Yargı reformu paketinin Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından, istinaf mahkemelerinde 5 yılın altında aldıkları cezası kesinleşenlere temyiz başvurusu, halen cezaevinde cezaları infaz edilenlere de tahliye yolu açıldı. Bu doğrultuda Cumhuriyet Gazetesi davası kapsamında cezaevinde bulunan Emre İper hakkında tahliye ve temyiz başvurusu yapıldı.
Cumhuriyet Gazetesi davasında, Yargıtay verdiği bozma kararının, beş yıl altında ceza alan ve hükmü kesinleşenlere de sirayet ettirilmesine hükmederek cezaevinde olan yazarların cezalarının infazının durdurulmasına ve salıverilmelerine karar vermişti. Böylece halen cezavinde olan Musa Kart, Güray Öz, Mustafa Kemal Güngör, Hakan Kara ve Önder Çelik serbest bırakılmış ancak Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası alan Yusuf Emre İper hakkında sirayet şartları oluşmadığı için istinaf mahkemesinin verdiği ret kararını onamıştı.
Reform paketine göre Terörle Mücadele Kanunu'nda terör örgütü propagandasını düzenleyen maddeye, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ifadesi eklendi. Değiştirilen hüküm doğrultusunda “terör örgütü propagandası”ndan 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası alan ve cezası onanan Emre İper'in avukatları, müvekkilleri hakkında mahkumiyet kararının bozulmasını talep etti.
"Yasa, usul ve hukuka açıkça aykırı karar onandı"
Başvuru dilekçesinde, İstanbul BAM 3. Ceza Dairesi’nin hiçbir gerekçe göstermeden istinaf talebini esastan reddederek yasa, usul ve hukuka açıkça aykırı kararın onanmasına izin verdiği belirtildi.
Emre İper'in 25 nisan 2019’dan beri Kocaeli ceza infaz kurumunda olduğu hatırlatılan dilekçede, yapılan değişiklikle ceza miktarına bakmaksızın Emre İper’in mahküm edildiği TMK made 7/2 uyarınca temyiz yolunun açıldığı kaydedildi. Başvuruda ayrıca “zaman bakımından” uygulamada bir tereddüt yaşanmaması için de CMK’ya geçici bir madde eklenerek “infazı sürmekte olan kararlara” da temyiz yolunun açıldığı kaydedildi.
Temyiz gerekçelerinde, ilk derece mahkemesinin, Emre İper hakkında tek bir Tweet sebebiyle 3 yıl 1 ay 15 gün gibi çok ağır bir hapis cezasına hükmettiği, mahkemenin gerekçesinin gerçeklikten, objektiflikten, kamuoyunca bilinen olay ve olgulardan tamamen kopuk olduğu ifade edildi.
"Şiddete çağrı içermediği kuşkuya yer bırakmayacak biçimde ortada"
Emre İper’e terör örgütü propagandasından ceza verilmesine neden olan, 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece atılan diğer 3 Tweetin de, gerçekte tek bir düşüncenin açıklaması olduğu belirtilerek, “Bunlar bütünlüklü ve bağlamından koparılmaksızın incelenecek olduğunda da özü itibarıyla – iddia edilenin tam aksine –suç değil, demokrasiye yapılan müdahalelere karşı samimi bir üzüntü içerdiği, bu değerleri koruma amaçlı eleştirilerden ibaret olduğu görülecektir” ifadeleri kullanıldı.
"Propaganda niteliğinde tek bir sözcük dahi olmadığı açıktır”
Dilekçede, TMK 7/2’ye eklenen cümleye göre artık haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmayacağı kaydedilirken, “Mahkûmiyete neden olan tweet mesajlarına bakıldığında, terör örgütlerinin cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösteren, öven, bunları teşvik edip meşru gösteren, propaganda niteliğinde TEK BİR SÖZCÜK DAHİ OLMADIĞI açıktır” dendi. Hiç kimsenin bağlamından koparılan, hiçbir suç unsuru içermeyen, gizli-saklı değil, açık biçimde dile getirilen birkaç cümle nedeniyle terör örgütü propagandasıyla suçlanamayacağı kaydedildi.
15 Temmuz'un senaryo olduğunu söyleyen kişi hakkındaki karar hatırlatıldı
Dilekçede, Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 11.03.2019 tarihinde İper’in dosyasındaki konuya emsal teşkil edecek bir karar verdiği hatırlatıldı. Bir vatandaşın 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin senaryo olduğuna ilişkin sözleri irdelenerek, “Bir terör örgütünün cebir, şiddet veya tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da bu yöntemleri teşvik edecek nitelikte sözlerinin de söz konusu olmadığı, sanığın sözlerinin söyleniş zamanı ve biçimi nazara alındığında ağır eleştiri kapsamında kaldığı bu anlamda mahkemece suçun yasal unsurlarının oluşmadığı gerekçe gösterilerek verilen beraat kararının yerinde olduğu anlaşılmakla kanun yararına bozma talebinin reddine karar vermek gerekmiştir” tespitlerine yer verilen kararın İper’in mahkûmiyetine konu içeriğe bire bir uyduğu ifade edildi.
Ayşe Çelik kararı
Mahkûmiyet kararının Anayasa Mahkemesi uygulamasına da aykırı olduğu belirtilerek, “Anayasa Mahkemesi ölçütlerine bakıldığında, ifade özgürlüğünün demokratik bir toplumun olmazsa olmazı olduğu sıklıkla vurgulanmakta; şiddet çağrısı ya da nefret söylemi içermeyen ifadeler korunmaktadır” dendi.
Anayasa Mahkemesi’nin, "Ülkenin doğusunda yaşananların farkında mısınız? Çocuklar ölmesin" dediği için örgüt propagandasıyla yargılanan Ayşe Çelik hakkında verdiği ihlal kararına değinilerek, “Söz konusu karar ile temyiz konusu birebir aynı hukuksal tartışma içindedir. Bu da yurttaşların kamusal bir konuda söyledikleri ve şiddet çağrısı içermeyen sözlerinin terör propagandası sayılarak hapis cezasıyla karşılanması ve bunun ifade özgürlüğünü ihlal edip etmediğinin saptanmasına ilişkindir. Diğer deyişle her iki dosyanın inceleme alanı aynı hukuksal ilkeler, bağlam ve çerçeve içindedir” ifadelerine yer verildi.