Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, "Türkiye, doğudan batıdan, güneyden kuzeyden kuşatılıyor! Tam bu noktada Mısır’la ilişkilerimizi belli bir sürece yayarak iyileştirmek zorundayız. Başından beri, Mısır’la ilişkilerin kopmasının yanlış olduğunu söyledim: Elbette ki, darbelere de, darbecilere de karşı çıkacağız. Mısır’da Türkiye’nin duruşu takdir edilecek bir duruş. Ama sonuç bizim de Mısır’lı kardeşlerimizin de aleyhine!" görüşünü savundu.
Kaplan, "Türkiye, Osmanlı mirasçısı bir devlet olarak Mısır’daki bütün kesimlerle ilişki kurmak zorunda. Mısır’ın selameti açısından da bizim açımızdan da hayırhah olan tavır bu aslında. Unutmayalım: Mısır’ı kontrol eden dünyayı kontrol eder. Dün böyleydi bu, bugün de böyle büyük ölçüde. İskender’den Sezar’a, Yavuz’dan Napolyon’a kadar Mısır’a hâkim olan dünyaya hâkim oldu. Amacımız, Mısır’a hâkim olmak değil, olamaz, elbette. Mısır’ın stratejik-tarihî konumuna dikkat çekmek istedim sadece." düşüncesini dile getirdi.
Kaplan, "Mısır’la ilişkiniz koparsa, bölge ülkelerinin hepsiyle ilişkiniz sakatlanır. Mısır’la güçlü ilişkiler kurarsanız hem ülke içinde yapılacak yanlışlıklara bir kardeş ülke olarak müdahale etme imkânlarınız artar hem de bölgenin kaderini birlikte belirleme imkânlarınız çoğalır. Dahası da var: Eğer Türkiye, Mısır’la değişik düzeylerde ilişki kurmaya başlarsa, orta ve uzun vadede Türkiye üzerindeki kuşatmanın yarılmasına da katkısı olur Mısır’la kurulacak ilişkilerin. Türkiye, hiç olmadığı kadar güçlü maddî açıdan. Yüzyıl öncesine nazaran çok güçlüyüz; bu çok açık." ifadesini kullandı.
Kaplan yazısında şunları kaydetti:
"Ama ben yine de teyakkuzu elden bırakmamakta fayda var, diyorum. Birinci Dünya Savaşı’na bir tuzakla, bir oldubittiyle gir(diril)diğimizi hatırlatıyorum. Türkiye, dik durmalı ama teyakkuzu da elden bırakmamalı. Çok büyük bir kuşatmayla karşı karşıya olduğumuzu unutmayalım."
Yazının devamı için tıklayın