Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, "Türkiye’de yargılama erkine giydirilen giysinin şimdilerde çok dar olduğunu, daha da darlaştırma hesaplarının yapıldığını" belirtti. Selçuk, “Günümüzde artık yargı bağımsızlığının çiğnendiğinden söz etmenin zamanı geçmiştir. Her açıdan örselenen yargıya, resmi dille konuşanların da itiraf ettikleri üzere, artık güven kalmamıştır. O nedenle bugün artık kahraman yargıçlara gereksinmemiz var. Ama onları da rahat bırakmıyoruz ki! Diyalektik yargılamanın dışında kalan kişiler, yargının sağlıklı yürütülmesine ancak susarak katkıda bulunabilirler. Onlara düşen etik ödev budur. Yargı sokaktaki dedikodulara göre değil, hukuka göre karar verir” dedi.
"Susanlar var!"
Cumhuriyet'te yer alan habere göre, Prof. Selçuk, önceki gün Basın Konseyi’nin AB ile ortaklaşa düzenlediği ‘Medya ve Etik Konferansı’nda konuştu. Selçuk, şunları söyledi:
“Takdir edersiniz ki, bu toplantı çok hastalıklı ve çok duyarlı bir dönemde yapılmaktadır. Hukuksal tanı, ileride duruşma yapacak yargıçlar tarafından konacaktır. Duyarlı bir dönemdir. Çünkü konuşanları var: İktidarda olanlar ve iktidara yakın duranlar. Susanları var: Başta hukuk ve bilim insanları olmak üzere yarının belirsizliği kaygısını yaşayan seçkinler, aydınlar ve de sade insanların çoğunluğu. Sağduyulu ve serinkanlı düşünenleri ise ortalıkta görünmemekte. Toplantı işte böyle bir ortamda yapılmaktadır. Böyle dönemlerde yönetenlerin sevimsiz, ama doğru anlatım ve itirafıyla ‘at iziyle it izinin birbirine karışması’ sık sık olasıdır. Bu çarpıklığı aşmanın ve toplumu sağlığına kavuşturabilmenin biricik çaresi, sağduyunun, soğukkanlılığın odağı olan hukuktur."
"Sanki herkes yargıç"
Topluma ‘hukuk bilinci’ aşılandığı ve ‘bir hukuk toplumu yaratıldığı’ ölçüde sağ, esen bir ortama kavuşulacağını vurgulayan Selçuk, şöyle devam etti:
“Bugünlerde böyle bir duruşu görememenin derin üzüntüsünü, ezikliğini ve kaygısını yaşamaktayım. Şu anda sanki bütün Türkiye büyük bir salonda toplanmış, herkes orada yargıç olarak yerini almış, Aziz Nesin’in güldüren, ama düşündüren mecazıyla, cinasıyla ‘Türkiye’de üç kişiden beş kişi yargıç’ kesilmiştir.”
"Şeref en yüce değer"
Basın etiğinin de çiğnendiğini belirten Selçuk, “Uzun konuşmaya gerek yok. Basın Yasası’nı lütfen inceleyiniz. Orada nelerin çiğnendiğini görürsünüz. Dördüncü olarak, şeref değeri çiğnenmektedir. Ben ömrümün üçte ikisini ceza ve ceza yargılama hukuklarının uygulaması ve bilimiyle geçirdim. Anladım ki, ‘kendi alınyazısını belirleme ve çevresini biçimlendirme yeteneğini ve kişiliğini kazandıran ruh/güç’ anlamındaki ‘insan şerefi’, herkes ve suçlananlar için en yüce değerdir” şeklinde konuştu.
"Lekelenemezler"
Ceza Yargılama Yasası’nda uyuşmazlığı dolaylı çözen, fakat sanık aleyhine kuşkulu durum yaratan karar verilmesinin yasaklandığına dikkat çeken Selçuk, şunları söyledi:
“Çünkü insanlar yargılanabilirler, ama asla lekelenemezler... Eğer gerçekten bir hukuk toplumu olsaydık bunlara asla izin vermez, tepki gösterirdik. Yargılama tekeli başka güçlere asla aktarılamaz ve bırakılamaz. Hukuk buna izin vermez, veremez. Beşinci olarak, 2003’te Bangalor ve 2005’te Budapeşte’de dile getirilen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve HSYK tarafından benimsenen yargı görevi yapanların bağımsızlık, yansızlık, dürüstlük, tutarlılık, eşitlik, göreve bağlılık, yeterlilik ve yaraşırlık değerlerine vurguda bulunan yargı etiği ilkeleri, ne yazık ki, bizzat kimi yargı mensuplarınca çiğnenmektedir."