplanan kişilerin hiyerarşik bir düzen ve belli bir iş bölümü içerisinde, suçun sürekliliğini sağlayarak birçok defa işlenmesine neden oldukları, bu kapsamda yapılan çalışmalarda suç işlemek amacıyla örgüt kurmanın unsurlarının oluştuğu yönünde değerlendirme yapıldı.
Fezlekede ayrıca hastaneler ve buralarda çalışan şüpheli hemşireler de şöyle sıralandı:
"Bağcılar Medilife Hastanesi hemşiresi Çağla Durmuş, Beylikdüzü Medilife Hastanesi Hemşiresi Ceren Hatice Kırım, TRG Hopitalist Hastanesi hemşiresi Cansu Akyıldırım, Reyap Hastanesi hemşireleri Mehtap Sayar ve Sümeyye Nur Arslan, Esenler Güney Hastanesi hemşiresi Hüseyin Günerhan, Bağcılar Şafak Hastanesi hemşiresi Mehmet Halis Başli, Duygu Hastanesi hemşiresi Deniz Korkmaz ile 11 hastanenin hasta takibini yapan hemşiler Hakan Doğukan Taşçı ile Hasan Basri Gök." (AA)
Ne olmuştu?İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı. İddianamede neler var?İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi. İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı. TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı. Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi. 6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildiRaporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı. Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybettiRaporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı. Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi. Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi. Dehşete düşüren telefon kayıtlarıİddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı. Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi. Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi. Aileler anlattıHazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi. Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı. "Bebeğimizi kaybettik"Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi. "Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi. Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti. İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi. Ne kadar ceza isteniyor?İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi. Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi. Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi. İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor. Savcı tehdit edilmiştiBüyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.
|