Gündem

'Üzmez'e paralel tezgâh kuruldu, deşifre etmeye gücümüz yetmedi'

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, cinsel istismar hükümlüsü Hüseyin Üzmez'in komploya kurban olduğunu yazdı

15 Ekim 2014 12:09

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, 14 yaşındaki kız çocuğuna cinsel istismar suçlamasıyla hüküm giyen ve dün (14 Ekim 2014) yaşamını yitiren Yeni Akit yazarı Hüseyin Üzmez’e “kartel desteği ile paralel tezgâh” kurulduğunu, bu tezgâhı deşifre etmeye Üzmez’in de, Yeni Akit’in de gücünün yetmediğini ifade etti.  

Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’te “Üzmez öldü artık yazabilirim” başlığıyla yayımlanan (15 Ekim 2014) yazısı şöyle:

 

Üzmez öldü artık yazabilirim!

 

Hüseyin Üzmez vefat etti.

Artık dünyadaki davası düştü..

Dava düştüğüne göre, benim onunla ilgili suçlama hakkında yazmam, inandığım doğruyu söylemem, bildiğimi aktarmam, yargıya müdahale olmaz.

 (Suçlu ise), suçluyu korumak olmaz!

Suçlu ise, “Bak arkamda kimler kimler var, bana bir şey olmaz” şeklinde kendisine bir cesaret verilmiş olmaz..

Artık engel kalktı..

Ben de samimi kanaatimi açıklayabilirim..

Dosyasını defalarca okuyan 30 yıllık bir hukukçu olarak söylüyorum. Ve iddia ediyorum..

Hüseyin Üzmez’e isnat edilen “küçük çocuğa cinsel taciz” eyleminin, gerçekten yaşandığına inanmıyorum.. Dün inanmadım, bugün de inanmıyorum.

O hayatta iken yazsaydım..

“Beraat etmesi için yazıyorsun.. Tahliye olması için ortam hazırlıyorsun.. Şüpheliyi koruyorsun. Tacizcinin avukatlığını yapıyorsun” denilebilirdi..

Şimdi bu itirazlar ortadan kalktı..

Ne beraat etmesi mümkün..

Ne de cezaevine girmesi ya da girmemesi..

Bunun rahatlığı ile söylüyorum: Üzmez’e; kartel desteği ile, paralel tezgah kuruldu!

Ama bu tezgahı deşifre etmeye, Üzmez’in de, bizim de gücümüz yetmedi!

Dini kimliği olmayanların ahlaksızlıklarından bahsetmeme hiç gerek yok.

Nerde akşam, orda sabah.. Kadınları bir mal gibi gören, Bodrum’da bir başkası ile, hemen ertesi günü Çeşme’de bir başkası ile birlikte olanları zikretmeye hiç gerek yok...

Akit’in; kadının istismar edilmemesinde ne kadar hassas olduğunu.. Akit’in daimi çalışma mekanlarında tek bir bayanın çalışmadığı.. Bunun da İslamın emirlerine gösterilen tavizsiz saygıdan kaynaklandığını bildikleri halde.. Hüseyin Üzmez’e atılan iftira üzerinde Akit’e çamur sıçratmak isteyen kartelcileri dikkate almaya hiç gerek yok...

O vahim iddia ortaya atıldığında, hemen ertesi günkü yazısı gazetede yayınlanmadığı ve iddia vuzuha kavuşuncaya kadar da, yazılarının yayınlanmayacağı ilan edilmesine ve bu duyuruya sadık kalınmasına rağmen, “cinsel taciz” ile  “Akit yazarı” ifadesini kasten yan yana getirerek, Akit’i de suçlu gibi göstermeye çalışanların tilkiliklerini yazmaya hiç gerek yok..

Üzmez’e attıkları iftira ile, aslında Akit’i boğmak isteyen, kendi işyerlerinde ise her gün, o iftira niteliğindeki tacizin onlarcası yaşanan ahlaksız medya organlarını, ka’le bile almaya hiç gerek yok..

Onların derdi Üzmez de değildi zaten..

Üzmez’in üzerinden, çaktırmadan Akit’e saldırıyorlardı..

Peki ya dindar kimlikliler?.

Yabancı erkeklerle zorunlu olmaksızın bir arada bulunan, malayani konuşmalar yapıp, sonrasında da Müslümanlık taslayan dindar bacılar ve ablalar..

İslamın mahrem/namahrem kurallarına yeterince dikkat etmeyen, bilmedikleri konularda kartelin tezgahı ile hareket eden mümine kadınlar..

Kızı yaşında sekreterleriyle metres hayatı yaşayan sözde muhafazakar erkekler!

Kartelin oyununa gelip, Akit’i susturmak için, imza kampanyaları açıp, “İmza atmıyor musunuz?” diyerek insanları baskı altına almaya çalışanlar..

Onlara iki çift sözümüz var..

Üzmez’e yapılanın bir kumpas olduğu..

İki ay önceki tahliyesini geri aldırtmak için, yapılan son yayınlardan belli.

Hastalığı sebebi ile tahliye edilmiş. Biz de internet sitelerinden öğrenmiştik.. Hemen saldırılara başladılar.. “Hastalığı numara imiş” de.. “Sahte raporlarla tahliye edilmiş” de..

İki ay içinde, öldüğüne göre...

Hastalığı numara değilmiş, demek ki!

Bırakınız 80’in üzerindeki yaşını.. Ölümcül hastalığına rağmen tahliye olmasına itiraz edimesi..

Bu itirazı yapanların; Ergenekon davalarında nezle olan tutuklular için bile “Öldü ölecek” manşetleri atarak (Bakınız Şener Eruygur’dan Hurşit Tolon’a, Mehmet Haberal’a, Levent Ersöz’e kadar bir sürü şüpheli) tahliye ettirenler olduğu gerçeği karşısında..

İkiyüzlülüğü gördük..

İsterlerse sanıklar lehine.. İsterlerse sanıklar aleyhine kumpas kurabildiklerini, yaşayarak öğrendik..

Bu çerçevede, Üzmez’e atfedilen “cinsel taciz” iddiasının da, benzer bir kumpas olduğu, bugün biraz daha kolay anlaşılır, inşaallah.