Gündem

Yeni Şafak, "Suça ortak olmayacağız" bildirisini imzalayan 1128 akademisyeni terör yandaşı ilan etti!

Akademisyenler, sokağa çıkma yasaklarına karşı bir araya gelerek imza kampanyası başlatmıştı

12 Ocak 2016 12:07

Yeni Şafak gazetesi, bölgede yaşanan sokağa çıkma yasakları neticesinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin imza kampanyası düzenleyerek, “Bu suça ortak olmayacağız” diyen Barış İçin Akademisyenler inisiyatifiyle bir araya gelen 1128 akademisyen için “PKK’nın suç ortakları” ifadesini kullandı.

Haberde, “1128 akademisyen Kandil'de kaleme alınabilecek ‘terör yandaşı’ bir bildiriye imza attı” dendi.

Yurtiçi ve yurt dışında 89 üniversiteden 1128 akademisyenin imza attığı ve dün bir basın açıklaması ile duyurduğu metinde, “devletin bölge halklarına karşı uyguladığı katliam ve sürgün politikalarından vazgeçmesi gerektiği ve sorumluların cezalandırılması” istenmişti.

Yeni Şafak’ın bugünkü (12 Aralık 2016) manşetinde "PKK'nın suç ortakları" başlığıyla yer alan haber şöyle:

Doğu ve Güneydoğu'da adeta özerklik isyani başlatması, sivilleri bile vurmaktan kaçınmayan PKK'ya yönelik başlatılan operasyonlar bazı akademisyenleri harekete geçirdi. Türkiye'nin birçok üniversitesiden ve yurtdışından bin 128 akademisyen, skandal bir bildiriyle devleti itham etti. İstanbul ve Ankara'da basın toplantısıyla ihaneti duyurdular.

Sivilleri bile vurmaktan kaçınmayan PKK'ya yönelik başlatılan operasyonlar sürerken, terör örgütü ve uzantısı HDP gerilimi tırmandırmak için çabalıyor. PKK'nın hendek ve barikatlarını kaldırmak, bölgede yeniden devlet otoritesini sağlamak için başlatılan operasyonlar terör örgütü PKK ve HDP yandaşı siyasiler, gazeteciler ve akademisyenler tarafından 'katliam' olarak lanse ediliyor. Son olarak kendilerine 'Barış İçin Akademisyenler' adını veren bir grup akademisyen devleti katliam yapmakla itham eden skandal bir bildiriye imza attı.

Özel ve devlet üniversitelerinde bulunan bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride,"Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesi gerekiyor" gibi skandal ifadeler yer aldı.

PKK'nın saldırılarına karşı tek bir kelimenin geçmediği, hatta PKK adı geçmeyen ihanet gibi bildiride, vatanı ve milleti için şehit olmayı göze alan güvenlik güçleri “insan hakkı ihlali" yapmakla suçlandı. PKK'nın pusuları, roketatarlı saldırıları görmezden gelinirken, devlet, “ancak bir savaşta kullanılacak ağır silahlarla saldırmakla" itham edildi. Valilik ve kaymakamlıkların hassasiyetleri göz ardı edilerek Kürt halkının açlık ve susuzluğa mahkum edildiği iddia edildi. Devletin yaptıklarının ulusal ve uluslar arası hukuku ağır ihlal niteliği taşıdığı öne sürüldü. Bildiride, şu ifadeler yer aldı:

“Devletin başta Kürt halkı olmak üzere tüm bölge halklarına karşı gerçekleştirdiği katliam ve uyguladığı bilinçli sürgün politikasından derhal vazgeçmesini, sokağa çıkma yasakların kaldırılmasını, gerçekleşen insan hakları ihlallerinin sorumlularının tespit edilerek cezalandırılmasını, yasağın uygulandığı yerlerde yaşayan vatandaşların uğradığı maddi ve manevi zararların tespit edilerek tazmin edilmesini, bu amaçla ulusal ve uluslar arası bağımsız gözlemcilerin yıkım bölgelerinde giriş, gözlem ve raporlama yapmasına izin verilmesini talep ediyoruz.

Devletin vatandaşlarına uyguladığı şiddete hemen şimdi bir son vermesini talep ediyor, bu ülkenin akademisyen ve araştırmacıları olarak sessiz kalıp bu katliamın suç ortağı olmayacağımızı beyan ediyor, bu talebimiz yerine gelene kadar siyasi partiler, meclis ve uluslar arası kamuoyu nezdinde temaslarımızı sürdüreceğimizi taahhüt ediyoruz."

“Müzakere koşullarının hazırlanmasını ve kalıcı bir barış için çözüm yollarının kurulmasını, hükümetin Kürt siyasi iradesinin taleplerini içeren bir yol haritasını oluşturmasını talep ediyoruz" denilen bildiride akademisyenler, müzakere görüşmelerinde toplumun geniş kesimlerinden bağımsız gözlemcilerin bulunması ve bu gözlemciler arasında gönüllü olarak yer alma isteklerini de beyan ettiler.