Cenazelerin tesliminin çarşamba günü bitmesi bekleniyor. Bölge sakinleri camilerin yakınların çiçek bırakırken, 50 kişinin öldüğü saldırı sonrası güvenlik önlemleri de artırılıyor. Görüntülerin canlı yayınlandığı Facebook, saldırının ardından dünya genelinde paylaşılan görüntülerin tümünün silineceğini açıkladı.
50 kişinin hayatını kaybettiği Yeni Zelanda cami saldırılarında cenazeler ailelerine teslim edilmeye başladı.
İki camiye yapılan saldırı sonrası 3 kişi gözaltına alındı, ardından gözaltına alınanlardan biri, saldırılarla bağlantısı olmadığı gerekçesiyle serbest bırakıldı. Biri de başka bir suç şüphesi gerekçesiyle yargılanıyor.
Saldırıyı sosyal medyada canlı yayınladığı ve bir manifesto hazırladığı belirtilen 28 yaşındaki Brenton Tarrant, Cumartesi günü mahkemeye çıkarak gözaltı süresi 5 Nisan'a kadar uzatıldı.
Soruşturma sürüyor. Yeni Zelanda Polis Komiseri Mike Bush, "kaç kişinin saldırıyla bağlantısı olduğundan kesinlikle emin olmadan" başka sorumlular da olabileceği ihtimalini saf dışı bırakmayacaklarını söyledi.
Bush, Tarrant'ın ateşli silah almak için 2017'de yasal bir lisans aldığını açıkladı. Başbakan ise, ardından, ülkedeki silah sahibi olmak için düzenlenen kanunların yeniden inceleneceğini ve değiştirileceğini duyurdu.
Kapılarını ibadete açmaya devam etme kararı alan camiler için ek güvenlik önlemleri alınırken, işyerlerinin ve okulların açılacağı Pazartesi günü de ülke genelinde güvenlik önlemlerinin artırılacağı, polis varlığının görünür şekilde artacağı duyuruldu.
Cenazeler ailelere teslim edilmeye başladı
Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern, henüz az sayıda cenazenin ailelerine teslim edilebileceğini, Çarşamba günü sürecin tamamlanmasını beklediklerini söyledi.
50. kişinin cenazesi, pazar sabahı El Nur Camii'de bulundu.
34 yaralının hastanede tedavisi sürüyor. 12'si hâlâ yoğun bakımda. Auckland'deki bir hastaneye gönderilen 4 yaşındaki bir kızın da durumunun kritik olduğu belirtiliyor.
Ölenlerin yaş aralığı 3 ile 77 arasında değişiyor. Kurbanların kimi bölgede yerleşik olanlari kimi ise Mısır ve Fiji'den gelmiş. Camide aynı aileden hayatını kaybeden iki kişi de var: Bir baba ve oğlu.
Bölgede yaşayanlar, Pazar sabahı Christchurch kentindeki El Nur Camii yakınlarına çiçek bırakarak kurbanları andı.
Saldırılarda El Nur Camii'de 42 kişi hayatını kaybetti. 7 kişi Linwood Mescidi'nde öldürüldü, bir kişi ise hastaneye kaldırıldıktan sonra hayatını kaybetti.
Kurbanların yakınları ve yaralılar için oluşturulan bağış fonlarında iki gün içinde 2 milyon 200 bin dolar, yani yaklaşık 13 milyon TL toplandı.
Sosyal medya platformları eleştirildi
Ardern, saldırıdan 9 dakika önce manifestonun 30 farklı adrese e-mail'le gönderildiğini, bunlardan birinin de Başbakanlık ofisi olduğunu açıkladı:
"Herhangi bir lokasyon ya da detay içermiyordu. İki dakika içerisinde parlamento güvenliğine iletilmişti."
Saldırı sosyal medyada 17 dakika boyunca canlı yayınlanırken yayını durdurmayan sosyal medya platformları eleştirildi. Başbakan Ardern, Facebook yetkilileriyle görüşeceğini duyurdu.
Facebook, Pazar günü bir açıklama yaparak 24 saat içerisinde, 1,5 milyon kez paylaşılan görüntülerin tümünün kaldırıldığını ve yasaklandığını duyurdu.
Yeni Zelanda'daki Facebook sorumlularından Mia Garlick, benzer görüntülerin ve saldırı anının farklı kurgularla değiştirilmiş versiyonlarının da tespit edilip silinmeye devam ettiğini söyledi.
Kurbanların yakınlarına duyulan saygıdan dolayı, kurbanların ve ölümlerin görülmediği görüntülerin de kaldırıldığını, bu tarz görüntülerin incelenmeye devam edildiğini açıkladı.
Görüntülerde, saldırgan camiye girdiği sırada camideki bir kişinin "Hoş geldin kardeşim" dediği görülüyor.
Görüntülerdeki Sırpça marşa tepki
Tarrant'ın saldırısında kaydettiği videoda, araçla camiye yaklaşırken arka planda Sırp ırkçı radikallerinin marşının çaldığı da dikkat çekiyor.
Bu videonun ortaya çıkmasının ardından Sırbistan Dışişleri Bakanı İvica Dacic hemen bir basın toplantısı düzenledi ve "Sırbistan'ın bu terör eylemiyle uzaktan yakından bir ilişkisi yok" dedi.
Bosna-Hersek'in Yeni Zelanda büyükelçisi yerel bir televizyona çıkarak konuyla ilgili kaygısını dile getirdi:
"Bu Sırp milliyetçi şarkısında Radovan Karadzic'in adı geçiyor ve kendisine Sırplara liderlik etme çağrısı yapılıyor."
Radovan Karadzic, Bosna savaşı sırasında 1992-1995 yılları arasında bazı Sırp gruplara liderlik etmişti. Savaş suçu işlediği gerekçesiyle tutuklu bulunan Karadzic, gelecek hafta Birleşmiş Milletler'e bağlı bir mahkemeye çıkacak. daha önce Srebrenitsa'da Müslümanlara soykırım yaptığı gerekçesiyle aldığı 40 yıllık cezayla ilgili son karar verilecek.
Yeni Zelanda'da havalimanı uçuşa kapatıldı
Yeni Zelanda'ya bağlı Güney Adası'nın ikinci büyük şehri dunedin'de bulunan Dunedin Havaalanı şüpheli paket nedeniyle uçuşlara kapatıldı. Havalimanna şüpheli paketi incelemek üzere bomba imha ekipleri çağrıldı.
Tarrant'ın ailesi: Hepimiz sarsılsık, ne düşüneceğimizi bilmiyoruz
Yeni Zelanda'da 50 kişinin hayatını kaybettiği cami saldırılarının baş zanlısı Brenton Tarrant'ın ailesi, "sarsıldıklarını ve mahvolduklarını" söyledi.
Tarrant'ın büyükannesi Marie Fitzgerald, "Hepimiz sarsılsık, ne düşüneceğimizi bilmiyoruz" dedi.
Avustralya'nın Yeni Güney Galler eyaletindeki evinde Avustralya'nın Kanal 9 televizyonuna konuşan Fitzgerald, "Bizim ailemizden birinin böyle bir şeyi yapabileceğini kabullenmek… Bu çok fazla…" dedi.
Tarrant, Yeni Zelanda'nın kuzeyindeki Grafton kasabasında büyüdü. Fitzgerald'a göre, saldırıdan bir süre önce, 2018 Kasım ayında Orta ve doğu Avrupa'da birçok ülkeyi kapsayan uzun bir seyahate çıkan Tarrant'ın planlarından ailesinin haberi yoktu:
"Sadece yurt dışı seyahatinden döndüğünden beri bu çocuğun tamamen değiştiğini düşünmeye başladım. Daha küçükken, çoğunlukla bilgisayar oyunlarına ilgi duyuyordu."
Birkaç yıl önce babası öldükten sonra seyahatlerine başlayan Tarrant, son yıllarda güneydeki Dunedin kentinde yaşıyordu.
Bir sene önce kız kardeşinin doğum günü için eve dönen Tarrant'ın "eskisi gibi, her zamanki hali gibi olduğunu söyleyen" büyükannesi, zanlının kız kardeşi ve annesinin polis koruması altında olduğunu ve aileden hiç kimsenin onlarla iletişime geçemediğini söyledi:
"Polis görevini yapıyor ve onları koruyor, zaten şu an korunmaları gerekiyor. Bu sebeple telefon dahil hiçbir şekilde iletişime geçemeyeceğimiz söylendi."
Tarrant'ın dayısı Terry Fitzgerald da, yeğeninin ne yaptığını televizyonda haberleden öğrendiklerini ve çok şaşırdıklarını anlattı:
"İlk gördüğümde, bu o olamaz dedim, ama sonra fotoğrafını gördüm."