Gündem

'Yeni belaların habercisi gibi'

Alman basınında Türkiye’deki IŞİD endişesiyle ilgili değerlendirmeler öne çıkıyor. Nürnberger Zeitung, "iki polisin PKK tarafından öldürülmesini yeni belaların habercisi" olarak yorumluyor.

23 Temmuz 2015 01:09


Şanlıurfa'da iki polisin PKK tarafından öldürülmesini Nürnberger Zeitung şu şekilde yorumluyor:

“PKK'nın iki Türk polisinin öldürülmesi olayını üstlenmesi bölgede yeni belaların habercisi gibi. IŞİD'in en ciddi rakibi olarak şu ana dek Kuzey Irak Kürtleri görülüyordu. Türklerle Kürtler arasında o eski mücadele yeniden başlarsa bu üzerindeki baskının azalacağı IŞİD'e yarar. ”

Mannheimer Morgen gazetesinde de Türkiye'nin Suriye politikasına ilişkin şu satırları okuyoruz:

"Türkiye, IŞİD'in yıkıcı gücünü uzun süre küçümsedi ve eski bir ilkeye sadık davrandı: Düşmanımın düşmanı benim dostumdur. Erdoğan yıllardır Suriye'nin diktatörü Beşar Esad'ı devirmeye çalışıyor ve geniş bir bölgede özerklik sağlayan Suriyeli Kürtlerin güçlenmesini de kuşkuyla izliyor. Erdoğan, Kürtlerin kendi devletini kurmasından ve bunun da Türkiye'deki Kürtlerin bağımsızlık çabalarını güçlendirmesinden endişe ediyor."

Handelsblatt gazetesi Batı dünyası üzerindeki IŞİD tehlikesine dair şu yorumda bulunuyor:

“Batılı siyasetçiler, IŞİD'e ile mücadelede kararlı olduklarını gösteriyorlar. Ancak şu ana dek hava harekatlarından öteye gidilemedi. Bu yeterli değil. Hilafet devletinin mağlup edilebilmesi için, bölgedeki aşiretlerle ittifaka girilip onlarla içeriden savaşmak gerekir. Ayrıca müttefiklerin bölgeye komando birlikleri konuşlandırması, IŞİD'e karşı bir medya atağı başlatılması ve mali kaynaklarının kurutulması hedefiyle bir ekonomik savaş yürütülmesi de zaruridir. Tüm bunların dışında en önemlisi, iki ülkenin IŞİD'e karşı savaşa kayıtsız şartsız mutlaka destek vermeleri gerekiyor: İran ve Türkiye.”

Avrupa'nın başlıca gündem maddelerinden olan mülteci sorunu Pforzheimer Zeitung tarafından şöyle değerlendiriliyor:

“Gelen insan sayısı çok fazla. Almanya'nın mültecileri barındırma kapasitesi çoktan aşıldı. Sonuç: Bu insanlar istiflenmiş bir halde spor salonları ya da konteyner evlerde yaşamak zorunda kalıyor. Ortaya çıkan bu durum karşısında tüm siyasi aktörlerin, parti çıkarlarını ve siyasi rant oyunlarını bir kenara bırakarak aynı hatta birleşmemeleri sorumsuzluktur. Ekonomik mülteciler, sığınma başvurusu işlemleri ve idaresi, insanların barınması... Bu konuların ele alınması gerekiyor. Hem de sadece ulusal düzlemde değil, Avrupa Birliği çapında. Bazı ülkelerin egoist tutumlarından vazgeçmeleri ve mülteciler için bir adil dağıtım mekanizmasının oluşturulması gerekiyor. Mülteci sorunu Avrupa'nın tamamı tarafından ele alınması gereken bir ödevdir ve her bir Avrupa Birliği üyesi sorumluluk almalıdır. Acilen…”

Ukrayna'da savaşan tarafların çatışma bölgelerini silahsızlandırmaya yönelik bir anlaşmaya varmış olmalarına Neue Osnabrücker Zeitung kötümser yaklaşıyor:

“Barışçıl bir çözümün önündeki temel engeller ortadan kalkmış değil. Tüm tarafların içinde savaşın kendilerine barıştan daha fazla çıkar sağlayacağını düşünen aktörler olduğu sürece herhangi bir değişim olmayacaktır. Rusya yanlısı ayrılıkçılar kendilerini Kiev'dekilere karşı sürdürdükleri silahlı direniş üzerinden tanımlıyor. Rusya bu savaşı, Batı'ya mütemadiyen acı veren bir diken olarak kullanıyor. Öte yandan Kiev de çatışmaları Batı devletlerine karşı bir baskı aracı olarak görmekte. Sağ milliyetçi milisler için ise Donbas bölgesi, şiddet fantezilerini yaşayabilecekleri bir alan. Ve tabii ki Batı'da da çatışmadan fayda sağlayanlar yok değil. NATO'nun yeniden canlandırılması bu anlamda önemli bir başlık. Kısacası, bu felaket karışıma karşı, ne denli iyi niyetli olursa olsun herhangi bir barış planının başarılı olması mümkün değil.”