Gündem

"Yenidoğan çetesi" davasında ikinci gün | Tutuklu sanık hemşire Gök: Fırat komisyonu aldı; bana yemek parası verdi!

19 Kasım 2024 09:46

T24 Haber Merkezi

22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı "Yenidoğan Çetesi" davasının ikinci gün duruşması başladı. Duruşma öncesinde, iddianamede elebaşı olarak tanımlanan Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu sanıklar mahkeme salonuna getirildi.

Adliye çevresinde çevik kuvvet ekipleri tarafından yoğun güvenlik önlemleri alındı.

Sanık yoklamalarının yargılamaya geçildi.

Hemşire Hasan Basri Gök'ün savunmasıyla devam etti. Gök, Mahkeme Başkanı'nın "Savunma yapacak mısın?" sorusuna "Savcılıkta ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok." yanıtını verdi. Başkanın, "Anlattıkların doğru mu?" sorusuna ise, "Gözümle gördüğüm şeyler" dedi.

Gök, 2019-2021 yılları arasında Reyap Hastanesi'nde çalıştığını ve Fırat Sarı'nın yanında hemşirelik ve şoförlük yaptığını ifade etti. Ayrıca, Sarı'nın yönetimindeki hastanelerde SGK üzerinden gelir elde edildiğini açıkladı.

Denetimlerden kaçış yöntemlerine de değinen Gök, denetimler sırasında kullanılmış gibi göstermek için ilaçların hastane dolaplarına yerleştirildiğini anlattı. Yatak ücretleriyle ilgili usulsüzlüklerden bahsederken, özel hastanelerde bu tür durumların normal olduğunu ve kendilerine yemek parası olarak 400-500 lira verildiğini dile getirdi.

Epikriz raporları üzerine yapılan sorgulamada ise, raporların bazen kendisi tarafından yazıldığını itiraf eden Gök, hatalı basamak gösterimi ve bebeklerin yatış sürelerine dair hakediş raporları konusunda da bilgi verdi. Fırat Sarı'nın, hemşirelere mesai saatleri ve doktorlara yardımları için ödeme yaptığı belirtildi.

TIKLAYIN - CHP'den Meclis'te bebek kıyafetleriyle "yenidoğan çetesi" protestosu: Bu patikleri giyemeden öldürüldüler!

Tutuklu sanık Hasan Basri Gök mahkeme başkanının 'Hakkında sahtecilik ve örgüt üyesi olmak suçlarından dava açıldı Savunmanı yapacak mısın?' sorusuna karşılık, "Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık, suç örgütüne üye olma suçundan açılan dava hakkında, savcılık ve emniyette anlattım. Tekrar anlatmaya gerek yok gözümle gördüğüm bildiğim şeyler. Epikriz değiştirme olayı, hastanın bir egzersiz sistemi vardı, bebeklerin değerlerini girerdik, karşıdaki görevlinin verdiği bilgileri girerdik. Bu sistem savcılıkta var. Reyap, Silivri, Duygu hastanesinde çalıştım. 2019-2021 Reyap Hastanesinde çalıştım. Fırat Sarı’nın bir sene kadar normal hemşiresiydim. Son 6 ayda epikrize yardım ettim son zamanlarda da şoförlüğünü yaptım. Özel Reyap hastaneleri tam işletme gibi değildi. Avcılar, Doğa, Birinci, Silivri Kolon Hastanesi, Bağcılar Şafak, TRG Hastanesi gibi hastaneler. Bebek sevklerini Fırat Sarı ve 3 kişi daha yapıyordu. Esenyurt'ta Tıp merkezinde doğan bebek, araya 112 girmeden Fırat Sarı hastaneye sevkini yaptırıyordu. Aileye ise yakında bu hastane var oraya sevkini yapıyoruz diyorlardı." dedi.

TIKLAYIN - Yenidoğan çetesi iddianamesinde yeni detaylar ortaya çıktı; "Hapse girmeyi bırak öldürürler bizi, Türkmen mafyasına bulaşırız"

"Amaç SGK'dan daha fazla para almaktı"

Gök, "Sevkler 112 bilgilendirmeden yapılıyordu bu durumda doktorlar üzerinden yapılıyordu. Bu durumdan para Kazanıyorlardı, ama gözümle gördüğüm bir şey yok. Serdar, il dışı sevklerden 5 bin lira kazanıyordu. İlker ve Fırat zaten yöneticiydi. Mehtap ile görüşmem konusunda ise denetimlerde Fırat Sarı’nın talimatı üzerine hareket ettik. Hasta üzerinden kullanılmış gibi gösterilen gaz ve ilaçlar vardı, onlarla ilgiliydi. Serdarova bebeğin ailesinden para istediğimiz konusunda ise Fırat Sarı aradı, sevk vardı ancak ailenin parası yoktu. Toplamda yaklaşık 40 bin lira para toplandı. Hastaneye parasını verdik, Fırat Sarı kendi komisyon ücretini aldı. Bana da yemek parası verdi. Amaç ise SGK’dan daha fazla para almaktı" dedi.

"Çocuğu öldür" mesajları

Mahkeme başkanının Mehtap ile 'Çocuğu öldür' mesajlaşmasını sorması üzerine Gök, "Bebeğin nabzı belli bir seviyede tutuluyor bu da bebeğin sürekli kalbinin durup geri gelmesine sebep oluyor. Bebeği görmediğim için ya da bilgi sahibi olmadığım için bir şey söyleyemem." cümleleriyle yanıtladı.

Gök, Fehmi Alperen ile 'Benim bölgeme girmiyorsun değil mi?' mesajlaşmasını ise, "İstanbul’u bölgelere bölmeden ziyade semt olarak tanıdığı kişiler, doktorlar sayesinde bebekleri alıyorlardı. Zuhal ile mesajlaşmasını da Ocak ayında kapanan dosyanın tam tekbir olmasını istiyordu onunla ilgili konuşmamız" şeklinde açıkladı.

"İlaç satışından 40 bin lira kazandık"

Gök, "20 yatışa uygun epikriz raporu yazılmasını hatırlamıyorum. Fırat Sarı düşük ücretler ödüyordu. Fırat Sarı, tüm sorumlulara para ödüyordu. Herşeyin bir ücreti vardı; doktora yardım etmek, epikriz raporu yazılması gibi işler. Basamak hastaneler doğru değildi. SGK’dan buna göre para alınıyordu. Önümüzdeki basamakları değiştiriyorduk. Hastanedeki ilaçları da Doğukan ile birlikte satıyorduk. İlaç satışından 40 bin lira para kazandık. Hemşirelerden ilaç aldık. Fırat Sarı’nın bilgisi dahilinde aldım. Denetim var diye bir seferinde 24 kutu ilaç verdiler. İlaçları alırken hastanenin haberi vardı. Bu raporu zaten hastane başhekimi ve sahibi görüyor. Bunlar fark edilmeyecek ilaçlar değil; sistemden düştüğünde herkesin haberi olur. Sonuçta hastanenin birdenbire cirosu artıyordu" dedi.

"Bütün hemşireler neler yaşandığını biliyordu" itirafı

Hasan Basri Gök, tüm hemşirelerin yaşananları bildiğini itiraf ederek "Ama ne kadar içindeler bilmiyorum. Sümeyye Nur Arslan'ın dosyada usulsüzlük yaptığını görmüşümdür. Doktor Şeyhmus Çelik hep erken çıkar. Hastane yönetimi bilir bir şey demez Doğukan aşağıda olduğu için." diye konuştu.

Ahmet ve Sare Davutoğlu salona geldi

Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eşi doktor Sare Davutoğlu, dünkü duruşmada yaşanan gerginliklerin ve Gelecek Partisi avukatlarının salondan çıkarılmasının ardından, bugün destek olmak için mahkeme salonuna geldi.

Savcı: Neden böyle ifadeler kullanıyorsun?

Mahkemede savcı, sanık Hasan Basri Gök'e sert bir şekilde, “Ölüm başımıza kalmasın, 'devlet bizi si…k' diyorsun. Neden böyle diyorsun?” şeklinde bir soru yöneltti. Gök, bu ifadeyi vicdanen kendisini sorumlu hissetmesi nedeniyle söylediğini belirtti.

Savcı, ölen kişinin Serdarov Bebek olup olmadığını sorduğunda, sanık, “Öyle olduğunu düşünüyorum” yanıtını verdi. Savcının, "Fırat Sarı her çalışan ile irtibat kurar mıydı?" sorusuna ise Gök, “Fırat Sarı ile herkes iletişim kurardı” diyerek yanıtladı.

İtham edici soru tartışması

Doktor Şeyhmuz Çelik’in avukatı, sanık Hasan Basri Gök'ü sorgularken dikkat çeken bir diyalog yaşandı. Avukatın, "Şeyhmuz Çelik ile çalıştınız mı?" sorusuna sanık "Hayır" yanıtını verdi. Avukatın, "Hakan Doğukan Taşçı, 112’yi arayıp kendisini doktor olarak tanıttı mı?" sorusuna ise sanık, "Evet, Şeyhmuz hocanın haberi vardı" dedi.

Avukatın sonraki sorusu mahkeme heyetinin tepkisine yol açtı. Mahkeme heyeti, "Bu soru itham edici bir soru. Biz böyle sorular sormuyoruz" diyerek müdahalede bulundu. Avukat ise, "Zaten örgüt şeması oluşmuş, yasal olarak sakıncası yok" yanıtını vererek, sorusunun mahkeme usulüne uygun olduğunu savundu.

Mahkemede art arda itirazlar

Şafak Hastanelerinin avukatı, sanık Hasan Basri Gök’e "Şafak Hastanesi'nde usulsüzlüklere şahit oldunuz mu?" sorusunu yöneltti. Bu sırada Gök'ün avukatı, daha önce bu soruya yanıt verildiği gerekçesiyle itiraz etti. Mahkeme Başkanı, sorunun sorulmamasına karar verdi.

Avukat, “GOP Şafak’ın da Fırat Sarı’nın işletmesi dahilinde olduğunu söylediniz...” diyerek sorusuna devam etmek istedi. Ancak, Gök'ün avukatı bir kez daha araya girerek bu soruya da itiraz etti.

Kaya bebeğin ölümüyle ilgili mahkemede çarpıcı ifadeler

Sanık avukatlarından biri, sanık Hasan Basri Gök’e, “Kaya Bebeğin ölümünden hemşire Damla’nın sorumlu olduğunu düşündüğünüzü söylemişsiniz. O gece Damla Hemşire orada değilmiş. Neden böyle dediniz?” sorusunu yöneltti. Hasan Basri Gök, “Gece doktor olsaydı o bebek yaşardı. Hemşire yardımcısı elinden geleni yapmış. Hemşire yardımcısı sadece çarşaf değiştirir,” dedi.

Avukatın, Damla Hemşire'nin kasıtlı bir eylemi olup olmadığını sorgulaması üzerine Gök, “Doktor olsaydı, bunu doktora net şekilde söylerdim,” diyerek, sağlık personelinin eksikliği nedeniyle sorumluluğun doktorlarda olduğunu vurguladı.

Şaşkınlık yaratan soru: Reyap Hastanesi’nin avukatına müdahale

Reyap Hastanesi’nin avukatı, sanık Hasan Basri Gök’e, “Doktor Fırat Sarı’nın işletmesindeki amaç, hastaneleri dolandırmak mı yoksa bebekleri yaşatmak mı?” şeklinde dikkat çeken bir soru yöneltti. Mahkeme Başkanı, sorunun şahsi bir yorum içerdiğini belirterek müdahalede bulundu.

Reyap Hastanesi avukatının başka bir soru yöneltmesi üzerine Mahkeme Başkanı, “Reyap Hastanesi vekilinin böyle bir soru sorması tuhaf oldu,” diyerek duruma tepki gösterdi.

"Fırat Sarı tarafından herhangi bir baskıya maruz bırakılmadım"

Sanık Fırat Sarı’nın avukatı, sanık Hasan Basri Gök’e epikriz raporları ile ilgili sorular yöneltti. "Bu epikrizlerin son halini kim belirliyor?" sorusuna Gök, şaşkınlıkla "Nasıl kim?" yanıtını verdi. Avukat, elektronik imza kullanımını sorguladı ve Gök, raporların elektronik imzayla onaylandığını, sonradan değiştirilemediğini belirtti.

Avukat, Gök'ün işletmeden ayrılmasının ardından Fırat Sarı tarafından tehdit edilip edilmediğini de sordu. Mahkeme Başkanı, bu sorunun yöneltilme nedenini sorgulayarak müdahale etti. Avukat, örgüt baskısı iddialarına karşı bir açıklık getirmeye çalıştığını ifade etti. Hasan Basri Gök ise herhangi bir baskıya maruz kalmadığını söyledi.

Sümeyye Nur Arslan’ın görevi tartışıldı

Sümeyye Nur Arslan’ın avukatı, sanık Hasan Basri Gök'e, “Sümeyye, 'Fırat hocanın akıl danışmanıydı' dediniz. Bir hemşire yardımcısı nasıl akıl danışmanı olabilir?” sorusunu yöneltti. Gök, “Sümeyye hemşire yardımcısı değil ki, bir hemşire” yanıtını verdi. Avukat, bunu kabul ederek sorusuna devam etti.

Gök, Sümeyye’nin hesap işlerinden sorumlu olduğunu ve bu yüzden böyle bir ifadede bulunduğunu belirtti. Avukat, daha önce hesap işlerinin Gök’e ait olduğu iddiasını hatırlatınca, Gök, “Benim hesaplarla alakam yoktu, ailesiyle zaman geçirirdim” şeklinde yanıt verdi.

Kaya bebeğin ölümüyle ilgili çelişkili ifadeler

Batuhan Çetin’in avukatı, sanık Hasan Basri Gök’e, “Kaya Bebeğin ölümünü Doğukan Taşçı’dan duyduğunuzu söylediniz. Ancak ifadenizde Batuhan’ın bebek ölümünden sorumlu olduğunu söylemişsiniz. Neden?” sorusunu yöneltti.

Gök, "Videoda hemşire yardımcısının bebeğe müdahale ettiğini gördüm, hemşire yardımcısı mücadele edemez o yüzden" diyerek, bebek ölümüne yönelik sorumluluk algısının bu gözleminden kaynaklandığını belirtti. Mahkemedeki bu açıklama, Gök’ün ifadeleri arasındaki çelişkiye dikkat çekti.

Hastaneler arası rekabet ve para tartışmaları

Gıyasettin Mert Özdemir’in avukatı, sanık Hasan Basri Gök'e, Fırat Sarı’nın yakın asistanı olduğunu ve bölgedeki özel hastanelerin yoğun bakımlarının doluluk oranını artırmak için rekabet ettiğini beyan ettiğini hatırlatarak, "Gıyasettin Mert’in hasta sevki yaptığını belirttiniz. Bu konuda beyanınız nedir?" diye sordu.

Gök, "Mert ile Fırat neden kavga ettiler bilmiyorum, ama Mert daha fazla para istiyordu. Mert, kendi yürüyebileceğini anladı ve diğer hastanelerle anlaştı," yanıtını verdi.

Mahkeme başkanı, "112" sorusunun yönelmesini reddetti

Mahkeme sırasında sanık Hasan Basri Gök’e, "112’nin bu işte bir parmağı var mıdır?" şeklinde, sevklerle ilgili bir soru yöneltildi. Ancak, Sağlık Bakanlığı avukatı bu soruya itiraz etti. Mahkeme heyeti, itirazı kabul ederek sorunun yöneltilmesine izin vermedi.

Hasan Basri Gök'ün avukatlarından tahliye talebi

Hasan Basri Gök’ün avukatları, mahkemede yaptıkları savunmada, müvekkillerinin tutuksuz yargılanmasını talep etti. Avukatlar, “Müvekkilimin tutuksuz yargılanması yönünde tahliye talebimiz var” diyerek, Gök'ün dosyanın ilerlemesine katkı sağlayan itiraflarda bulunduğunu vurguladı ve bu nedenle tutuksuz yargılama talebinde bulunduklarını belirtti.

Duruşmaya 45 dakika ara verildi.

Hemşire Hasan Basri Gök ne demişti?

Gök, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirterek skandalları anlatmıştı. Gök, yoğun bakıma gelen hasta bebeklerin basamak derecelerinin değiştirilerek SGK’ya fazla fatura kesildiğini ve bu yolla usulsüz gelir elde edildiğini aktarmıştı. Fırat Sarı’nın kan gazı parametrelerini excel üzerinde yazdığı bir programla değiştirdiğini ve epikriz raporlarının Sarı'nın talimatıyla yeniden düzenlendiğini doğrulamıştı. Gök, yaptığı usulsüzlükler nedeniyle pişman olduğunu ifade etmişti.

Bir bebeğin ölümüyle ilgili olarak Gök, bebeğin başlangıçta kötü durumda olmadığını, ancak yatışının 2. veya 3. gününde durumunun kötüleşmeye başladığını söylemişti. Fırat Sarı’nın, bebeği ameliyat yapılamayacak bir hastaneye sevk ettiğini ve Hakan Doğukan Taşcı'nın bebeğe doktor sıfatıyla müdahale ettiğini anlatmıştı. Gök, Taşcı’nın bebeğe bir süre kalp ilacı verdikten sonra ilacı kestiğini, ardından ağır narkotik ilaçla bebeği uyuttuğunu ve bebeğin kalp anomalisi nedeniyle günden güne kötüleştiğini söylemişti.

 

Devam edecek....


Davanın ilk günü

Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen ve yenidoğan ölümleri nedeniyle 47 sanığın yargılandığı çete davasının ilk günü dün tamamlandı. 22’si tutuklu toplamda 47 sanıklı davada, suç örgütünün başı olduğu belirlenen Fırat Sarı ve Gıyasettin Mert Özdemir 10 bebeğin ölümüyle ilgili savunma yapacak, duruşmalar 5 gün boyunca devam edecek. 

Duruşmanın ilk gününde, mağdur avukatlarından biri, "Sanık Fırat Sarı, kaç yıldır bu işi yapıyor, kaç yıldır insanları öldürüyor? Etkin pişmanlık kapsamında hemşirelerin konuşması lazım. Tape kaydı uzmanlık raporunda yok. Diğer çocuklar açısından da biz hukuken peşindeyiz. İlliyet bağı açısından da enselerindeyiz. Raporda 19 çocuk yer alıyor. Ancak dosyada 19 çocuktan 6’sı eksik. Bu 6 çocuk hakkında takipsizlik kararı mı var?" ifadelerini kullandı.

TIKLAYIN - "Yenidoğan çetesi" davasında ilk gün | Sanık hemşire Taşçı: Fazla para almak için evrakta oynamalar hep yapılır, 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu

Duruşmada, Türkiye Barolar Birliği ile diğer barolar, siyasi partiler ve derneklerin mahkemeye katılım talepleri reddedildi. Ayrıca, ilk gününde hemşire sanık Hakan Doğukan Taşçı'nın savunması dinlendi. Taşçı savunmasında, "Evrak üzerindeki oynamalar daha fazla para almak için her zaman yapılıyordu. 10 yıl önce çalıştığım hastanelerde de yapılıyordu. Bu kurumlar senede 6-7 kez denetleniyor. Nasıl oluyor da denetlemeden sorunsuz çıkıyorlar da suç bize kalıyor? Hastayı entübe gösterirseniz hasta '3. basamak' olur. SGK'dan daha fazla para alırsınız. Onun için bu yapılıyordu," şeklinde konuştu.

 

Ne olmuştu?

İstanbul'da gerek olmadığı halde özel hastanedeki yoğun bakım ünitesine yatırılan 12 bebeğin ihmalden öldüğü iddiasına ilişkin olarak Büyükçekmece Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlatılmış, soruşturmayı yürüten savcı Y.E. ise makamında tehdit edilmişti. Olayın ortaya çıkması kamuoyunda infial yaratırken, 22'si tutuklu, 47 şüpheli hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından iddianame hazırlandı.

İddianamede neler var?

İddianamede şüpheliler için "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 589 yıl 9 aya kadar hapis cezası istendi.

İddianamede, ölen 10 bebeğin "maktul", 5 kişinin "müşteki", Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İstanbul İl Müdürlüğünün "suçtan zarar gören", 19 hastane ve sağlık şirketi "malen sorumlu", 47 kişi de "şüpheli" olarak yer aldı.

TIKLAYIN - 'Yeni doğan çetesi' soruşturmasında iddianame: Doktorun 266 yıl hapsi istendi

TIKLAYIN - Devlet Bahçeli'nin eski koruma müdürü "yenidoğan çetesi" iddianamesinde sanık: Tapeleri ortaya çıktı

Doktor Fırat Sarı'nın lideri olduğu iddia edilen suç örgütünün sevk ve idaresini Doktor İlker Gönen ile 112 Acil Çağrı Merkezi ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir'in yaptığı belirtilen iddianamede, suç örgütünün esas amacının işletmesini devir aldıkları yenidoğan yoğun bakım ünitelerinin 112 sevk sistemini bertaraf ederek doluluğunu sağlamak, hastaların basamaklarıyla oynama yaparak SGK'den üst sınırdan ödeme almak olduğu aktarıldı.

TIKLAYIN - Yenidoğan çetesinin tape kayıtları kan dondurdu; "Çocuğu bugün yaşat, alem yaparız o parayı bir kurtarayım"

Sağlık Bakanlığı Müfettişliğince hazırlanan uzman görüşü raporunda, yenidoğan ünitelerindeki 10 bebeğin hayatını kaybetmesine neden olan tıbbı eksikliklere yer verildi. Buna göre, fezlekede maktul olarak yer alan bebek A.K'nin ölümüne ilişkin değerlendirmede, solunum sıkıntısı artan bebeğe devre olmadığı için entübasyonun gecikerek yapıldığı belirtildi. Tekrarlayan resusitasyonlar (solunumu veya kan dolaşımı durmuş bir kişiye dışarıdan yapılan destekleyici müdahale) ile hastanın ertesi güne kadar yaşatıldığı belirtilen raporda, o sırada hastanede bulunması gereken Dr. D.E'nin görevinin başında olmadığı ifade edildi.

TIKLAYIN - Erdoğan'dan Soylu'ya, İmamoğlu'ndan Numan Kurtulmuş'a: Savcıyı tehdit eden Mustafa Kemal Zengin'in herkesle fotoğrafı var!

6 aylık bebek, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakıma sevk edildi

Raporda, ayrıca hasta yönetiminin hemşireye bırakıldığı da kaydedilerek, bebeğin ölümünden Dr. D.E, ile Dr. İ.G. ve hastane yönetiminin sorumlu olduğu belirtildi. Bebek M.N.O'nun ölümüne ilişkin değerlendirmede de 6 aylık bebeğin çocuk yoğun bakımı yerine, doktoru olmayan yenidoğan yoğun bakımına sevk edildiği, burada da doktorun haberi olmadan hemşirenin müdahalede bulunduğu anlatıldı. Bebek H.K. ile ilgili tespitte ise, hastaya kalp masajı yapıldığı esnada Dr. D.E'nin orada olmaması nedeniyle Dr. İ.G. tarafından olayın örtbas edilmesi için ölüm saati değiştirilerek, epikriz yazdırıldığı aktarıldı.

TIKLAYIN - İşte sorumlu olan 19 sağlık kuruluşu: Yenidoğan yoğun bakımındaki bebeklere, Türkiye'de uygulanmayan "hastaya pasif ötenazi" yapılmış, raporu hemşireler yazmış!

Sevk edilmeyen bebek hayatını kaybetti

Raporda, bebek Ö.H'ye kalp masajını hemşirelerin yaptığı belirtilerek, bu esnada kullanılan en önemli ilacın adrenalin olduğu, ancak Dr. İ.G'nin hemşirelere "adrenalini kapat" talimatını vererek, yanlış yönlendirme yaptığı vurgulandı.

Raporda ayrıca, bebek M.S'nin, yenidoğan temel bakımının gereklerinin yerine getirilmemesi, ameliyat edilebileceği bir merkeze sevk edilmemesi ve hastayı hayatta tutan "prostavazin" isimli ilaç tedavisinin kesilmesiyle ihmallere bağlı olarak hayatını kaybettiği kaydedildi.

Fezlekede maktul olarak yer alan diğer bebeklere ilişkin değerlendirmede de ihmallere yer verildi.

TIKLAYIN - 'Yenidoğan çetesi'ne soruşturma açıldığında İl Sağlık Müdürüydü: Bakan Memişoğlu, SGK’yla ilgili soruya "Konuşmak istemiyorum" yanıtı verdi

Dehşete düşüren telefon kayıtları

İddianamede, şüpheliler arasında geçen telefon konuşmalarına da yer verildi. Şüpheli doktor Fırat Sarı ve özel hastanede çalışan acil tıp teknisyeni şüpheli Hakan Doğukan Taşçı arasında hasta sevkleri ve denetim hakkında yapılan görüşmede, Taşçı'nın Sarı'ya "Erişkin yoğun bakıma denetime gelinmesi halinde, ruhsatın ve kuvözlerin değişmesi gerektiğini, panelin fazla olduğunu, monitörün bulunmadığını, yoğun bakım içerisinde bir çok eksiklik ve usulsüz işlemin olduğunu" söylediği iddianamede yer aldı.

Yenidoğan çetesinde yer alan doktor ve hemşirelerin ismi ortaya çıktı

​​​​​​​Reyap Hastanesindeki bebek hastaların takibini yürüten şüpheli hemşire Mehtap Sayar'ın şüpheli Hasan Basri Gök'le yaptığı telefon konuşmasında bebek hastanın tedavisinin uygun olmayan koşullarda gerçekleştirildiği anlatılan iddianamede, konuşma içeriğinde şüpheli Gök'ün "Mehtap çocuğu öldür elli satürasyonlu çocuk mu olur" dediği, Sayar'ın ise "Öldüreceğim de öldürsem de bir dert biliyorsun yani" dediği aktarıldı. İddianamede, tedavi yöntemlerinin usulüne uygun değil örgüt faaliyetine hizmet edecek şekilde yapıldığı değerlendirildi.

Şüpheli doktor Şeyhmus Çelik'in hastanede olması gerekirken gitmediği, denetim olması ihtimaline karşı özellikle sabah hastanede bulunması gerektiğinin söylendiği anlatılan iddianamede, şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir'in şehir hastanesinden kabulünü yaptığı bebeği, maddi menfaat karşılığında anlaşmış olduğu Fırat Sarı'nın hastanelerine yönlendirdiği kaydedildi.

Sağlık Bakanı Memişoğlu'ndan "yenidoğan çetesi" açıklaması: Cezasızlık algısı oluşturulmaya çalışıyor, böyle bir şey yok

Aileler anlattı

Hazırlanan iddianamede bebeklerini kaybeden ailelerin ifadeleri de yer aldı. H.H., eşinin hamilelik sürecinde başka bir hastaneye gittiğini ancak doğum aniden başladığında doktorlarının bel fıtığı sorunu yaşadığı için başka bir hastaneye gittiklerini söyledi. Gittikleri hastanede yenidoğan yoğun bakımı servisinde yer olmadığı cevabını alan Hakan H., “112’ye bildireceklerini ve müsait hastane bakacaklarını söylediler. Yaklaşık yarım saat sonra Bağcılar’daki özel bir hastaneden bizi kabul ettiklerini söylediler” dedi.

Soruşturmaya konu olan hastanenin özel ambulansının gelerek kendilerini aldığını söyleyen H.H., “Hastaneye vardığımızda bizimle ilgilenen bir doktor yoktu. Sadece ebe vardı. Sabaha B.Y. İsimli doktor eşimi muayene etti ve sezaryen doğum gerektiğini söyledi. Hamileliğin henüz 25. haftası olduğu için bebeğin daha gelişimini tamamlamadığı bu yüzden anne karnından bir iğne yapacaklarını söylediler” ifadelerini kullandı.

"Bebeğimizi kaybettik"

Doktorun iğneyi yaptıktan sonra da 1 gün beklemek gerektiğini söyleyen H.H., “Ertesi gün eşimi doğuma aldılar. Ameliyat sonrası eşimin de çocuğumun da şu anlık durumlarının iyi olduğunu, bebeği yenidoğan yoğun bakım ünitesine alacaklarını söylediler. İki gün sonra eşimi eve bıraktığım sırada hastaneden aradılar. Doktor beyin benimle görüşmek istediğini söylediler. Yoldayken hastaneden bir daha aradılar. Doktor olduğunu söyleyen biri bebeğimin ölüm haberini verdi. Hastaneye vardığımızda da bebeğimin morgda olduğunu söylediler” dedi.

"Yenidoğan çetesi" nasıl deşifre edildi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğünün özel hastanelerin denetiminden sorumlu bir doktorun (T.E.) Ocak 2023'te Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi'ne (CİMER) yaptığı başvuru ile olay fark edildi.

Doktor T.E., bazı özel hastanelerde doldurulması gereken yenidoğan yoğun bakım üniteleri defterlerinin boş bırakılması üzerine olayın üzerine gitti.

İddianamede yer aldığı şekliyle doktor, "Ayrıca bebeklerin dosya üzerinde gösterilen sağlık durumları ile fiili sağlık durumlarının uyuşmadığını örneğin entübe olarak kayıtlı gösterilen bebeğin gayet sağlıklı ve nefes alabilir durumda olduğunu gördük. Durumu hastane yetkililerine sorduğumuzda az önce düzeldi gibi cevaplar aldık" dedi.

Ne kadar ceza isteniyor?

İddianamede, şüpheliler Fırat Sarı ve İlker Gönen'in 10 kez "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "nitelikli dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve 11 kez uygulanmak üzere "resmi belgede sahtecilik" suçlarından toplamda 177 yıl 6 aydan 582 yıl 9'ar aya kadar hapisle cezalandırılmaları talep edildi.

Şüpheli Gıyasettin Mert Özdemir hakkında ise "kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi", "kişisel verilerin hukuka aykırı ele geçirilmesi", "kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık", "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve "resmi belgede sahtecilik" suçlarından 180 yıldan 589 yıl 9 aya kadar hapis istendi.

Diğer şüpheliler hakkında da benzer suçlardan hapis cezaları öngörülen iddianamede, ayrıca, malen sorumlu olarak belirtilen hastaneler ve hastanelerin bağlı olduğu şirketler lehine "dolandırıcılık" suçu işlenerek maddi menfaat temin edildiğinden, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbiri uygulanması, hastanelerin ve şirketlerin kapatılıp mal varlıklarına el konulmasına karar verilmesi talep edildi.

İddianame, gönderildiği Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince değerlendiriliyor.

Savcı tehdit edilmişti

Büyükçekmece Cumhuriyet Savcısı Y.E'nin, bu soruşturmayı yürüttüğü sırada, bazı şüphelilerin tahliyelerini gerçekleştirmezse suikast yapılacağı ve ailesine zarar verileceği yönünde tehdit edilmesine ilişkin yürütülen ayrı soruşturmada da 12 kişi jandarma ekiplerince gözaltına alınmıştı. 4 kişi serbest bırakılırken, adliyeye sevk edilen 8 şüpheliden 5'i tutuklanmış, 3'ü hakkında da adli kontrol kararı verilmişti.

19 hastane ve sağlık kuruluşu "malen sorumlu" sayılmıştı

Fezlekede, Özel Avrupa Şafak, Özel Bağcılar Medlife, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Silivri Kolan Hastanesi, Özel Reyap İstanbul Hastanesi, Özel Doğa Hospital, Özel Avcılar Hospital, Özel TRG Hospitalist, Akabe Sağlık Tesisleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi, Doğamed Sağlık Hizmetleri Sanayi ve Ticaret AŞ, Ekip Sağlık Hizmetleri Ticaret Anonim Şirketi, Güney Hastanesi Sağlık Hizmetleri LTD ŞTİ, Medilife Sağlık Hizmetleri Ticaret Limited Şirketi, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Refik Arslan Sağlık Hizmetleri ve Ticaret Anonim Şirketi, Reyap Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketi, Yonca Sağlık Hizmetleri Limited Şirketi, Medisense Sağlık Hizmetleri Şirketi ile GMZ Sağlık Hizmetleri İnş. ve Tur. Ltd. Şti. de "malen sorumlu" olarak yer aldı.