Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan bugünkü yazısında İslâm dünyasını bekleyen iki büyük varoluşsal tehlike bulunduğunu belirterek, “Birincisi, İslâm dünyasının içerden çökertilmesi. İkincisi de, İslâm’ın içerden ‘çökertilmesi’” dedi.
İslâm dünyasının içerden çökertilmesi projesiyle, Sünnî dünya ile Şiî dünyanın karşı karşıya getirilmesi ve Şiîlerin önünün açılmasının hedeflendiğini belirten Kaplan şöyle devam etti: İran, iki Şiî hilali çekti.
Birinci Şiî Hilali, kültürel: Pers-Şiî kültürü bütün Türk cumhuriyetlerine yerleştirilmiş durumda. İkinci Şiî Hilali, siyasî: Arabistan Yarımadası kuşatıldı. Ama en büyük kuşatma Türkiye’nin güneyinde, Irak ve Suriye’ye Şiîler yerleştirilerek yapılıyor. Türkiye’yi bekleyen en büyük tehlike güneyimizdeki Şiî kuşatmasıdır. Bu kuşatma, Amerikalılar, Ruslar ve Yahudiler tarafından açıkça destekleniyor. Türkiye, tehlikeyi gördü ve burada oyuna gelmedi: Rusya ve İran’la Astana Süreci’ni başlatarak bu kuşatmayı yarmayı başardı.”
Türkiye’nin Batı ittifakının kurumlarından dışlandığını ifade eden Kaplan, "Buna rağmen Türkiye, olup bitenleri gördüğünü gösteriyor ve oyunlarını bozuyor her defasında. O yüzden Türkiye’nin Batı ittifakından bir süre daha kopmaması gerekiyor; yeri ve zamanı gelince biz kendi ittifakımızı kurarız. Ama öte yandan, İran Batı ittifakının bir üyesi değil ama Batılı süper güçlerle stratejik anlaşmalar imzalıyor” düşüncesini dile getirdi.
İran’ın gerçekte Batı’nın müttefiki olduğunu savunan Kaplan" Kime karşı? Bin yıldır Sünnî dünyanın kurucu ve koruyucu aktörü Türkiye’ye karşı. Türkiye, görünüşte, Batı’nın müttefiki ama gerçekte Batı’nın gerçek düşmanı. O yüzden Türkiye’nin etrafı sürekli kuşatılıyor karadan ve denizden, Ege’den ve Güney’den" görüşünü dile getirdi.
İslâm dünyasının, özellikle de Türkiye’nin Şia üzerinden kuşatıldığını yazan Kaplan, “Orta vadede İran’ın Suriye ve Irak’tan defedilmesi” gerektiğini savundu.
Yazını tamamını okumak için tıklayın