Gündem

'Yaşasın, Süpermen geliyor!'

ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan aday adayı Donald Trump’ın dış politika konuşması, Almanya’da sığınmacılara yönelik şiddet ve cinsel taciz tartışmaları, Alman basınından seçtiğimiz konular.

29 Nisan 2016 00:53


ABD'de Cumhuriyetçilerin başkan aday adayı Donald Trump'ın, dış politikasına 'Önce Amerika' anlayışının yön vereceğini açıklaması yoğun eleştirilere yol açtı.

Westfälische Nachrichten gazetesinin konuya ilişkin yorumunda şu satırlar yer alıyor:

“Yaşasın, Süpermen geliyor! Donald Trump eğer başkanlığa seçilecek olursa kendini dünya politikasında süpermen gibi göreceği anlaşılıyor. Emlak kralı Trump kendisinin her şeyi başarabileceğinden emin. Ama onu yurtdışı hiç ilgilendirmiyor. Önce Amerika! Slogan bu. Müttefiklerle görüş alışverişi var mı? Yok! Peki uluslararası diplomasi? Gerekmez! Dünya çapında birtakım sorunlar baş gösterdiğinde bunları tek başına ve daha ziyade bir oldu-bittiye getirerek çözme yanlısı. Ancak ABD’nin hayretler içindeki müttefiklerinin bildiği tek şey var: Kendi kendisini süpermen ilan edenler dünyanın sorunlarını çözmekten uzak kalıyorlar.”

Trump'ın dış politika hedeflerine ilişkin olarak Handelsblatt gazetesinin yorumunda şu satırları okuyoruz:

“Amerika’nın askerî koruma hizmetleri için para katkısında bulunmayanlar bu korumadan yoksun yaşamak zorunda kalacaklar. Trump, ‘Başka bir şeçenek yok’ diyor. Bu bir mafya babası prensibidir ve Trump haraç şantajını devlet doktrinine yükseltmiş oluyor. Evet, Obama da müttefikler arasında yükün daha adilce paylaşılmasını istiyor, Avrupalıların ve Arapların ‘avantacı’ olduğunu da ima ediyor. Ama Obama ülkesinin mali çıkarlarını diğerlerine kabul ettirmek için ittifakı dağıtmakla tehdit etmez.”

Almanya’nın doğusundaki Meißen’da aşırı sağ görüşlü iki kişi sığınmacı barınağına dönüştürülecek bir binayı kundaklamaktan hapis cezasına çarptırıldı. Märkische Oderzeitung yorumunda Almanya’da yabancılara karşı takınılan bu tavrın nedenlerini irdeliyor:

“Bu nefret nereden kaynaklanıyor? Sadece yabancılara karşı duyulan korku ile açıklanabilir mi bu? Kendi yaşamlarına ilişkin hayal kırıklığı mı yoksa? Ya da kıskançlık mı? Federal Emniyet Teşkilatı (BKA) gittikçe gelişmekte olan aşırı sağcı bir çevrenin bir korku ortamı yarattığından söz ediyor. Ancak böyle bir çevre sadece insanlarda neme lazımcılık varsa ve gizliden gizliye halk tarafından da destek görüyorsa gelişebilir. Politikacıların ve sivil toplum kuruluşlarının buna tepki verme ve polis ile adli makamların da görevlerini yapma zamanı gelmiştir artık, hem de bugüne kadar olduğundan daha iyi bir biçimde.”

Almanya'da cinsel taciz olaylarında kurbanların haklarının daha iyi korunması için ilgili yasanın yeniden düzenlenmesi planlanıyor. Coburger Tageblatt gazetesi konuyu şöyle yorumluyor:

“Başka ülkeler taraflardan birinin istemediği cinsel bir ilişkiyi sadece belirli koşullarda yasaklamakla kalmıyor. Temelden yasaklıyor. Avrupa Konseyi'nin İstanbul Sözleşmesi uyarınca cinsel ilişkiyi bir tarafın istememesi ve ‘hayır' demesi yeterli. Almanya bu belgeyi çoktan imzalamış durumda. Ama henüz parafe etmemiş. Almanya bu alanda uluslararası standartların gerisinde kalıyor. Arnavutluk, Avusturya ve Türkiye bile yasal mevzuat konusunda bizden ileri.”