Gündem

Yarbay Ali Tatar Yargıtay'ın Ergenekon kararını göremedi: Bu hukuksuzluğa isyan için hayatıma son veriyorum!

Yarbay Ali Tatar, 2009 yılında hayatına son vermişti

21 Nisan 2016 20:36

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, soruşturması Ümraniye'deki bir gecekonduda 12 Haziran 2007'de 27 el bombası ele geçirilmesiyle başlayan 275 sanıklı Ergenekon davasında, "örgüt yok, hukuka aykırı delilller var" hükmüne vararak İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararını hem usul, hem de esas bakımından bozdu. 2009'da daha sonra sırasıyla Poyrazköy ve Ergenekon iddianameleriyle birleştirilecek 'Amirallere Suikast' iddianamesinin soruşturma aşamasında şüpheliler arasında yer alan Deniz Yarbay Ali Tatar, tahliye olduktan iki gün sonra ikinci kez tutuklama kararı çıkınca intihar etmişti.  Yarbay mektubunda, “O deliğe dönmektense mezara giderim. Yapılan hukuksuzluğa isyan için hayatıma son veriyorum” diye yazmıştı.

 

Yarbay Tatar'ın veda mektubu

 

7 Aralık’ta Deniz Kuvvetleri Komutanları’na suikast planladığı iddiasıyla tutuklanan Deniz Yarbay Tatar, avukatlarının itirazı üzerine 16 Aralık’ta serbest bırakılmış, ancak 2 gün sonra savcılığın talebi üzerine hakkında yeniden yakalama emri çıkarılmıştı. 18 Aralık Cuma günü mahkemenin kararını alan Yarbay Tatar, ertesi sabah evinin banyosunda silahıyla başına bir el ateş ederek intihar etti. Gece hiç uyumayan Tatar, sabaha karşı 5 sayfalık bir mektup kaleme aldı.

Mektubuna Tatar’ın eşi Nilüfer Tatar’a hitaben “Sevgili Nilü ve aileme, beni bulan yetkililere” diyerek başladığı öğrenildi. “Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilmez” diyen Tatar, isim vermeden sitem ettiği mektubunda, “Hiç suçum yok, hukuksuzluğa, karanlığa karşı ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum” ifadesini kullandı. Ali Tatar mektubunda, “Bu şekilde giderseniz ne yönetecek bir ordu ne yaşayacak bir ülke ve cumhuriyet bulamayacaksınız” ifadesine yer verdi. 

 

"Başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım"


Ali Tatar, şunları söylemişti:

Sevgili Nilü, ailem ve beni bulan yetkililere, Öncelikle başınızı öne eğdirecek hiçbir şey yapmadım. Başınızı dimdik tutun. Ama ben bu hukuksuzlukla yaşayamam. Belki benim ölümüm benim durumumda olanların aydınlığa çıkmalarına vesile olur. 

İçim buruk. Bana bu oyunu oynayanlara ve sahip çıkmayanlara kırgınım. Yaşadıklarımı ikinci defa kaldırmam mümkün değil...

O deliğe bir daha dönmektense mezara girmeyi tercih ederim... Bu şekilde ölmeyi hiç istemezdim. 

Böyle bir ölüme en çok karşı çıkan insanlardan biri de benim. Ama kader böyleymiş. Hepiniz hakkınızı helal edin. Beni rahmetli babamın yanına gömün. Eşimi ve Gökçenimi size emanet ediyorum. 

Kızımı ve eşimi yalnız bırakmayacağınızı, bu işin peşini bırakmayacağınızı biliyorum. Tek tesellim sizleri son bir defa, hep birlikte görmek oldu. (O sabah aile fertlerinin büyük bölümü Tatar’ın evindeydi.) 

Gökçen’im derslerine çık iyi çalış. İyi çalış ve önemli yerlere gel ki, benim hesabımı sorabilesin.

Hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilemez... Bu şekilde giderseniz ne yönetecek ne bir ordu ne yaşayacak cumhuriyet, bir ülke bulamayacaksınız.... 

Şunu bilin ki, en küçük suçu ve günahı olmayan ben bu yapılan hukuksuzluğa isyan ve bu karanlığa bir nebze ışık olabilmek için hayatıma son veriyorum.