Gastronomi yazarı Vedat Milor, Hürriyet’te kaleme aldığı bugünkü yazısında, “Yemek sanat mıdır?” sorusunu irdeledi.
“Yemeğin çok derin bir sanat formu olduğunu düşünenlerin sayısı az değil. Özellikle avangart şefler. ‘Yemek tüm duyularımızı harekete geçirdiği için üst düzey bir sanat türüdür’ diyorlar. Bu görüş beni birkaç nedenle rahatsız ediyor” diyen Milor, şunları kaydetti:
“Ferran Adrià ve René Redzepi gibi üst düzey, avangart şeflere saygı duyuyorum ama onlara bir Beethoven ya da Picasso payesi vermek bana abartılı geliyor. Hitap edilen duyuların sayısından yola çıkarsak bu tip saçma sapan bir sonuca ulaşıyoruz. Avangart ve onlara özenen çoğu şefin yemekte görselliğin önemini abartıp başka şeyleri feda ettiklerini düşünüyorum. Bunların başında lezzet ve malzeme kalitesi geliyor. Malzemeyle çok oynayıp dokusunu değiştirince yemekte malzemenin önemi ikinci plana atılıyor.”
“Peki, bir şef sanatkâr addedilir veya bazı yemekler sanat eseri sayılabilir mi?” sorusuna karşın, sanat eleştirmeni Blake Gopnik’in Hatinoğlu’nun yazısında konuya ilişkin görüşünü hatırlatan Milor, "Ben biraz farklı bir sonuca ulaşıyorum. Önümüze yeni bir pencere açıp bizi düşündüren ve düşünsel açıdan zenginleşmemize katkı sağlayan yemek olayı, ciddi bir potansiyel içeriyor. 'Ne yersen osun!' sözünde bir gerçeklik payı var. Farklı mutfakları deneyen insanların ufku genişliyor, daha hoşgörülü oluyorlar. Damağımız ve koku alma duyularımız geliştikçe diğer sanatlara daha çok ilgi duyacağımızı ve genel anlamda duyarlılığımızın gelişeceğini de düşünüyorum.”
Milor, “Tabii bunlar ‘Yemek, edebiyat düzeyi bir sanattır’ ya da ‘Yeni bir bileşim yaratmak bir senfoni bestelemekle eşdeğerdir’ anlamına gelmiyor. Ama işe bir yerden başlamakta yarar var!" diye yazdı.
Yazının tamamını okumak için tıklayın.