Adalar vapurunda simit sattığı için İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin güvenlik görevlileri tarafından darp edilen 18 yaşındaki Ali Kayacan olayın ardından konuştu. Okumak için simit sattığını ve darp olayından sonra psikolojisinin bozulduğunu anlatan Kayacan, güvenlik görevlilerinin kendisine 'polise söylersen seni öldürürüz' söylediğini belirtti.
Okul harçlığını çıkarmak için simit satan 18 yaşındaki Ali Kayacan geçtiğimiz cumartesi günü Adalar vapurunda İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı güvenlik görevlileri tarafından makine dairesinde darp edildi.
Burnundan ve vücudunun çeşitli yerlerinden tekme, tokat ve copla darp alan Ali Kayacan olay anı görüntüleri ve hastane raporlarıyla savcılığa başvurdu.
Sadece vapurlarda değil, Adalar’da da simit satan ve Adalılar tarafından tanınan Kayacan yaşadığı darp olayını Adalar Gerçek gazetesinden Aysel Kılıç’a anlattı.
"Okumak için simit satıyorum"
Pendik’te ailesiyle birlikte oturan ve beş kardeşten en küçüğü olan Kayacan babası gibi simit satıyor. Kavak Pınar Lisesi’nde son sınıf öğrencisi olan Kayacan, öğrenimine devam etmek için simit sattığını anlattı:
“Babam da ağabeyim de simitçi. Ben de yaklaşık beş yıldır yazları ve hafta sonları simit satıyorum. Tüm zamanımı bu işe ayıramıyorum; çünkü okula ağırlık veriyorum. Okuyup kendime, aileme ve insanlara faydalı biri olmak istiyorum.”
"Tekme tokatla, copla vurdular"
Ali Kayacan, 29 Temmuz günü maruz kaldığı o anları şöyle anlattı:
“O gün Burgazada’da simit satıyordum. Öğlen vaktiydi. Adalar Şehir Hatları Vapuru iskeleye yanaşınca Büyükada’ya gitmek için simit tepsimle bu vapura bindim. Biner binmez güvenlikçiler kollarımdan tuttu. ‘Vapurda simit satamazsın’ dediler. ‘Simitlerini aşağıya makine dairesine bırak’ dediler. Onları takip ettim. Aşağıda bulunan makine odasına iner inmez bir güvenlikçi simit tepsimi aldı, diğeri de yüzümü tokatladı. Elleri öyle ağırdı ki düşmemek için kendimi zor tuttum. Güvenlikçi tokat atmaya devam ederken, diğeri de copla vurdu. Burnum kanıyordu. Vurmamaları için yalvardım ama onlar vurmaya devam etti. Burnum kanıyordu. Çok korkuyordum… Sadece güvenlikçilerin girdiği bu saklı odadaki çığlıklarımı yolcuların duyup gelmesini çok isterdim. Ama ne duyan oldu, ne de gören.”
"Polise söylersen seni öldürürüz"
Ali Kayacan şöyle devam etti:
“Görüntülerimi çektikleri için de çok keyifliydiler. ‘Bu görüntüleri başka satıcılara da gösteririz’ diyorlardı. ‘Olayı polise söylersen seni öldürürüz’ diye beni tehdit ettiler. Heybeliada’da indiğimde iskelede polis ekibi karşımdaydı. Ama korktum, onlara anlatamadım. Su buldum, kanayan burnumu temizledim. Aileme bile haber vermedim. Ama eve gittiğimde herkes olayı duymuştu. Amirlerine kendilerini beğendirmek için olsa gerek, güvenlikçiler darp görüntülerimi kendi whatsAAp gruplarında paylaşmışlar. Sonra da benim gibi simit satıcısı olan gençlere bu görüntüleri gösterip ‘Siz de vapurda bir şey satarsınız sizi de böyle yaparız’ diye tehdit etmişler.
"Psikolojim bozuldu, uyuyamıyorum"
Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden ve Adli Tıp’tan darp raporu alan Ali Kayacan ailesiyle birlikte savcılığa başvurarak güvenlikçilerden şikayetçi oldu. “Geceleri uyuyamıyorum. Psikolojim bozuldu. Simit satmaya da çıkamıyorum” diyen simitçi çocuk, “Çok zor günler geçiriyorum. Bana yaşatılanların başka simitçilere, satıcılara yaşatılmaması için herkesin davama sahip çıkmasını istiyorum” dedi.