Gündem

Yeni yargı paketi Türkiye'yi AİHM karşısında terletecek

Son 10 yılda hak ihlali gerekçesiyle Türkiye’ye kesilen tazminat cezaları yaklaşık 250 milyon Euro’yu buluyor

20 Ekim 2014 11:37

Hukukçuların, ‘adil yargılanma, temel hak ve özgürlükler, mülkiyet hakkı’ gibi alanlarda sert tepki gösterdiği yeni yargı paketini AİHM’de önemli davalar bekliyor. Hukukçulara göre paket yasalaşırsa Türkiye büyük tazminat cezalarıyla karşılaşacak. Adalet Bakanlığı verileri de bunu doğruluyor. Son 10 yılda hak ihlali gerekçesiyle Türkiye’ye kesilen tazminat cezaları yaklaşık 250 milyon Euro’yu buluyor.

Zaman'dan Kamil Arlı'nın haberine göre, AKP’nin Meclis’e sunduğu yeni yargı paketi, içindeki antidemokratik düzenlemeler sebebiyle Türkiye’nin ilk gündem maddesi haline geldi. Pakete en büyük tepkiyi hukukçular gösterirken, düzenlemenin Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde (AİHM) mahkum ettireceği uyarıları dile getiriliyor. “Savunma hakkının engellenmesi, adil yargılama hakkının ihlali, anayasal ve uluslararası hukukun getirdiği özgürlüklerin kullanılmasının engellenmesi” gerekçeleriyle AİHM’de onlarca dava açılacağı vurgulanıyor. Hukukçulara göre özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 6’ncı maddesi olan “Adil yargılanma hakkının” ihlali sebebiyle Türkiye büyük tazminat cezaları ile karşı karşıya kalacak. Emsal niteliğindeki kararların sonuncusu geçtiğimiz haziran ayında Ahmet Eryılmaz isimli vatandaşın yaptığı başvuru üzerine çıktı. AİHM, “Eryılmaz’ın gözaltı süresince avukat tutma hakkını kullanamadığı” gerekçesiyle Türkiye’yi 2 bin 500 Euro tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM, daha önce de Kuleli Askeri Lisesi’nden ‘hiçbir gerekçe’ gösterilmeden atılan öğrencinin “adil yargılanmadığına” karar vererek 6 bin 500 Euro ceza kesti.

Son 10 yılda sadece insan hakları ihlali sebebiyle AİHM’nin hükmettiği tazminat miktarı çeyrek milyar Euro’yu buldu. AİHM ve Adalet Bakanlığı verilerine göre Türkiye 2004-2011 yılları arasında mahkûm olduğu davalar sonucu toplam 207 milyon 942 bin 904 Euro ödedi. AİHM’nin son 2 yılda Türkiye’yi mahkûm ettiği kararlar dikkate alındığında 10 yıllık faturanın 250 milyon Euro’yu bulması bekleniyor. 2012’de AİHM Türkiye’yle ilgili 123 yargılamanın 117’sinde, AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiğine hükmetti. İhlal kararlarındaysa ilk sırayı “yargılamanın uzunluğu” aldı. 2011’de de durum farklı değildi; 174 davanın 159’unda Türkiye aleyhinde karar verdi. Önceliği yine ‘adil yargılama hakkının ihlali’ aldı.

 

Rusya birinci, Türkiye ikinci

 

Türkiye, 2013’te açıklanan karar sayısı bakımından Rusya’nın (129) arkasından ikinci sırada yer alıyor. 124 kararın 118’inde AİHS’nin en az bir maddesinin ihlal edildiğine hükmedilirken, ‘emniyet ve özgürlük hakkı ile yargı sürelerinin uzunluğu’ bu maddelerin başında geliyor. Türkiye, 9 kararla ifade özgürlüğü konusunda geçen yıl hakkında en fazla ihlal kararı çıkan ülke olma özelliğine de sahip.

Dava başvurusunda ise Türkiye, 2012 yılını 16 bin 900’le ikinci sırada kapattı. 2013 yılında 10 bin 950 başvuruyla beşinci sırada yer aldı. Bu veri Türkiye açısından en iyi istatistik olarak kayda girdi. AİHM gündeminde bugün hakkında en fazla başvuru bulunan ülkeler, sırasıyla Rusya (16 bin 800), İtalya (14 bin 400), Ukrayna (13 bin 300) ve Sırbistan (11 bin 250).

AİHM, Türkiye’den gelen başvurulardaki azalmayı büyük ölçüde Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkının tanınması ve yargılama süreçlerinin uzunluğuyla ilgili iç yasal düzenlemelere bağlıyor. Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruyu 30 Nisan 2013’te iç hukuk yolu olarak kabul eden AİHM, o tarihten bu yana Türkiye’den yapılan bireysel başvuruları sistematik olarak geri çeviriyor. AİHM kararları temelinde yargılama süreçlerinin uzunluğu konusunda Türkiye’de oluşturulan tazminat komisyonuna onay veren Strasbourg Mahkemesi, bu konuyla ilgili yaklaşık 3 bin 500 başvuruyu da gündeminden düşürdü.

AİHM gündeminde şu anda Türkiye’ye karşı yapılmış başvuruların çoğunluğunu da kamulaştırma davaları, uzun yargı süreci, tutukluluk, adil yargılanma, yasal olmayan tutukluluk ve uzun tutukluluk süreleriyle ilgili şikâyetler oluşturuyor. Türkiye’nin geçtiğimiz yıllarda Avrupa genelindeki sicilini olumsuz etkileyen “yaşam hakkı” ve “işkence ve kötü muamele”yle ilgili şikâyetler ise bugün gündemdeki toplam başvuru oranının yaklaşık yüzde 4’üne eşit.