Gündem

Yeni Şafak: Atatürk'e zehirle yapılan suikastı İsmet İnönü tezgâhladı!

Haberde, Atatürk’e suikast iddiasının dayandırıldığı mektupların hangi arşivden elde edildiği bilgisi yer almıyor

06 Nisan 2015 14:00

Hükümete yakın yayınlarıyla bilinen Yeni Şafak’ın, "Türkiye’yi sarsacak şok dosya" sloganıyla duyurduğu haber Mustafa Kemal Atatürk’ün İsmet İnönü tarafından zehirlendiğine dair "mektup" iddiaları çıktı.

Yeni Şafak’ın bugünkü nüshasında (6 Nisan 2015) birinci sayfasında yer alan haberinde Atatürk’e suikast iddiası, ulaşıldığı öne sürülen üç mektuba dayandırılıyor. Mektupların hangi arşivden elde edildiği bilgisi yer almıyor.

 

Mektup 1: Zehirlenme raporu

 

 

1959 tarihli CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek’e ait olduğu öne sürülen ilk mektup, daha sonra İçişleri Bakanlığı da yapacak Encümen-i Daniş Hıfzı Oğuz Bekata’ya yazılmış. Atatürk’ün isminin geçmediği, sadece bir‘zehirlenme’ vakasından bahsedilen mektupta, “Bahse konu zehirlenme raporunun bir örneğini birilerine verdiğini ifade etmişsin. Bu konu seni de beni de aşar, altından kalkamayız. Sen de altında kalırsın ben de. Birileri de altında kalır. Geçmişte yapılan hataları telafi etmemizin ihtimali dahi olmadığını iyi bilmektesin” deniliyor.

Aynı mektupta, “Konuştuğumuz gibi meseleyi kendi aramızda halledelim. Düzenli olarak miktar hesabına yatmaya devam edecek. Birbirimizi üzmeyelim. O raporun aslını lütfen teslim et” denilerek bahsi geçen zehirlenme raporunun teslim edilmesi isteniyor.

Mektup, şöyle sonlanıyor:

“İşin içerisinde kimler olduğunu iyi biliyorsun. MAH’ta (MİT’ten önceki istihbarat kuruluşu) hala çok iyi adamları var. İşini bitirirler. Bunu tehdit olarak algılamayın. Sevgiler, saygılar sunarım. 26.2.1959. Kasım Gülek.”

Haberde, bu zehirlenme raporuna ait daha fazla bilgi bulunmuyor.

 

Mektup 2: İsmet İnönü’ye yazılmış

 

Atatürk’ün zehirlendiği iddiasına kanıt olarak sunulan ikinci mektup, dönemin içişleri bakanı Şükrü Kaya’nın imzasını taşıyor; 30 Haziran 1938’de, yani Atatürk’ün ölümünden 4,5 ay önce İsmet İnönü’ye gönderilmiş.

Yazıda, “Tahsis ettiğimiz doktorun görevini layıkıyla yaptığı kanısındayım” denilirken, devamında şu ifadeler yer alıyor: “Her şey yolunda ve mecrasında seyir etmektedir. Sizleri Cumhurreisi olarak görmek arzusu hepimizde hasıl olmuştur. Hürmetle ellerinizden öperim efendim.”

Yeni Şafak, bu mektupla Atatürk’ün zehirlendiğinden şüphelendiği için “Beni Türk doktorlarına emanet edin” dediğini öne sürüyor.

 

Mektup 3: Doktor şüphesi

 

Haberin dayandığı üçüncü mektup ise dönemin CHP genel sekreter yardımcısı Doktor Lebit Yurdoğlu’ndan Bekata’ya gönderilmiş.

Yeni Şafak, Bekata’nın içişleri bakanı olduğu 1962 yılında, Yurdoğlu’ndan destek istediğini, bu destek üzerine Yurdoğlu’nun elde ettiği bulguları bir mektupla anlattığını yazdı.

Yurdoğlu’nun mektubu olduğu öne sürülen yazı şöyle başlıyor:

“Sn. Hıfzı Oğuz Bekata. Bu konuyu derinlemesine araştırdığımda sorunun sadece geç teşhis olmadığını teşhisle uyumlu ilaçlar kullanılmadığını tesbit ettim. Atatürk’ün ilaçlarının alındığı eczanenin kayıtlarına baktığımda, o dönemlerde sıtma tedavisi için kullanılan Kinin ilacının 43 şişe kullanıldığını gördüm. Bu kadar Kinin kullanıldığında karaciğerinde onarılmaz yaralar açacağını her hekimin bilmesi gerektiği ama bunun sanki bilinçli kullanılmış olduğun izlenimi edindim.”

Aynı mektup şöyle sonlanıyor:

“Atatürk’ün tedavi amaçlı verildiği diğer ilaç ‘piremidon’dur. İnsanlar üzerinde toksin ‘zehirli’ etkisi olduğu kesinlik kazanmıştır. ‘Civalı diuretik’ olan ‘salyrgan’ isimli ilacın ise 3 Ağustos 1938 tarihinde yapılan konsültasyondan önce kullanımının tehlikeli olacağı bilindiği halde bu ilacın kullanılmasına devam edilmiştir. Eppinger, Bergman, Dr. Fissinger, Dr. Neşet Irdelp hekimlik görevlerini bilinçli bir şeklide eksik yaptıkları kanısı bende hakim olmuştur.”