Gündem

Yalçın Akdoğan: Abdullah Öcalan hâlâ en önemli aktör

Akdoğan: Kandil'in tavrını görmek lazım. Kandil sedece kendi hedefleri için değil bölgesel denklemde bir yer teşkil ediyor

31 Aralık 2012 22:59

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyasi Danışmanı Yalçın Akdoğan, "Abdullah Öcalan, çözüm için hâlâ en önemli aktör durumunda. Örgütün Öcalan’ı zaman zaman boşa çıkardığını, ismini kullandığını, isminden nemalandığını biliyoruz. Uzun zamandır cezaevinde ve örgütü fiili olarak yönetmesi söz konusu değil. Ama örgütün duygusal vücudunda önemli bir araç" dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Siyasi Başdanışmanı ve AK Parti Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan, NTV yayınında Oğuz Haksever’in sorularını yanıtladı.

Günün en önemli gelişmesi, Başbakan Erdoğan’ın devam ettiğini açıkladığı ‘İmralı ile görüşmelerin' içeriğine dair basında çıkan haberlerdi. Görüşmelerde, silah bırakmanın masaya yatırıldığı, yeni yılın ilk aylarında somut gelişme sağlanacağı, örgütün üst düzey yöneticilerinin başka ülkelere gidişi gibi konuların görüşüldüğü iddia edilmişti.

Kısa sürede netice alınması yönündeki beklentinin aşırı iyimserlik olduğunu belirten Akdoğan, Abdullah Öcalan'ın hala en önemli aktör olduğunun altını çizdi.

"2012 yılını zafer yılı ilan eden örgüt, büyük bir hezimet yaşadı" diyen Akdoğan, NTV yayınında şunları söyledi:

"Örgüt, bu yıla mahsus özel bir proje açıklamış, zafer yılı ilan etmişti. Bütün gücünü, amacını gerçekleştirmek için harcadı.

Arap baharından sonra devrimci halk savaşı stratejisi peşindeydi. Kırsalda alan hakimiyeti sağlama, şehir merkezlerinde insanları sokağa dökmek gibi adımlarla, ana ahedefe ulaşma peşindeydi. Zafer yılı dediler ama hezimet yılı oldu. Hem kırsalda hem şehirde kaybettiler. Bunda KCK operasyonlarının da etkisi oldu.

Bu tabi ki örgüt içinde sorgulamaları da beraberinde getirdi. Siyasi kaçırmalar, okullara yönelik molotoflu saldırılar halkta tepki yaratırken, benzer bir sorgulama örgüt içinde de yaşandı. 100-150 kişilik grupları intihar eylemlerine göndermeleri, örgüt içinde ‘bizi bile bile ölüme gönderiyorsunuz’ sorgulamasına neden oldu..."

 

Operasyon haberi verdi

 

2012 yılında teröle mücadele etkisiz hale getirilen örgüt üyesi sayısını açıklayan Akdoğan, ayrıca sıcak da bir haber verdi:

"Bu yıl içinde 1450 terör örgütü mensubu etkisiz hale getirildi; ölü ya da teslim olan örgüt üyesi sayısı bu. Bu büyük bir hezimettir.

Devam eden operasyonlar var ve bunlardan biri şu an Lice’de sürüyor. 10 terörist etkisiz hale getirilmiş durumda. (Oğuz Haksever'in yeni bir gelişme olarak altını çizmesi üzerine Akdoğan, "Asker ağırlıklı bir operasyon. Polis timlerinin desteği de var. Son dönemde zaten böyle oluyor. Hem istihbarat hem operasyonda işbirliği var. Bu uyum ve koordinasyon nedeniyle de başarılar alınıyor" dedi.)

Örgüt artık silahlı mücadeleyle bir yere varılamayacağını görüyor. Örgüt içerisinde ciddi motivasyon kırılması, sorgulama başladığı zaman daha fazla baskı ve bu da daha fazla tepki doğuruyor. Örgüt de bunu görmüş durumda.

Diğer taraftan siz de, hep söylediğimiz gibi, işi sadece güvenlik boyutuyla ortadan kaldıramazsınız. Halkı kazanma ve müzakere dahil çok boyutlu çalışmalar yapılmalı. 10 yıldır bu yapılıyor... Ancak Oslo sürecinden netice alınamadı...

 

İmralı ile görüşme

 

Akdoğan, Başbakan Erdoğan’ın 'devam ediyor' açıklamasının ardından içeriğine dair basında haberler çıkan İmralı ile görüşmelerle ilgili şunları söyledi:

"Başbakan Erdoğan görüşmelerin devam ettiğini, ihtiyaç duyulduğunda bu tür enstürmanların kulanılacağını söyledi. Anlaşılan yine kullanılıyor.

Bugün basına, birkaç ay içerisinde netice alınacağına dair haberler yansıdı. Amaç silahların susması değil. Silahları bıraktırmaya dönük netice alacak her türlü çalışma bizim için önemli. Akan kan dursun, silahlar sussun, terör belasından kurtulalım deniyorsa o zaman dağdan indirme projeleri ya da silahların bırakılmasına dönük çalışmaların devreye sokulması gerekiyor.

Bu tür konulara ihtiyatlı iyimserlikle yaklaşılması lazım. Yani aşırı olumlu hava pompalamak, rüzgarlar estirmek daha büyük hayal kırıklıklarına neden olaiblir. Biz gerçekçi olacağız, iyi niyetle süreçleri devam ettireceğiz, netice almak için samimi bir gayret içinde olacağız. İnsanlar ümtsiz bırakılmamalı ama umutlarıyla da oynanmamalı. Ciddi bir çalışma var ama ‘3-5 ayda bir netice alınır’ durumunu doğru bulmuyorum...Bu süreçte Kandil ne diyecek, İmralı ne diyecek, görüşmelerin içeriğini bilmediğimiz için bir şey diyemiyoruz..."

 

'Devlet aklı ders çıkardı'

 

Akdoğan, konuyla ilgili ‘öncekilerden farkı ne ‘ sorusu şu yanıtı verdi:

“Daha öncekilerin farklı ayakları vardı. Devletin siyasi aklı yaşananlardan ders çıkarmıştır. Daha önceki süreç Silvan saldırısıyla sabote edilmişti. Kandil ve farklı kanatların sürece olumlu yaklaşmadığını gördük. Öcalan’ın da o dönemde ‘bu işler olmasın’ dediğini düşünmüyorum. Kendi ağırlığını artırmak için eylem yapılmamasını isteyen bir tavır içerisinde olduğu bir süreç yaşanmadı.

 

'Bizi nereye götürür bilmiyoruz'

 

Bugün devlet açısından amaç silah bıraktırmaktır. Kandil’in tavrını görmek lazım. Kandil sedece kendi hedefleri için değil bölgesel denklemde bir yer teşkil ediyor. PKK’nın varlığını sürdürmesini isteyen güçler olduğunu biliyoruz. Suriye, İran, Irak bağlamında farklı kanatların, farklı angajmanlara girdiklerini görüyoruz. Bu denklemde, bu diyalog bizi nereye götürür bilmiyoruz..."

 

'PKK çözümü zorlaştırıyor'

 

"Kırmızı çizgi var mı?" sorusu karşısında "Amaç silah bıraktırmaktır" diyen Akdoğan şunları söyledi:
"Orada Kürt meselesi bağlamında her şey konuşuluyor değildir. Kürt meselesinde muhattap Kürt kardeşlerimizdir... Bugün terör sorunu, Kürt meselesini de zehirleyen, demokratik çözümünü zorlaştıran bir faktördür ve bunu görmezden gelemeyiz. Bu sorunun devreden çıkarılması gerekiyor...

Biz Kürt meselesinde PKK’ya endeksli hareket etmedik. Bu hükümetin meselesidir ve çözmek için elinden geleni yapıyor. Kürt meselesi kadar terör meselesi de önemlidir ve sorunun bir ayağı durumundadır. Blokaj oluşturmuştur ve ortadan kaldırılması gerekir."

 

'Öcalan çözümün neresinde?'

 

"Hala en önemli aktör durumunda. Örgütün Öcalan’ı zaman zaman boşa çıkardığını, ismini kullandığını, isminden nemalandığını biliyoruz. Uzun zamandır cezaevinde ve örgütü fiili olarak yönetmesi söz konusu değil. Ama örgütün duygusal vücudunda önemli bir araç. Örgüt de bunu bildiği için 'cezaevinde dursun her şeye karışmasın' havaları esiyor. Öcalan’a rağmen örgütte farklı eğilimlerin gerçekleşmesi pek mümkün değil. Öcalan diye diye onun altını oymak isteyenler olduğunu gördük...

Bugün örgütte farklı eğilimlerden insanlar var... Bunlar içerisinde Öcalan figürü bir tutkal vazifesi görüyor ve adını kullanmak örgütün de işine geliyor. Kısa vadede Öcalan’a açıktan bayrak açılma ihtimali görmüyoruz. Önemli bir fügür ve işi nereye götürür onu zaman içinde göreceğiz...”