Beykent Üniversitesi İktisadi Ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi ve Yeni Şafak yazarı Prof. Dr. Ahmet Ulusoy, bugünkü yazasında, Ticaret Bakanlığı’nın bakliyat ve tohumluk hububat ithalatında gümrük vergisini yıl sonuna kadar sıfırlaması kararını değerlendirdi.
Bakanlığın gıda enflasyonun kontrol altına alınması amacıyla bu kararı aldığını yazan Ulusoy, gıda enflasyonun yüzde 29 ile 28 ayın zirvesine oturduğunu belirterek “Toplam enflasyon sepetinde yaklaşık yüzde 8,4 ağırlığa sahip bazı hububat ve bakliyat ürünlerinin fiyat artışlarını kontrol altına tutabilme düşüncesiyle gümrük vergilerinin geçici olarak sıfırlanması düşünülmüş. Peki, bu adım kısa sürede gerçekten enflasyonun düşürülmesinde etkili olacak mıdır?” diye sordu.
Bu kararın farklı komplikasyon riskleri bünyesinde barındırdığını belirten Ulusoy, “Bir keresinde dünya hububat fiyatları ve iç serbest piyasa fiyatları TMO’nun belirlediği satış fiyatların üzerinde. Yani gümrükleri tamamen kaldırsanız bile ithal edeceğiniz fiyatlar iç piyasa fiyatlarını yukarıya doğru itecektir. Burada gümrük muafiyeti fiyat artış boyutunun sınırlanmasına etki yapabilir.
Genellikle ürün hasadı yapıldıktan sonra ithalat vergileri ile ilgili bir düzenleme ya da ithalat izni verilirdi. Bu yıl hasat döneminde böyle bir düzenlemeye gidilmesi sadece gıda enflasyonu kontrol altına almak için değil, aynı zamanda bir arz sorunu yaşama riskini de ortaya koymaktadır” dedi.
“Serbest piyasada fiyatları belirleyen arz-talep dengesidir. Arzı (ürünü) dışarıdan ithal ederek yükseltip fiyat istikrarı sağlamak yerine, iç üretimi artırarak bu dengeyi kalıcı hale getirmek çok daha rasyoneldir” diyen Ulusoy, bazı önerilerde bulunarak yazısına şöyle devam etti:
Sonuç olarak, gelecek aylardaki gıda fiyatlarını kontrol altına almak için getirilen vergi muafiyeti geçici bir katkı-fiyat kontrolü sağlayabilir. Uzun dönemde ise piyasa dengesini bozarak yeni komplikasyonlara yol açabilir.
Fiyatları baskılayarak, girdi maliyetlerini göz ardı ederek çiftçilerin düşük fiyattan (zararına) ürünlerini satmaya zorlarsanız, zarar ettikleri için üretimden vazgeçme (2022 yılı üretim kayıpları) sonuçlarıyla karşılaşabilirsiniz. Bu durum daha büyük üretim kaybı (arz sorunu) ve fiyat artış baskısı, daha çok dışa bağımlılık (ithalat) anlamına gelecektir.
Sürdürülebilir, güvenli, sağlıklı bir tarımsal üretim için bir an önce güncellenmiş tarımsal envanter üzerine inşa edilen; kısa, orta ve uzun vadeli, ayakları yere basan, üretim odaklı tarımsal politikaların hayata geçirilmesi gerekiyor.”
Yazının tamamını okumak için tıklayın