2 yıl önce İstanbul’da, Ahmet Ö.’yü bıçaklayarak öldüren Tolgahan Gürsoy’un cezasında “haksız tahrik” indirimi yapan yerel mahkemenin kararına yapılan itiraz Yargıtay tarafından reddedildi.
Yargıtay 1. Ceza Dairesi, geçen yılın Aralık ayında verdiği kararla, yerel mahkemenin “cezayı azaltıcı haksız tahrik ve takdiri indirim nedenlerini”ni oybirliği ile kabul etti. Yargıtayın kararının ardından Tolgahan Gürsoy’un “kasten insan öldürmek” suçundan müebbet cezası, öldürdüğü kişi eşcinsel olduğu için “haksız tahrik” indirimi ile 12 yıla, bu ceza da “takdiri indirim” ile 10 yıla düştü.
Kararla ilgili açıklama yapan Avukatı Fırat Söyle, Ahmet Ö. cinayetinin nefret suçu olarak tanımlanması gerektiğini vurguladı.
kaosgl.org’dan Ali Erol'a konuşan Avukat Fırat Söyle, sanığın mağduru 9 yerinden bıçakladığına dikkat çekti ve savcılığın “sıradan adli bir vaka” olarak değerlendirmesinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Savcılığın iddianamesini karar olarak kabul eden İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ni eleştiren Avukat Söyle, sanık Tolgahan Gürsoy’un Ahmet Ö. ile bir gey barda tanıştıklarının ve seks yapmak amacıyla Ahmet Ö.’nün evine gittiklerini dile getirdi.
Savcının ve Mahkemenin sanığın “haksız tahrik olduğu” sonucuna varmalarına tepki gösteren Av. Söyle itirazlarını şöyle sıraladı:
“Savcının cinayet için ileri sürdüğü ‘cinsel ilişki teklifi karşısında onurunu kurtarma’ gerekçesi doğru olamaz çünkü sanık Tolgahan Gürsoy, Ahmet Ö. ile bir gey barda tanışmış ve cinsel ilişki amacıyla Ahmet Ö.’nün evine gitmiştir. Ahmet Ö.’yü 9 yerinden bıçaklayarak öldürmesini gerektirecek bir durum yoktur.”
Mahkemenin “haksız tahrik” indiriminin ayrımcılık yaratan bir durum olduğunu belirten Av. Söyle, “İnsanların cinsel yönelimlerinin farklı olması öldürülmelerini, ayrımcılığa maruz kalmalarını gerektirmemektedir” dedi.
Avukat Fırat Söyle, sanıkların ifadelerinin ve cinayete dair özelliklerin pek çok olayda benzerlik taşımasının altını çizdi ve ekledi: “Cinayetlerin ortak özellikleri bıçağın kullanılması, onlarca bıçak darbesi, savunmaların aynı yönde olmasıdır. Mahkemeler hüküm verirken ağırlıklı olarak sanıkların beyanını göz önünde bulundurmakta ve kararlar sanıklar lehine olmaktadır.”