AKP Ankara Milletvekili ve Star yazarı Yalçın Akdoğan, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasıyla ilgili olarak "Erdoğan’dan sonra ne olacağını dert edenler 2030 Türkiyesi’ni dert ediyorlar. Suret-i haktan görünerek bu soruyu soranların Erdoğan’ı veya sistemin işleyişini düşünmediği çok açık. Amaçları AK Partili seçmenin kafasını karıştırmak" dedi.
"Erdoğansız bir Türkiye arzulayanlar Erdoğan’dan sonrasını dert ediyormuş gibi propaganda yapıyorlar" ifadesini kullanan Akdoğani "AK Partililerin kesinlikle bu tuzağa düşmemesi gerekir" diye yazdı.
Yalçın Akdoğan'ın "Ey Erdoğan’dan sonrasını düşünenler..." başlığıyla yayımlanan (29 Mart 2017) yazısı şöyle:
16 Nisan referandumunda evet çıktığı takdirde planlanan seçim tarihi 2019. Yani yeni sisteme 2019’da geçilecek…
Erdoğan eğer iki kez aday olur ve seçilirse bu demektir ki, 2029. Erdoğan’dan sonra ne olacağını dert edenler 2030 Türkiyesi’ni dert ediyorlar. Suret-i haktan görünerek bu soruyu soranların Erdoğan’ı veya sistemin işleyişini düşünmediği çok açık. Amaçları AK Partili seçmenin kafasını karıştırmak.
Peki, eğer anayasa değişikliği gerçekleşmezse bu sistem Erdoğan’dan sonra ne olacak?
Veya şöyle soralım: Erdoğan olmasa bu sistemin hali nicedir?
Erdoğan’dan önce bu sistem iflas etmişti.90’lı yılları ve 2000’in ilk yıllarını hatırlayın. Siyasi krizlerle debelenen ve vesayet odaklarının esiri olmuş bir Türkiye…
AK Parti gibi güçlü bir tek parti iktidarının ve Erdoğan gibi etkili bir liderin sayesinde yürümeyen bir sistemle Türkiye mümkün olabildiği kadar yol aldı, önemli mesafeler de kat etti ama daha büyük sıçramalar yapmasının önü hep kesildi.
Erdoğan olmazsa veya Erdoğan’dan sonra bu sistem yürür mü? Dediğimiz gibi zaten yürümüyordu, yürümez de.
O halde yürümeyen ve kriz üreten mevcut hükümet sistemini kişilere endeksli olmaktan çıkarıp sistem düzeyinde bir revizyona tabi tutmak gerekiyor. Yapılan budur.
Rahmetli Özal veDemirel hem Başbakanlık yaptılar, hem Cumhurbaşkanlığı ve daha AK Parti yokken bu soruna parmak bastılar, sistemin yürümediğini vurguladılar. Halkın desteğini alan ve etkili konuma gelen siyasetçiler hep aynı şeyden dert yandılar.
Eğer meseleyi kökten çözmek ve kişilere bağlı olmaktan çıkarmak istiyorsak, sistem düzeyinde değişime gitmek durumundayız.
Ayrıca, Erdoğan’ın varlığına tahammül edemeyenlerin uluslararası düzeyde nasıl ‘hayır’ kampanyası yaptığını görüyoruz. Amaç, Erdoğan’dan kurtulmak ve işlemeyen sistemle Türkiye’yi uydu ülke olarak istedikleri eksende tutmak…
Erdoğansız bir Türkiye arzulayanlar Erdoğan’dan sonrasını dert ediyormuş gibi propaganda yapıyorlar. AK Partililerin kesinlikle bu tuzağa düşmemesi gerekir.
Evet’çilerin düşmemesi gereken ikinci tuzak, Kılıçdaroğlu’nun ‘hayır’ çıkarsa hiçbir şeyin değişmeyeceği propagandasıdır.‘Herkes yerinde, hükümet devam ediyor’ diyen Kılıçdaroğlu’nun ‘hayır’ çıkması halinde nasıl bir yaygara yapacağı, ‘hayır’ lobisi haline gelen Türkiye düşmanlarının ne tür tertipler içine gireceği unutulmamalı…
FETÖ’cülerin ve işbirlikçisi lobilerin hayır propagandasının temelini ‘Erdoğan’ın sonu’ sloganı oluşturuyor.
Hem Erdoğan’a ve hükümete çelme takma, yeni bir milat başlatma arzusundalar, hem de ‘hayır ile istikrarı’ bir arada zikretme kurnazlığı içindeler.
Erdoğan’ın ve AK Parti iktidarının varlığı güven ve istikrarın devamı için olmazsa olmaz önemdedir. Bunun referandumdaki karşılığı ise ‘hayır’ değil, ‘evet’tir.
Farklı sebeplerle homurdananlar veya karnından konuşanlar bu tehlikeyi gözardı etmemelidirler.
Erdoğan’ı devirmek isteyenler, yürümeyen bir sistemi millete dayatmak istiyorlar. FETÖ’nün derdi de bu, Kandil’in derdi de bu, küresel güç odaklarının derdi de bu… Hem Erdoğan olmasın, hem zaten iflas eden ve Erdoğansız yürümeyen sistem devam etsin! Yani 90’lı yılların istikrarsızlık ve kriz sarmalına geri dönelim… Böyle bir oyuna gelmek, bu ülkenin geleceğini karartmak demektir.
MHP tabanının da bu oyuna gelmemesi önem taşıyor. Milliyetçi/ülkücü kitlenin sadece Türkiye’yi değil MHP’yi de ele geçirmek isteyen FETÖ’nün ekmeğine yağ sürmeyeceğine, Kandil’in ve HDP’nin ‘hayır’ bloğuna güç vermeyeceğine inanıyorum.