Taraf gazetesi yazarı Prof. Dr. Murat Belge, yolsuzluk haberinin ardından AKP’nin oylarında bir düşüş görüldüğünü ancak 10 gün sonra eski orana dönüldüğünü söyleyerek, “İktidar bir sorun haline geldi, eyvallah! Ama uzun vadede belimizi büken sorun iktidarın olması değil, alternatifinin olamaması” dedi.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla gün yüzüne çıkan AKP Gülen cemaati geriliminin sandığa nasıl yansıyacağı tartışılırken, Taraf gazetesi yazarı Murat Belge seçimlerle ilgili bir yazı kaleme aldı.
Murat Belge’nin, Taraf gazetesinin bugünkü (11 Şubat) nüshasında yayımlanan, “Nihaî hakem: seçmen” başlıklı yazısı şöyle:
‘Nihaî hakem: seçmen’
Türkiye’de kendilerini “toplumun seçkinleri” olarak görenlerin en sık başvurdukları mecaz “uyuyan kitleler” mecazıdır. Onun için de bu siyasî jargonda “uyandırma” fiiline sık sık başvurulur. Bunun gibi bir de “koyun sürüsü” benzetmesi pek revaçtadır. Onu söylemek her şeyi açıklar.
Oysa uyuyan falan yok. Örneğin, şu son konjonktürü biçimlendiren olay ciddi yolsuzluğa işaret eden bazı belirtilerin ortaya çıkması oldu. Toplum ne diyor, bu iddialara karşılık? Güvenilir anket şirketlerinin araştırmalarına göre, hatırı sayılır bir çoğunluk, “inanırım, olmuştur,” diyor. Bu bir “uyuma” özelliği değil. Bu sefer “paralel devlet” iddiasını soruyorlar. “Vardır,” diyor. Bu, bazımıza, çelişki gibi görünüyor belki. Muhtemelen birine “evet” diyenlerin bir kısmı öbürüne “hayır” diyordur. Ama aynı çoğunluk ikisine de “evet” dediğine göre, çoğunluk ona da inanıyor, ötekine de. Peki, işin doğrusu da bu değil mi?
Kimse uyumuyor. Ama gözlemledikleri, anlamlandırdıkları olaylar karşısında, farklı tavır alıyorlar. Bu da bir “düşüncesizlik” falan değil, tersine, düşünceye, bir deney birikimine dayanan bir tavır.
Toplumların davranışları, tepkilerini göstermeleri ağır olur, zaman alır, demiştim. Toplum, daha önceleri yaşayarak edindiği deneyimlerin sonucuna göre hareket ediyor. Şu anda şu işleri yapan AKP’nin karşısında birinci rakip CHP mi? Öyle. Eh, bu toplumun CHP hakkında, CHP’nin hâlen temsil etmekte olduğu ideoloji hakkında yeterince deneyimi, yeterince bilgisi var. Tek-parti dönemi çok gerilerde kaldı diye düşünebiliriz; doğru da, geride kaldığı. Ama toplumsal bellek böyle bir şey: denizlerin geç ısınıp geç soğuması gibi, belki algılaması gecikiyor, ama algılamadığını da kolay kolay unutmuyor.
Ayrıca, CHP’yi tanımanın tek yolu “tek-parti dönemi”ni hatırlamak değil. Her darbe döneminde darbecilerin yanında CHP’lileri görmüş. Şunun şurasında, daha iki gün önce, Kılıçdaroğlu, “Nerede bu Ergenekon? Gidip üye olacağım,” demiyor muydu?
CHP bir dönemde değişir gibi oldu: Ecevit’le birlikte. 12 Mart hükümetine bakan vermeye karşı çıkan Ecevit sonra da İnönü’ye karşı kongre kazanıp partiyi değiştireceği umudunu verince, gene bu “uyuyan” toplum CHP’yi en azından “birinci parti” yaptı. Hem bu Ecevit, o dönemde, muhafazakâr bir simge falan da değildi. Komünist olduğuna dair aleyhte propagandası yapılan biriydi. Buna rağmen de en çok oyu olan parti olarak çıkmıştı seçimden.
Ama bir zaman sonra, Ecevit kendi mitini yedi. CHP bugün her zamankinden daha CHP. “Durum devam ediyor.”
Onun için, diyelim “flaş” bir yolsuzluk haberi patladı, AKP’nin oyunda bir düşüş görülüyor. Ama aradan on gün geçince, eski orana dönülüyor. Bunu söyleyen çok kişi var artık. İktidar bir sorun haline geldi, eyvallah! Ama uzun vadede belimizi büken sorun iktidarın olması değil, alternatifinin olamaması.
Taraf gazetesinde yayımlanan yazının tamamını okumak için tıklayın...