Yeni Şafak yazarı İsmail Kılıçarslan "ünlü-yarı ünlü Cihangir-Etiler sanatçılarını", “Türkiye’nin pembe mabatlıları” sözleriyle tanımladı. Kılıçarslan bu sanatçıların üzerinde ittifak ettiği cümlenin de "Sanatçı muhalif olmalı" sözü olduğunu yazdı.
Kılıçarslan'ın "Pembe mabatlılarla alıp veremediğim" başlığıyla yayımlanan yazısının bir bölümü şöyle:
Yekten söyleyeyim. İstanbul yerel seçimlerinin iptal edilme kararına dair sorularım var. Bu soruların bazılarının cevabını aldım, alabildim; bazıları benim açımdan hâlâ cevapsız. Dolayısıyla “iptal edilme kararı doğrudur” cümlesi ile “iptal kararı yanlıştır” cümlesi arasında sıkışıp kaldım. Üstelik, yapılacak seçimi hangi ittifakın kazanacağı sorusundan bağımsız olarak, ben de Fatma Barbarosoğlu gibi düşünüyorum: Bu iptal kararının son derece önemli sosyolojik çıktıları olacak ve bu çıktılar Türkiye’nin yakın geleceğinde belirleyici bir önem arz edecek. Doğrusu beni alakadar edecek kısım da orası olacak. Yani bu sosyolojik çıktıları gözlemek ve Türkiye’nin yeni siyasal kümelenmelerinin cetvelini yapabilmek…
Bir de hiç değişmeyen bir meselem var tabii. İlgi alanımdan hiç çıkmayan… Yazının esas meselesi odur.
“Türkiye’nin pembe mabatlıları” olarak tanımladığım ünlü-yarı ünlü Cihangir-Etiler sanatçılarının üzerinde ittifak ettiği sihirli bir cümle vardır: “Sanatçı muhalif olmalı.”
Sonra şöyle devam eder bu cümle: “Aslında muhalefet sanatın doğasında var. Sanatçı, yaşadığı topluma karşı sorumludur. Bu sorumluluk bilinciyle hareket edip halkı aydınlatmalıdır.”
Benim açımdan sanatçının bağımsızlığı ve bağımsız hareket edebilme yetisi muhalif olmasından yüz bin kat daha önemlidir; ama şimdilik bunu hesaba katmayalım.
Yazının tamamı için tıklayın