Gündem

Yargı Paketi, TBMM’de: Muhalefetin amacı “gerçek özgürlük”

Paket, bu haliyle yasalaşırsa, yargının, mevcut uygulamalarını terk etmesini beklemek dışında yapacak yeni bir şey bulunmuyor

30 Eylül 2019 16:56
Gökçer Tahincioğlu

Analiz

TBMM, yarın (1 Ekim) başlayacak yeni yasama yılında ilk yoğun mesaisini Yargı Reformu Strateji Belgesi doğrultusunda hazırlanan 1. Yargı Paketi’ni yasalaştırmak için yapacak. Paketin yasalaşmasıyla istinaf mahkemesinde cezası kesinleşen ancak Yargıtay’a temyiz hakkı doğan 10 bine yakın hükümlü için özgürlüğüne kavuşma imkanı doğacak. Binlerce kişi pasaportuna kavuşacak, uzun tutukluluk nedeniyle cezaevinde bulunan yüzlerce kişi de tahliye olacak. Buna rağmen pakette, özellikle düşünce ve ifade özgürlüğüyle ilgili düzenlemeler yetersiz. CHP ve HDP’nin amacı komisyon aşamasında, bu konudaki maddeleri ete kemiğe büründürmek, kapsamını genişletmek. Ancak iktidar ortağı MHP ile özellikle Terörle Mücadele Kanunu konusunda hassas bir denge yürüten AKP’de bu eğilim yok. Paketin temel hedefi ise yargının hızlandırılması, cezaevlerinin ferahlatılması olarak görülüyor. Paket, bu haliyle yasalaşırsa, yargının, mevcut uygulamalarını terk etmesini beklemek dışında yapacak yeni bir şey bulunmuyor.

TBMM’ye sevk edilen yargı paketi 39 maddeden oluşuyor. Bu maddelerin sadece birkaçı düşünce ve ifade özgürlüğü ile ilgili. Kalanlar, yargıyı hızlandırmak, meslek gruplarına hak tanımak ve yargı alanındaki sınavları, avukatlığa girişi düzenlemek olarak özetlenebilir. Düşünce ve ifade özgürlüğünü, temel hakları ilgilendirmeyen belli başlı değişiklikler şöyle:

- 15 yıl kıdemi bulunan avukatlara İçişleri Bakanlığı görüşüyle yeşil pasaport verilmesi.

- KHK ile ihraç edilen ya da idari işlemle pasaportu iptal edilenlerden cezasını çekenlere, takipsizlik alanlara ya da beraat edenlere, başka dava ve soruşturmaları yoksa İçişleri Bakanlığı onayıyla pasaport verilmesi.

 - Hukuk fakültesi mezunlarına hukuk mesleklerine giriş sınavını yapılması.

- Hakimlik ve savcılık mülakatlarını Adalet Akademisi’nin yapması.

 - Ön ödemeli suçlarda cezanın taksitle ödenmesi.

 - Savcılara, üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda, dava açmayı erteleme yetkisi tanınması.

 - Mahkemelerin iddianameyi iade etme yetkilerinin hangi durumlarda kullanılabileceğinin somutlaştırılması.

- Başka yere nakledilen davalarda mağdurlara masraf ödemesi yapılması.

- Yeni getirilen Seri Muhakeme Usulü uygulaması ile hakkı olmayan yere tecavüz, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma, gürültüye neden olma gibi suçlarda savcıya suçluyla pazarlık yetkisi verilecek. Savcı, suçluyla anlaşarak bu usulün uygulanmasını mahkemeden talep edebilecek. Bu durumda itiraflarda bulunan sanığa düşük ceza verilecek.

- Yeni getirilen Basit Yargılama Usulü uygulaması ile asliye ceza mahkemeleri de savcılar gibi sanıkla pazarlık yaparak, düşük cezayla yargılamayı hemen sonlandırabilecek.

Dağ fare doğurdu

Paketin ağırlığı bu düzenlemelerden oluşuyor. Düşünce ve ifade hürriyeti, temel haklar alanındaki maddeleri ise şöyle özetlemek mümkün:

- İstinaf mahkemelerinin kesin hükme bağladığı bazı davalarda hükümlülere Yargıtay’a başvurma hakkı getiriliyor. Cumhuriyet davasında aynı suçu işleyip 5 yılın altında ceza alanların dosyası istinaf mahkemesinde kesinleşmiş, 5 yılın üstünde ceza alanların dosyası Yargıtay’a gitmişti. Bu nedenle cezası kesinleşenler cezaevine konulmuştu. Yüksek ceza alanlar cezaevine girmemiş, Yargıtay kararı bozunca düşük ceza alanların neden yattığı eleştiri konusu olmuştu. Düzenleme tam da bu konuyla ilgili. Getirilecek düzenlemeye göre, halk arasında korku ve panik yaratmak amacıyla tehdit, suç işlemeye tahrik, suçu ve suçluyu övme, halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama, kanunlara uymamaya tahrik, Cumhurbaşkanına hakaret, devletin egemenlik alametlerini aşağılama, Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini, Devletin kurum ve organlarını aşağılama, silahlı örgüt, halkı askerlikten soğutma gibi suçlarda istinaf mahkemesinde kesin karar verilse de Yargıtay’da temyiz mümkün olacak. Ancak her itirazı edenin başvurusu kabul edilmeyecek. İtirazı ceza daireleri başkanlar kurulu karara bağlayacak. İtiraz hakkında, kararına itiraz edilen dairenin başkanı veya görevlendireceği üye tarafından kurula sunulmak üzere bir rapor hazırlanacak. Kurulun itirazın kabulüne ilişkin kararları, gereği için dairesine gönderilecek. İtiraz kabul edilirse, hükümlü, yargılama yapılırken tahliye başvurusunda bulunabilecek. Başta TMK’dan hükümlü bulunan eski HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş olmak üzere 10 bine yakın hükümlü, bu düzenleme ile Yargıtay’a başvurabilecek.

- Cinsel istismar ve saldırı suçlarında çocukların ifadesi özel ortamda alınacak. Dava aşamasında zorunlu değilse yeniden ifadeleri alınmayacak.

 - Terörle Mücadele Kanunu’nun çok eleştirilen “propaganda” başlıklı 7. Maddesine, “Haber verme sınırlarını aşmayan veya eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz” ifadesi ekleniyor. Böylece haber ve eleştirilerin suç olmaktan çıkartılması amaçlanıyor. Cumhuriyet davası, Barış İçin Akademisyenler ile ilgili açılan davalar bu kapsama girebilecek.

- Soruşturma aşamasında, ağır ceza mahkemesi alanına girmeyen suçlarda tutukluluk süresi 6 ayı geçemeyecek. Ağır ceza mahkemesi alanına giren suçlarda ise bu süre en fazla 1 yıl olacak. Devlete karşı işlenen suçlarla, TMK kapsamındaki suçlarda ise tutukluluk süresi en fazla 1,5 yıl olacak ve 6 aylığına bir kez uzatılabilecek. 15 yaşından küçüklerin işlediği suçlarda bu süreler yarı oranında, 18 yaşından küçüklerin işlediği suçlarda ise dörtte üç oranında uygulanacak. Daha önce bu süre asliye cezalarda 1 yıl, ağır cezalarda 2 yıldı. Devlete karşı işlenen ve TMK kapsamındaki suçlarda ise süre 5 yıl olarak belirlenmişti.

- İnternet sitelerine yönelik verilen erişime engelleme kararlarında, içeriğe erişimi engelleme yöntemi uygulanacak. Site değil, ilgili içerik engellenecek. Bu mümkün değilse internet sitesinin tümüne yönelik erişim engellenecek.

“Reform” denilen paketle ilgili temel beklenti, düşünce ve ifade hürriyeti konusunda derin bir nefes aldırması, terör tanımı konusunda AB’nin isteği doğrultusunda adım atılmasıydı. AB, terör tanımı muğlaklığının temel sorun olduğunu 5 yıl önce Türkiye’ye bildirmişti. Pakette, bu konuda adım yok. Haber ve düşünce açıklamasının suç oluşturmaması ise zaten anayasal hak. Terörle Mücadele Kanunu’na bu düzenleme konularak, göz boyamadan öteye gidilmiyor. Neyin haber, neyin ifade özgürlüğü olduğu yine yargının insafına bırakılmış durumda. Pasaport vb. haklar konusunda İçişleri Bakanlığı yine yetkilendiriliyor. Tutuklamaya sınırlama getiren maddelerde yine tutuklamanın cezaya dönüşmesine yönelik ince hesaplamalar yapılmış ve mevcut durumu değiştiren bir tablo yok. Erişime engelleme kararları ile ilgili düzenleme bile mevcut durumun tekrarı.

TBMM’ye getirilen paket, son yargı paketi değil. Yenileri ile ilgili çalışmalar sürüyor. Ancak “yapmış gibi olma” anlayışı, geleceğe dair de çok umut vermiyor.

TIKLAYIN - İşte 39 madde ile TBMM Başkanlığı'na sunulan Yargı Reformu Paketi