Gündem

Yeni Şafak'ta G20 izlenimleri: Erdoğan, Obama'dan daha liderdi; beden dili çok rahattı, gerçi ne zaman değil ki?

"Obama gibi, Putin gibi, Merkel gibi ama çok daha iyi ve çok daha 'insan' bir liderlik profili"

18 Kasım 2015 12:48

Antalya’da 15-16 Kasım’da gerçekleştirilen G20 Liderler Zirvesi’nin yankıları hâlâ sürerken, Yeni Şafak gazetesinde yer alan zirve izlenimlerine ilişkin haberde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın beden dilinin çok rahat olduğu söylenerek, “Gerçi ne zaman değil ki?” dendi. Erdoğan’ın zirvede 'gerçek bir dünya lideri' olarak konuştuğu savunulan haberde, “Obama'dan daha ‘liderdi’” yorumu yapıldı.

Sinem Köseoğlu imzasıyla yayımlanan haberde, şu ifadelere yer verildi:

"Mazlum Müslümanların sesi olmaktan dünyadaki mazlumların lideri olmaktan daha yukarıda dünya lideri olmak... Obama gibi, Putin gibi, Merkel gibi ama çok daha iyi ve çok daha 'insan' bir liderlik profili." 

Yeni Şafak’ın bugünkü nüshasında (18 Kasım 2015) “Büyük yürekli lider” başlığıyla sürmanşetten verilen haberin tam metni:

 

Antalya’da düzenlenen G20 Liderler Zirvesi’nden geriye akıllarda kalan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dünyaya verdiği net mesajlar oldu. Birbirinden farklı kültürlere sahip yabancı liderlerin yakın dostu gibi olan Erdoğan, zirve boyunca iyi bir ev sahibi oldu. Ama en önemlisi Erdoğan “büyük yürekli” bir lider profili çizdi.

G20, G20 olalı böyle gündem görmedi. Dünya ekonomisinin ve finansal istikrarın sağlanmasına yönelik arayışların yer aldığı platform çıkış yolunu küresel barış ve istikrarda buldu. İlk defa ana tema olan ekonominin dışında terör başlığı masaya yatırıldı. Dönem başkanlığının Türkiye'ye geçtiği son bir yıldır canla başla çalışan G20 Türkiye ekibinin emekleri Paris terör saldırılarının gölgesinde kaldı. Ev sahibi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan “Finans çevreleri elini açarsa terörün belini kırarız” dedi. Suriye halkına yine o sahip çıktı. ABD Başkanı Obama “Evet arkadaşlar kapımızı mültecilere sonuna kadar açmalıyız ama benim için öncelik Amerikan halkının güvenliği” olduğunu söyledi. Peki, yeni olan neydi? Liderler ne yaptı? Magazin boyutunda neler var?

 

Doğru planlama

 

Belki de en “soft” izlenimle başlamakta fayda var. Antalya'da yağmur yağarsa diye korkarken hepimiz, mevsimin en güzel havasına denk geldik. “Neden bir tarihi bir doğu kentinde değil de Belek'te yapıyoruz bu organizasyonu?” sorusunu sorup durduk hep ama gidince anlıyorsunuz ki Türkiye içinde seçilecek en doğru yer Belek'miş. Basın için kurulan merkezler sistemliydi. Güvenlik geçişleri nedeniyle biraz meşakkatli olsa da erişim doğru planlanmıştı.

 

Beden dili çok rahat

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan G20 zirvesinin her karesinde sadece iyi bir ev sahibi değil, “büyük yürekli” bir lider profili çizdi. Özel dikilmiş koyu renk bir takım elbise giymiş ve albayrak renginde kravat takmıştı. Başarılı G20 ev sahipliğinin hakkını verdi. Hiçbir konuşmasında sesi titremedi. Beden dili çok rahattı. Gerçi ne zaman değil ki? Tarihi ev sahipliğinde tüm konuklarıyla yakinen ilgilendi. Espriler yaptı, göz temasını sakınmadan korudu. Erdoğan birbirinden farklı kültürlere sahip onca yabancı liderin sanki yıllardır yakın dostu gibiydi.

 

Obama'dan daha lider

 

Gazeteciler Erdoğan'ı bugüne kadar belediye başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak dinlediler ancak bu kez Erdoğan'ı “gerçek bir dünya lideri” olarak konuştu. Obama'dan daha “liderdi.” Blöf yoktu, aksine çok netti. Suriye ve Suriyeli mülteciler konusunda dün ne diyorsa bugün de aynısını savundu, büyük bir kararlılıkla. Eğmedi, bükmedi lafını. Güçlü bir müttefik olarak Türkiye'nin ABD ile kader ortağı olduğu taahhüdünü yineledi. Dünya barışı için dayanışmanın süreceğini söyledi. Söylediklerinin hepsinin altı doluydu.

 

Ulus üstü bir çıta

 

Gazetecilerin çoğu Cumhurbaşkanının omuzlarında görünmez bir yük olduğunu düşündü. Fakat Erdoğan'ın kullandığı lisan, vücut dili ve argümanlar bedeninde gözlenen yorgunluktan eser taşmıyordu. Ülkedeki siyasi gerilim ortamının son bulması, yüzde 49,5'luk seçim zaferi Erdoğan'ın moralini yükseltti diyenler haklı olabilir. Ama tüm bunların ötesinde bir şey olduğunu sezmek zor değil. Zira hitabet performansı ve frekans gerilim süreci öncesine dönüp optimize olsa da Erdoğan'ın siyasi argümanlarında daha siyaset üstü, ulus üstü hatta bölge üstü bir çıta olduğunu söylemek mümkün.

 

Yepyeni bir Erdoğan

 

Bunu belki de şöyle açıklamak daha doğru; mazlum Müslümanların sesi olmaktan dünyadaki mazlumların lideri olmaktan daha yukarıda dünya lideri olmak… Obama gibi, Putin gibi, Merkel gibi ama çok daha iyi ve çok daha “insan” bir liderlik profili. Bu nedenle “Erdoğan eskisi gibi, kendisine dönüş yaptı” diyenlere “Hayır, yepyeni bir Erdoğan var” demek daha makul bir cevap olurdu. Erdoğan'ın liderliğindeki yükselen çıtanın ülke ve insanlık için çok faydalı olacağı kesin.

 

Yerel kıyafet farkı

 

Suudi Arabistan Kralı Selman zirveye gelmeden önce Mardan Palace'a yaptırdığı renovasyonla magazini zorladı ama aile fotoğrafında koyu renk takım elbiseli liderler arasından yerel kıyafetiyle öne çıktı. Ama sanki biraz yorgundu. Liderler arasında ilginç bir biçimde Endonezya Cumhurbaşkanı Joko Widodo, nam-ı diğer Jokowi birçok karede yer aldı. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping uzun menzilli füze ihalesinin iptalinden mi bilinmez, biraz sakindi. “Abenomics”in mucidi Japonya Başbakanı Şinzo Abe'nin sesi daha çok çıkmalıydı belki. Güney Kore Cumhurbaşkanı Park Geun-hye ve Brezilya Cumhurbaşkanı Dilma Roussef ise kadın liderliğin gücünü temsil etti fotoğrafta. Putin? Elbette ki gözler Trudeau'dan çok ondaydı, üstelik çok daha kısa boylu olmasına rağmen!

 

Türkiye patinaj yapmadı

 

Paris terör saldırısının gölgesinde geçen ama çok yoğun mesailerin ürünü olan G20'de liderler sözcük manevrası yaparken Türkiye patinaj yapmadı. Gündeminden sapan zirvede dünya ekonomisine, istihdama ve istikrara yönelik söylemlerin hemen hepsi Erdoğan'dan çıktı. 'Küresel istikrar ve barış olmadan küresel ekonomi olmaz' dedi. İşverenlere 'Bir süre de siz az kazanın, çalışanlar kazansın' dedi. Kapitalizme şöyle bir dokundu. Terörle mücadelede finans çevrelerini işbirliğine davet etti. Merkez bankasına faiz oranları ile ilgili çok net mesaj verdi; 'Yüzde 15-16 faizle büyüme olmaz' dedi. Erdoğan hep çekinmeden konuşurdu ama bu sefer iş dünyasını da, finans çevrelerini de, küresel sistemi de sorgulayan, sorgulatan bir cesaretle konuştu.

 

Fazlası var eksiği yok

 

Dünya ekonomisi küçülüp Amerikan Merkez Bankası Fed faizleri indirecek mi, yükseltecek mi diye piyasalar çalkalanırken ekonomi bilgi odaklı bir transformasyon yaşıyor. Ulus devlet sınırlarından istihdam ve göç politikalarına, yeni ve alternatif enerji kaynaklarına, ideolojilere uzanan bir değişim var. Bu değişim ve dönüşüm dalgasını erken yakalayamayan devletlerin sonunun pek hayır olmadığı, siyasetin, eğitimin, sivil toplumun da buna göre yeniden şekil alması gerektiğini tartışıyor uzmanlar. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın argümanlarındaki çıta yükselişini siyasi hamasetin uzağında, bu dönüşüm dalgasını yakalama çabası olarak okumak daha doğru analizler yapabilmek için gerekli. Erdoğan'ın şahsi siyasi tecrübesini, herkese şapka çıkarttıran siyasi zekasını ve bölgesel ağırlığını bu çaba ile harmanlaması halinde dünya liderliğine oynamasında hiçbir sakınca kalmaz. Zira diğer “dünya” liderlerinden fazlası olur, eksiği kalmaz…

 

Zirveye damga vuran üçlü

 

G20 zirvesine damga vuran ev sahibi Erdoğan ve elbette Obama, Merkel, Putin üçlüsü oldu. Özellikle Başkan Obama'nın basın açıklamasında terörle mücadele temel konuydu ancak çözüm yolu olarak “istihbarat paylaşımının artırılması” öngörüldü. Suriye meselesinde “Uzun vadeli çözümü destekliyoruz, asker göndermeyeceğiz” diyen Obama 2016 seçimleri öncesinde kendi kamuoyuna oynadı. Verdiği tüm cevaplar aslında Cumhuriyetçi rakiplerine yönelikti. Direkt askeri müdahale yapılsa bile Irak ve Suriye gibi ülkelerde yerel radikal eğilimlerin engellenmediği sürece IŞİD gibi örgütlerin devamı geleceğini söyledi. İş böyle olunca ilk akla gelen “o zaman neden vaktiyle Irak'a demokrasi götürmeye kalktınız?” sorusu oldu.

 

G20 tarzı

 

Basın mensubundan delegelere, muhabirlerden sunuculara herkes ortama uygun giyinmişti. Özellikle kadın gazetecilerin (şahsım da dahil olmak üzere) pantolon-ceket takımların altına giydiği babetler, postallar hatta hava tabanlı spor ayakkabılar hayat kurtardı. Ancak Almanya şansölyesi Angela Merkel yine o 3 düğmeli mavi ceketi giyinmişti. IMF Başkanı Christine Lagarde yine şıktı. Yüksek topuklu giymiş olmasa da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile hemen hemen aynı boyda olması dikkat çekti. Liderler arasındaki en “pop” isim Kanada Başbakanı Justin Pierre James Trudeau, Erdoğan'dan birkaç santim daha uzundu.

 

Obama net değildi

 

Sınır güvenliğinin temel başlıklardan biri olan zirvede Obama, Türkiye sınırında talep ettiğimiz “güvenli bölge” için “Hayır, olmaz. Bölgeye giriş çıkışları nasıl kontrol edeceğiz? Ayrıca bu bölgenin inşası ne kadar sürecek, onu bilemiyoruz” dediğinde “Suriye savaşının ne kadar süreceğini de tahmin edemediniz Sayın Başkan” demek istedim ama sadece Beyaz Saray gazetecileri soru sorabildi, aynı soruyu farklı şekillerde.

 

Türkiye için yeni dönem

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan mülteciler konusunda yumruğu masaya vururken Başkan Obama “Mültecilere kapımızı kapatamayız” dedi ve hemen akabinde başkan olarak önceliğinin Amerikan halkının güvenliğini sağlamak olduğunu hatırlattı.

Suriye ve Irak'a büyük askeri birliklerin gönderilmeyeceğini söyleyen Obama IŞİD'in konvansiyonel bir rakip olmadığını, bu savaşın konvansiyonel bir savaş olmadığını ifade etti. Konvansiyonel olmayan bu savaşta terörle mücadelede bölgesel refleksleri iyi bilen ve terörle yıllarca mücadele etmiş Türkiye'nin önemli katkı sağlayacağı net gözüküyor ama Obama, kendisinin “kazançlar ve kayıplar” diye ifade ettiği noktalarda pek net değil. Ancak Türkiye için yeni bir dönemin başladığı ve toplumun her kesiminin kanıksadığı bir lider ile birlikte bu ülke için çok çalışılması gerektiği net...