Gündem

Yaşar Büyükanıt, Şemdinli savcısı Ferhat Sarıkaya'nın itiraflarına ne yanıt verdi?

Filiz Büyükanıt: Şeytanından bulsunlar!

03 Ağustos 2016 10:58

Eski Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, Şemdinli'de 2005 yılında Umut Kitabevi’ne yönelik düzenlenen bombalı saldırıya ilişkin iddianameyi hazırlayan Savcı Ferhat Sarıkaya'nın cemaatin talimatıyla dosyaya kendi adının eklenmesi itirafına ilişkin ilk kez konuştu. "Şu bir gerçek ki hak er geç yerini bulur" diyen Büyükanıt, "Yıllarca aile fertlerimle birlikte bizleri yerden yere vurdular. Asla, hak etmediğimiz iftiralarla suçlandık. İşte, bunları da kendileri şimdi itiraf ediyor” ifadesini kullandı. Sözcü Gazetesi Ankara Temsilcisi Saygı Öztürk'e konuşan Yaşar Büyükanıt'ın eşi Filiz Büyükanıt da “Sevincimiz, bunların yıllar sonra da biz yaşarken su yüzüne çıkmasıdır. Haksızlıkları yapanlar Allah'ından bulsun diyeceğim ama Allah affedicidir. O yüzden şeytanından bulsunlar” dedi.

Savcı Sarıkaya ise “Hep kumpasa düştüm. O soruşturmada ismi geçenlerden özür diliyorum. Eğer kabul ederse Yaşar Büyükanıt'tan da helallik isteyeceğim. Hep vatanseverlik adına bunları yaptım. Kumpasa düşürüldüğümü inanın bilmiyordum” diye konuştu

Saygı Öztürk'ün yazısı şöyle:

Fethullahçı yapılanma, Türk Silahlı Kuvvetleri'nde (TSK) sessiz ve derinden yürütüldü. Askerlerin hedef alınmasının ilk denemesi Şemdinli'de gerçekleştirildi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Selahattin Uğurluğ-üpşo, Tümgeneral Ali Karababa, Şırnak Tümen Kurmay Başkanı Albay Aziz Ergen ve Diyarbakır Jandarma Komutanı Eşref Hatipoğlu ile birlikte toplam 37 askerin adı Van Savcısı Ferhat Sarıkaya'nın hazırladığı iddianameye konulmuştu. CHP, Balyoz ve Ergenekon sanıklarına yapılan haksızlıkların giderilmesi için hazırladığı yasa tasarısına, Şemdinli Davası mağduru komutanları da eklemeyi unutmamalı. Çünkü bu da bir kumpas davasıdır, o dönemin komutanlarının da hepsi mağdur edilmiştir.

Doğan Kitap'tan çıkan “Ölüm Kuyuları” kitabım Şemdinli'de Türk askerine kurulan hain kumpası anlatır. Seferi Yılmaz'ın kitabevini gündüz bombalayıp bir kişinin ölümüne neden oldukları gerekçesiyle Hakkari Jandarma Komutanlığı İstihbarat Şubesi'nde görevli Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile onlarla birlikte olan PKK itirafçısı Veysel Kaya tutuklanmıştı. Öyle-böyle değil, tam 39'ar yıla mahkum edildiler. Şimdi Ali Kaya Muğla'da, Özcan İldeniz Aydın'da, Veysel Kaya ise Kandıra Cezaevi'nde yatıyor.

O günlerde Fethullahçı olduğunu hep dile getirdiğimiz dönemin Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında itirafçı oldu. Cemaatle ilişkilerini anlattı. Cemaat ne istediyse onları yerine getirdiğini söyledi. Dönemin HSYK'sı tarafından meslekten ihraç edilmişti. Ancak hükümet tarafından hep korunan Ferhat Sarıkaya'yı cemaat maaşa bağlamıştı. Sonunda da yeniden mesleğe dönüşü sağlanmıştı.

 

 

Söylenenler hep doğru çıktı

 

Sanık avukatlarından Yurdakan Yıldız, Vedat Gülşen böyle bir iddianameyi Savcı Ferhat Sarıkaya'nın yazamayacağını, iddianamenin yazılıp Sarıkaya'ya teslim edildiğini öne sürüyordu. Aradan yıllar geçtikten sonra Ferhat Sarıkaya, “Evet, o iddianameyi ben yazmadım. Bana verileni iddianame diye imzaladım” diyor. Dönemin Van Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı İlhan Kaya hakkında hukuku uygulamadığı için tazminat davası açmıştı. Ne oldu? İlhan Kaya AKP hükümeti döneminde Yargıtay Üyesi yapıldı. Peki şimdi nerede? Cezaevinde. Yerel mahkemenin verdiği 39'ar yıl cezayı onayan Yargıtay'ın önceki 9. Ceza Dairesi Başkanı ve bazı üyeleri de tutuklandı. Açıkçası kumpasın içinde kim varsa ya atıldı, ya cezaevinde… “Yiğit savcı” denilenler, şimdi “itirafçı” oluyor ve kimlere nasıl haksızlıklar yaptıklarını anlatıyor. İmzasız ihbar mektuplarına dayanarak iddianamede suçlanan komutanlar açtıkları tazminat davalarını kazanmıştı. O tazminatları da cemaatin ödediğini kendisi itiraf ediyor.

 

O günlerde AKP yöneticilerinin göklere çıkardığı “kahraman savcı” dedikleri Ferhat Sarıkaya'nın yaptıkları sadece anlattığımız olayla sınırlı değil. Kumpaslar sonucu cezaevine atılan iki asker ve bir itirafçının durumlarının yeniden ele alınması gerekiyor.

Nitekim Avukat Yurdakan Yıldız da Muğla Cezaevi'nde Ali Kaya ile görüştü, Şemdinli Davası ile ilgili dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından dairesine yeniden incelenmek üzere gönderilmesiyle ilgili dilekçesini hazırladı. Kumpasın ilk mağdurları olan üç kişinin iddianamesinin nasıl hazırlandığını, nasıl yargılandıklarını, onları yargılayan bazı hakimlerin tutuklandığını öğrenince AKP iktidarı bu ülkede meğer kimleri savcı, hakim yapmış, bunlara nasıl yol vermiş şaşırıyorsunuz.

 

Büyükanıt ve savcı ne diyor?

 

Yaşar Büyükanıt'ın adını, Şemdinli iddianamesine “talimatla” koyduğunu açıklamasından sonra 25. Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Yaşar Büyükanıt'la konuştum. Şunları söyledi:

“Şu bir gerçek ki hak er geç yerini bulur. Yıllarca aile fertlerimle birlikte bizleri yerden yere vurdular. Asla, hak etmediğimiz iftiralarla suçlandık. İşte, bunları da kendileri şimdi itiraf ediyor.”
O dönem en büyük sıkıntıyı çekenlerden birisi de Büyükanıt'ın eşi Filiz Hanım'dı. Hanımlar, komutanlara göre daha sert. Filiz Hanım da, savcının itiraflarından sonra “Sevincimiz, bunların yıllar sonra da biz yaşarken su yüzüne çıkmasıdır. Haksızlıkları yapanlar Allah'ından bulsun diyeceğim ama Allah affedicidir. O yüzden şeytanından bulsunlar” diyor. Savcı Ferhat Sarıkaya ile de konuştum. Savcı soruma, “Hep kumpasa düştüm. O soruşturmada ismi geçenlerden özür diliyorum. Eğer kabul ederse Yaşar Büyükanıt'tan da helallik isteyeceğim. Hep vatanseverlik adına bunları yaptım. Kumpasa düşürüldüğümü inanın bilmiyordum” karşılığını verdi. Haksızlık, hukuksuzluk yapanlar çıkıp Ferhat Sarıkaya gibi itiraf etsinler, haksızlık yaptıklarından özür dilesinler. O bile mağdur edilenler için yeter...