T24- Anyasa Mahkemesi tarafından kapatılan DTP'nin yol haritasını belirlemek amacıyla milletvekillerinin Demokratik Toplum Kongresi ile buluşmasından sine-i millete dönme kararı çıktı. Toplantı öncesinde halka hitaben yaptığı konuşmada “Partileri kapatabilirsiniz, bizi parlamentodan atabilirsiniz ama halkımızın mücadelesinin önünde sarsılacaksınız ezileceksiniz” diyen Ahmet Türk, basın açıklamasında da en kısa zamanda istifa dilekçelerini Meclis'e vereceklerini söyleyerek sine-i millete dönme kararını açıkladı. Hatip Dicle de "Meclis'ten çekilme demokratik siyaseti bırakma anlamına gelmez. Barış ve Demokrasi Partisi altında siyasete devam edeceğiz" dedi.
Partinin yol haritasının belirleneceği Demokratik Toplum Kongresi'ne katılmak için Diyarbakır'a gelen DTP'liler binlerce kişi tarafından karşılandı.
DİYARBAKIR'A GELEN DTP'LİLER / VİDEO
Kapatma kararının ardından tüm DTP'li milletvekilleri ile ilk kez Diyarbakır'a gelen DTP Eşbaşkanları, havaalanında yüzlerce kişi tarafından karşılandı. Karanfillerle karşılanan DTP'liler, şehir turu attıktan sonra hem aldıkları sine-i millet kararı hem de önümüzdeki süreçte nasıl bir yol izleyeceklerine dair DTK bileşenleriyle kapatılan DTP Diyarbakır İl binasında bir araya gelecek. Yapılacak olan toplantının sonunda DTP'lilerin, aldıkları kararlara ilişkin basın açıklaması yapması bekleniyor.
Bu arada DTP'lileri karşılamak için kentin birçok noktasında binlerce kişi yollara çıktı. Olağanüstü güvenlik önlemlerinin alındığı kentte çok sayıda zırhlı polis aracı kentin farklı noktalarına yerleştirildi.
“Yasaklar bizi sınırlandıramaz. Milletvekilliği bizim için önemli değil. Partilerinde kapatılması bizim açımızdan önemli değil. Bizim için önemli olan halkımızın özgürlük mücadelesidir. Bugün, bu özgürlük mücadelesi için yürekleri arpan milyonlarca insanı görüyoruz ve inanıyoruz ki bu özgürlük mücadelesi başarıya ulaşacaktır. Bunun önü hiç kimse tutamayacaktır. Çok şey istemedik. İnsanca yaşamayı istedik. Özgür olmak istedik özgür yurttaş olmak istedik. Bir gecenin karanlığında uzaktan yanan bir mum ışığını önemsedik, o mum ışığı bile bazen yüreğimizi ısıttı bazen yolumuzu aydınlatabilir diye düşündük. Ama bir mum ışığının yanmasına bile izin vermediler, vermiyorlar.
Amerikalı siyahların mücadelesini veren Martin Luhter King şunu söylüyordu; ‘Benim de bir rüyam var’ diyordu. Evet bizim rüyamız Martin Luther King rüyasından farklı değildir. Bizimde rüyamız özgürlük rüyasıdır. Kürt halkının özgürleşme rüyasıdır. Bunu gerçekleştireceğiz. Çünkü, inancımız sonsuz, her yanıyla halkımıza layık olmak için sonuna kadar barışta demokraside çözümde ve mücadelede kararlı olacağız. Ben bir Anayasa Mahkemesinin kararını burada tartışmayacağım. Çünkü bu devletin bu ülkenin siyasetçilerin mantığını çok iyi biliyorum. Zaten farklı bir şeyde beklemiyorduk. Çünkü onlar Kürtlerin varlığına halen tahammül edemediler özgürleşmemize tahammül edemiyorlar kimliğimize tahammül edemiyorlar dilimize tahammül edemiyorlar.”
Anayasa Mahkemesi’nin aldığı kararın hukuki olmadığını belirten Türk, şöyle devam etti: “Ancak, şöyle bir mesaj veriyorlar: 11 üye ortak bir kararla partimizin kapatılmasını gündeme getirdiler ve 11 üyenin ortak kararıyla bu parti kapandı. Şimdi buradan bir meşruiyet hukuk çıkarmaya çalışıyorlar. 11 oyun bile aynı şekilde olması bile insanlarımızı da, demokrasiyi bilenleri de hukuku bilenleri de çok iyi düşündürüyor aslında. Dünyanın hangi hukuk davasında yüzde yüz bir karar var. Şimdi bur da bir önek vermek istiyorum. Eğer Diyarbakır’ın tamamı yüzde yüzü oylarını DTP’ye verseydi ben derdim ki burada bir hile var. Burada bir diktatörlük var mutlaka. Farklı sesler, düşüncelerin çıkması gerekir derdim. Bu nedenle 11 üyenin kullandığı oyun aynı olması hukuki bir karar anlamına hiç bir zaman gelmeyecektir.
Elbette, her şeyi görüyoruz. Her şeyi hesaplıyoruz. Geleceği en doğru şekilde yürütmek için sizlerle hep beraber olacağız. Sizlerle tartışacağız. Kararlarımızı sizlerle paylaşacağız. Bugün hukuksuz mir karardan dolayı ben özellikle milletvekili arkadaşlarımıza partimizin tüm yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum. Kararlılıklarını ortaya koydular. Birimize dokunulsa partimize dokunulduğu zaman hepimize dokunmuş olurlar dediler kendilerini kutluyorum. Bu kararlılığımızı her zaman sürdüreceğiz. Ödünsüz bir siyaseti yürüteceğiz. Bundan emin olunuz.”
Bu ülkede dökülen her kan damlasından hükümetin sorumlu olduğunu vurgulayan Ahmet Türk şunları ifade etti: “Biz bu ülkenin barışı için her şeyi söyledik. Barışa inandık. İnanmaya da devam emek istiyoruz. Çünkü savaşlar barışı sağlamak için yapılır. Barış kutsaldır. Barış sözcüğü hiç bir zaman dilimizden düşmeyecek. Ama sadece bizim barışı istememizle de barış olmuyor. Türkiye’deki hükümete, siyasi partilere devletin bütününe sesleniyorum. Artık yeniden düşünmek zorundasınız. Bu ülkede barışı sağlamak zorundasınız. Bu ülkede dökülen her kandamlasından sizler sorumlusunuz. Bunları söylerken Kürtlere de çağrı yapıyorum: Kürlüyle, Türküyle, barış için yan yana ve birlikte barış iradelimizi, kararlılığımızı ortaya koymalıyız. Çünkü barış için hepimiz için önemlidir. Halkların kardeşliğini düşünüyorsak gelin yeniden düşünelim tartışalım. Bu ülkenin insanlarını birbirine kırdırmayalım. Yazıktır, günahtır diyoruz. Yazıktır günahtır dediğimde o büyük insan Seyit Riza aklıma geldi. Bu bir ‘Kerbeladır, cinayettir, zulümdür’ diyordu. Bugün de üzülerek söylüyorum ki çok güzel manzaralar yok. Bugünde büyük tehlikelerle gerçekten ırkçı milliyetçi bir anlayışın yurttaşlarını kucaklama mantığından uzak bir siyaset anlayışıyla bir süreçle karşı karşıyayız. Bunu görüyoruz. Ve ısrarla söylüyoruz gittiğiniz yol doğru yol değildir. Güttüğünüz siyaset doğru bir siyaset değildir. Irkçı, milliyetçi kesimlerini yanınıza çekmek için bu ülkenin yurttaşlarını birbirine kırdırmayın diyoruz”
'Bu sorunu çözmek mümkün'
“Partileri kapatabilirsiniz bizi, parlamentodan atabilirsiniz ama halkımızın mücadelesinin önünde sarsılacaksınız, ezileceksiniz” diyen Ahmet Türk, Kürt sorununun Türkiye’nin en önemli sorunu olduğunu kaydetti.
Türk şöyle devam etti: “Tabii ki, Kürt sorunu Türkiye’nin en önemli sorunudur. Çok kapsamlı bir sorundur. Biz bu sorunun üç gün-beş gün içinde çözülmeyeceğini biz de biliyoruz. Ama burada biz bir yaklaşımı mantığı sorguluyoruz. İnkar, imha mantığını sorguluyoruz. Eğer siz ondan vazgeçerseniz, Kürt yurttaşınızı anlarsanız, onun özgürlük taleplerini içselleştirirseniz halen bu sorunu çözmek mümkün. Biz inancımızı umudumuzu kaybetmeyiz.
Yeniden bu ülkede özgür ortak bir geleceği oluşturma şansına sahip oluruz. bu nedenle bu önemli bir dönemeçte bu çok hassas süreçte herkesi yeniden düşünmeye davet ediyoruz. Yeniden tartışmaya davet ediyoruz. Diyaloga davet ediyoruz. Yeni bir mantıkla, yeni bir anlayışla yeniden Kürt sorununun çözümüne endekslenmeliyiz. Türkiye halkının vicdanı olacak içinde Türk’ün Kürd’ün bulunduğu herkesin güvendiği bir yeniden diyalog grubu oluşturmamız lazım. Bir akil insanları getirmemiz lazım. Nelerin yapılması gerektiğini Kürt halkının sahip olması gereken haklar üzerinde çalışmalar yapmalı ve parlamentonun tamamı önyargısız ortaya konulan çalışmayı kabul etmeli ve gündemlerine almalı.
Halen bu umudun olduğuna inanıyorum. Bunun için siyasi partilere hükümete her kuruma Kürtlere buradan tekrar sesleniyorum. Gelin yeniden bir düşünelim diyorum.”
SİNE-İ MİLLETE DÖNME KARARI
Ahmet Türk, yaklaşık 4 saat süren toplantı sonrasında yaptığı açıklamada sine-i millete dönme kararı aldıklarını ve en kısa sürede istifa dilekçelerini Meclis'e vereceklerini söyledi. Türk şöyle konuştu:
"Demokratik mücadelemiz sekteye uğrarsa parlamentoda kalmayız demiştik. Anayasa Mahkemesi'nin kararıyla partimiz kapatıldı.
Grubumuz olarak aldığımız kararı Diyarbakır'a gelerek sivil toplum kuruluşlarıyla paylaştık. En kısa süre içinde dilekçelerimiz TBMM Başkanlığı'na vereceğiz. Bu belki çok tartışılacaktır.
Demokratik siyaseti sürekli dile getirdik. Çözüm yeri parlamentodur. Ama mevcut yapı bizi hazmetme beceresini de gösteremedi.
Bugün bazı formüller ortaya koyuluyor. 19+1 diye. 21 milletvekilini hazmetmeyenler 19+1'i nasıl kaldıracaklar. Gerçekten ısrarlıyız, demokratik siyaset için.
Elbette hepimize önemli görevler düşüyor. Sorunları çözme siyasetçinin işidir. Eğer bu ülkede 1000 yıl yaşanan bir halkın geleceğini önemsiyorsak, hepimiz yeniden düşünmek zorundayız"
Ahmet Türk'ün ardından kısa bir açıklama yapan Hatip Dicle de "Meclis'ten çekilme demokratik siyaseti bırakma anlamına gelmez. Barış ve Demokrasi Partisi altında siyasete devam edeceğiz" dedi.