Ayşe Semiha Baban*
Sevgili Osman,
Sana “geçmiş olsun, çok üzüldüm” diye başlayayım dedim, sesini duyar gibi oldum. “Elbette düzelecek, merak etme, üstelik benden daha kötü durumda olanlar var”. Hep herkesin sorununu çözmeye çalışmana, haksızlıkların düzeltilmesi, barış ve sevginin hâkim olması için çabalamana, hep iyi niyetli olmana hem imrenir hem de hafifçe dertlenirdim bazen, bu kadar sorumluluk duygusu da fazla şu 21. yüzyılda diye. Ne de olsa bir abla psikolojisi var, seni önce annemin hayran olduğum arkadaşı Necla Kavala’nın küçük oğlu diye tanıdığım için.
Otuz beş yılı aşkın bir süredir de gerek iş dünyasında gerek sivil toplum etkinliklerinde yolumuz çok kesişti. Kimseyi kırmamaya, incitmemeye sonsuz özeninle, hiçbir zaman “ben daha iyi bilirim” demeyen desteklerinle, takdir ve alkış zamanlarında upuzun boyunla kayboluverme maharetinle çok özelsin.
Şimdi yine yığınla çocuk geride bıraktıkları dünyalarının acısını unutturacak oyun bekliyor, sıcak bir sevgi ortamı bekliyor. Onca baskı ve yıkım ortasında düzeyli sanat etkinlikleriyle tanışmayı, yaratıcılıklarının fışkıracağı ortamı özleyenler öyle çok ki. Kini ortak acıya, şiddeti diyaloğa çevirerek yaşamak isteyenler de.... Ne kadar uğraştın bunlar gerçekleşebilsin diye.
Korkuyla düşmanlığa bilenmeden insanca birlikte yaşamak, çocukların yüzlerinde çaresizlik yerine güven ve sevgiyi bulmak, böyle nice özlemimiz için önyargısız, özverili, inançlı ve alçakgönüllü yaklaşımını, ısrarlı ve yorulmak bilmeyen çabalarını, kısaca seni çok özledik.
Yurttaş sorumluluğunun, yaratıcılığa, güzelliğe, dayanışmaya, dostluk ve barışa kucak açmak olduğunun, hayata eleştirel değil yapıcı yaklaşmanın yararının müthiş bir örneğisin. Şimdi de kendinden çok birlikte olduklarının tasalarını çektiğini görür gibiyim. Ne diyordu Âşık Hüseyin:
Zamanede bir hal gelmesin başa
Ahdı bütün sadık bir yar kalmamış
Kalleş yar olana dost demem haşa
N’olacak muhannet meydan görmemiş
Seni dört gözle bekleyen çok dostun var, Osman. Üstelik unutma Âşık sözünü şöyle bitirir:
Buna dünya derler hepisi geçer
Hangi günü gördün akşam olmamış
Haydi yakında görüşmek inancıyla selamlar, sevgiler.
*Bu mektup, ilk kez Cumhuriyet'te yayımlanmıştır.