Türkiye'de 7 Haziran seçimlerine sayılı günler kala, liderler çıktıkları meydanlarda ekonomik vaatleri birbiri ardına sıralamaya devam ediyor. Siyasi partiler seçim beyannamelerinde geniş yer ayırdıkları işsizlik ve yoksullukla mücadele için asgari ücretin artırılması, emekli maaşlarının yükseltilmesi ve mazot ücretlerinin düşürülmesi gibi pek çok vaatte bulunuyor. Ancak tüm bu vaatlere karşın, Türkiye ekonomisi ‘düşük yoğunluklu kriz’ diye tanımlanabilecek bir dönemden geçiyor. Liderler meydanlarda ‘kaynak’ tartışması yapadursun, ekonomik göstergelerdeki olumsuz tablo her geçen gün daha da belirginleşiyor.
Temel göstergeler bozuluyor
Hem küresel piyasalardan hem de yakın çevresindeki savaşlardan olumsuz etkilenen Türkiye ekonomisinde, temel göstergeler bozuluyor. Türkiye'de işsizlik Ocak 2015 itibariyle yüzde 11’i aşarken, yıllık enflasyon ise Nisan 2015 itibariyle yüzde 8'e yükseldi. Bu arada 2015 için öngörülen yüzde 4'lük büyüme hedefine karşın, ekonomi yönetimi ilk çeyrek büyümesinin yüzde 1,5 civarında öngörüldüğünü açıkladı.
Büyümenin itici gücü konumundaki ihracatta da tablo hiç parlak değil. 2015’in ilk dört ayında ihracattaki kan kaybı yüzde 8'i aştı. Türkiye'nin en önemli pazarı olan Avrupa Birliği ülkelerine ihracat ise, döviz kurlarındaki yükselme sonrasında 4,5 milyar dolar düştü. Bu dönemde ihracatın lider ülkesi Almanya'ya ihracat yüzde 9,6, İngiltere'ye yüzde 8,1, Irak'a yüzde 23,4, İtalya'ya yüzde 12,4 geriledi. Özel yatırımların büyümeye katkısı ise yüzde 0,1 ile tarihinin en düşük seviyesinde.
Seçim sonuçları nasıl etkileyecek?
Peki 2015'in ilk yarısını geride bırakmaya hazırlanan Türkiye ekonomisini seçimler sonrasında nasıl bir tablo bekliyor? Deutsche Welle Türkçe Servisi'ne konuşan Piri Reis Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kaya Ardıç, yılın ikinci yarısında ekonominin nasıl bir performans sergileyeceğinin seçim sonuçları ile doğrudan ilintili olduğuna dikkat çekiyor. Türkiye ekonomisinin şu anda kriz sürecine girmiş bir görüntü sergilediğini dile getiren Ardıç, “Amerikan Merkez Bankası Fed’in faiz artırımı sonrasında kurlar daha da artacak. Bu durum Türkiye’yi daha da zora sokacak” diyor. AKP’nin seçimden tek başına iktidar olarak çıkması halinde mevcut ekonomik politikaların devam edeceğini dile getiren Ardıç, “Bugüne kadar çözülemeyen cari açık ve işsizlik gibi yapısal sorunların devam etmesi halinde krizin devam edeceğini söyleyebiliriz. Zira yatırımcının yatırım iştahını kesen güvensizlik ortamı, adalet sistemine güvenin kalmaması ve Erdoğan’ın otoriter söylemleri gibi kaygılar devam edecek” diye konuşuyor.
AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon kurulması halinde, iktisat politikalarında görece değişiklikler beklenebileceğini ifade eden Prof. Ardıç, “AK Parti’nin iktidarda olmadığı bir alternatifte ise şu an meydanlardaki popülist vaatler gündeme gelecektir. Bu da bütçede yeni düzenlemeleri gerektirir. Yapısal sorunların çözülmesine dönük adımlar atılırsa, makro göstergelerde düzelme olabilir” değerlendirmesinde bulunuyor.
'Ekonominin ikinci yarıda düzelmesini umuyoruz'
Üretim ve ihracatta önemli kayıplar yaşayan özel sektör temsilcileri ise Türkiye ekonomisinin seçimlerin ardından, yılın ikinci yarısında toparlanmasını umuyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği Başkanı İsmail Gülle, ihracatın önde gelen sektörlerinden olan tekstilde ilk 4 aylık dönemde yaşadıkları sıkıntıya dikkat çekiyor.
Parite etkisi nedeniyle kilo bazında ihracatta yüzde 4’lük artış sağlamalarına rağmen değer bazında yüzde 17 düşüş yaşadıklarını belirten Gülle, “Çevre ülkelerdeki karışıklıklar ve büyük ekonomilerdeki durgunluk da pazarlarımızı olumsuz etkiliyor” diyor. 7 Haziran seçimleri sonrasında ülkeyi 4 yıl boyunca yönetecek iktidarın ortaya çıkacağını ve bunun ekonomiye hız kazandıracağını dile getiren Gülle, “Biz yılın geri kalanında üretim ve ihracatta daha iyi bir performans bekliyoruz. Bir süredir sorunlu olan Rusya pazarında da olumlu gelişmelerin etkisiyle ihracattaki kan kaybını önleyebiliriz” diye konuşuyor.