Gündem

Yeni Suriye İstanbul'da mı kuruluyor?

Taraf gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, Tunus’tan sonra 1 Nisan’da İstanbul’da toplanacak Suriye’nin Dostları grubunun toplantısını yazdı

27 Mart 2012 12:09

 

Yıldıray Oğur
(Taraf, 27 Mart 2012)
 
2011 yılında neredeyse her ay bir diktatörü götüren Arap halkının uyanışı ya da batıdaki adıyla Arap Baharı, Suriye’de uluslararası güç dengeleri duvarına çarptı ve durdu. Peki soğuk savaş güç dengelerinden, Rusya’dan, İran’dan esen reel politik rüzgarlar yeniden tersine çevrilebilecek mi? Galiba evet. Bir Suriye ilkbaharına giriyoruz. Çok kanlı bir sonbahar ve uzatmalı bir kış geçiren Suriye’de havaları yeniden ısıtacak cemre Esed’in başına düşecek.
 
Suriye için yeniden baharı başlatacak en kritik dönüm noktası Tunus’tan sonra 1 Nisan’da İstanbul’da toplanacak Suriye’nin Dostları grubunun toplantısı olacak. BM Genel Kurulu’ndan geçen Suriye karar tasarısına onay veren bütün ülkeler ve Suriye’nin bölgedeki dostları, İstanbul’daki toplantıya davetli. 
 
Davetli listesinde Suriye’nin yerine Esed’in dostluğunu seçen İran, Rusya ve Çin de var. Tabii ki katılmaları beklenmiyor. Türk yetkililer Tunus’taki toplantının hayal kırıklığıyla bittiği görüşüne katılmıyor. Libya’da da işe böyle toplantılarla başlandığını hatırlatıyor. İstanbul’daki toplantıdan ise beklenti büyük. Henüz tam olarak sonuçlanmayan hazırlıklara göre 1 Nisan günü Suriye’nin Dostları Esed’e hayatı boyunca unutamayacağı bir ‘şaka’ yapacak.
 
 

Muhalefetin yüzde doksanı tek çatı altında

 
 
1 Nisan’daki Suriye’nin Dostları toplantısı öncesi İstanbul, bu toplantıya katılacak ülkelerin önünü açacak, başka bir toplantıya da ev sahipliği yapıyor. Toplantı dün itibarıyla başladı. Baas rejiminin bilinçaltlarına “Osmanlı sömürgesi” gazı basmak için ısrarla “İstanbul Meclisi” olarak andığı eylül 2011’de İstanbul’da kurulan Suriye Ulusal Konseyi (SUK) bu toplantıyla Suriye’deki muhalif grupların yüzde 90’ınını tek çatı altında toplamayı planlıyor. Toplantıya Kürt Ulusal Meclisi’nin katılması bu açıdan çok önemli. 
 
Kürt Ulusal Meclisi, PKK’nın Suriye’deki partisi PYD ve bazı diğer Kürt partiler dışındaki bütün Kürt muhalefetini temsil ediyor. Barzani’nin katkılarıyla birlik sağlayan Kürt muhalefeti geçen ay her cuma sokağa çıkma kararı almıştı. Bu yüzden son dönemde isyanın ilk aylarında sessiz olan Kürt bölgelerinden çatışma haberleri geliyor. Türk yetkililer Suriye’de Baas-PKK işbirliği konusunda emin. Son olarak Erdoğan Suriye’ye kaydırılan PJAK’larından bahsetmişti. El Cezire’ye sızan bir Baas planı da Esed’in Kürt bölgelerindeki ayaklanmalarda PKK ile koordinasyon içinde isyancıları bastırmayı planladığını ortaya koymuştu.
 
 

Demokratik, çok kültürlü yeni Suriye

 
 
İstanbul’da başlayan Suriye Ulusal Konseyi toplantısında, bugüne kadar tüm silahlı güçlerin jenerik adı olan Hür Suriye Ordusu’nun, Kuvva-i Milliye gibi otonom yapılardan, koordinasyon ve disiplin içinde hareket eden gerçek bir orduya dönüştürülmesi de karara bağlanacak. Bunun için ilk adım geçen hafta atıldı.Suriye Ulusal Konseyi, Hür Suriye Ordusu’nu Şam’dan komuta etmek ve çatışmalarda insan hakları ihalelerini önlemek için bir dizi kural belirleme kararı aldı ve hatta bazı muhalif askeri güçlere insan hakları eğitimi bile verildi.
 
Suriye Ulusal Konseyi’nin toplantısından, 1 Nisan’daki Suriye’nin Dostları toplantısına atılacak gollük pas ise özellikle Batı’da Suriye konusundaki ayak sürtmelere gerekçe yapılan “Peki Esad’dan sonra Suriye nasıl olacak” konusundaki belirsizliği ortadan kaldırmak için açıklanacak yeni Suriye projeksiyonu. Bir deklarasyonla yeni Suriye’nin çok kültürlü, demokratik ilkelere bağlı ve insan hakları merkezli bir ülke olacağı dünyaya ilan edilecek. 
 
Böylece hem ülke içinde Esed rejiminin bittiğini görmesine rağmen yeni Suriye’de başına ne geleceğini öngöremediği için muhalif saflara uzak düşen özellikle Nusayri ve Hıristiyanlara güvence verilecek hem de Batı’daki “Ya Esed’den sonra Suriye’de İslamcılar iktidara gelir ve Hıristiyanlar baskı altına alınırsa” tedirginliği giderilecek. Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Fransızların tasarısı olan Nusayri-Hıristiyan iktidar bloğunun parçalanması muhalefetin mesafe alması için kritik önemde. Bu nedenle İstanbul’daki zirveye bazı Hıristiyan ve Nusayriler de davetli.
 
 

Peki silahı kim verecek?

 
 
Türk yetkililer Suriye halkının korku eşiğini aşmasının önemine dikkat çekiyor ve Rusya ve İran da dâhil, Esed’in gideceği konusundaki kimsenin şüphesi olmadığını söylüyor. Türkiye’ye göre Esed bu şekilde daha fazla dayanamaz çünkü parası bitiyor. Ambargolarla beli bükülmüş durumda. Tabii bunun için dış yardımların kesilmesi gerek. 
 
Bu noktada Türkiye İran ve Rusya’nın isyandan sonra Suriye’yi silahlandırmaya devam ettiği, İran’ın Suriye’ye isyanı bastırmak için özel birlikler gönderdiği konusunda emin. Peki, silahlı Baas ile silahsız halk arasındaki asimetriyi iyice artıran bu yardımlar karşısında Suriyeli muhalifler nasıl Esed rejimini devirecek? İşte bu noktada en kritik soru geliyor? Peki, muhaliflere silahı kim verecek? Bugüne kadar Suudiler ve Katar’ın muhaliflere silah verdiği biliniyor. Ama bu çok zayıf bir yardım. Suriyeli muhalifler piyasanın çok üstünde fiyatlarla zayıf silahlar satın almışlar.
 
Bu konudaki kilidi çözecek şifre “insani yardım koridoru”. Seul’deki Erdoğan-Obama görüşmesinde Erdoğan’ın ABD için söylediği “Daha çok lojistik destek verme konusunda olayın içinde yer alacak. Hatta bunu başlatmışlar bile” cümlesi bu açıdan önemli. Bu yardımın için “nonlethal weapons” adı verilen öldürücü olmayan silahlar da var. Bu “nonlethal silahlar” arasında otonom silahlı muhalifler arasında iletişimi sağlayacak uydu iletişim sistemlerinin de olduğu söyleniyor. Suriyeli muhaliflerin birliği ve demokratik Suriye ufku gerçek silahlar konusunda yardım etmeyi düşünen ülkeler için de bir güvenilir muhatabın ortaya çıkmasını sağlayacak.
 
 

Dünya ile birlikte nefes alıp vermek

 

Bu arada Obama hükümetinin seçimlere giderken Suriye’ye yönelik bir askeri müdahaleyle riske girmek istemediği biliniyor. Ama Türk yetkililer Türkiye basınındaki “ABD askeri müdahaleye karşı, Türkiye’yi öne atıyor” haberlerinin pek gerçeği yansıtmadığını söylüyor. ABD pek hevesli olmasa da askeri müdahale seçeneğini tümüyle masadan kaldırmış değil. 

Suriye denklemindeki güç dengelerini, bloklaşmaları eski paradigmalarla anlamak sahiden zor. Mesela bu eski paradigmalarla Türkiye’de dört yıl öncesine kadar cumhurbaşkanının eşi başörtülü olmasın diye meydanlara dökülmüş bir yazarın, bugün “AKP muhalifi” olarak kaybettiği köşesini Hizbullah’ın (Esed’in sıkı dostu) gazetesi Al Akbar’da bulmasını anlamak zor olacaktır. Tüm bu iktidar bloklarının önünde duramayacağı Suriye sokağından yükselen enerjinin kaynağı için ise akıllarda kalacak bir tabir kullanıyor Türk yetkili: Suriye halkı dünyayla birlikte nefes alıp vermek istiyor.
 
Galiba bu ilkbahar havası Suriye halkının nefes borularını açacak.